"Kız! Ben sana bir şey söyleyecektim, unuttum ya!" Dakikalardır sessizliğin içinde Yeşil İstiridye ile konuşmaya dalmışken bir anda yan tarafımdan gelen sesle ödüm müsait bir yerime kaçarken yerimden hopladım."Beren sen manyak mısın yavrum? Lan ayrıca sen uyumamış mıydın?" Sevgili ruh hastası arkadaşım Rönesans tablolarına taş çıkartacak bir biçimde yatağında uzanır bir vaziyetteyken bu defa az öncenin aksine bana doğru dönmüştü.
"Uyuyacaktım da aklıma gelince söylemeden uyumayayım dedim." Manasız kifayetsiz kelimeleri bir araya getirmişti ve benim bir şey anlamamı bekliyordu sanırım. Bu da böyle bir cinsti.
"Ne aklına gelince Beren? Allah aşkına söyle de yat uyu. Ben de uyuyacağım çünkü!" Benim sessiz söylenmeme karşın yüzünü ovuşturdu.
"Bayram tatilinde bize geliyorsun canım benim. Annemler çok ısrar etti. Ben de sana sorsam mırın kırın edeceğini bildiğim için sabah halanı arayıp izin aldım. Bir hafta Çeşme'de tatil yapacağız beraber yani." Konuşması bitince ise bakışlarını yüzüme dikti.
Bense ardı ardına sıraladığı cümleleri sindirmekte zorlanırken birkaç saniyemi anlamaya ayırdım. Ne yapmıştı ne yapmıştı?
Yanlış mı anlamıştım ben?
Yoksa benim çatlak arkadaşım az önce önüme nur topu gibi bir emrivaki mi bırakmıştı?
"Beren neden böyle bir şey yaptın?" Gidemezdim ki ben öyle. Utanırdım. Yük olmak istemezdim yani. Olmazdı. "Annemler çok istedi canım seni misafir etmeyi. E bayram tatili de en yakın ve uygun vakitti. Ben de ayarlayıverdim işte."
Cevap verirken yattığı yerde kafasını dikleştirdi ve devam etti. "Ayrıca ben o ses tonunu biliyorum Arya Barlas! O değişik kafandan yük olmak gibi saçmalıkları at, eğleneceğiz beraber işte! İtiraz etmeyi d ehil düşünme, halan izin verdi çünkü. Üç gün sonra gidiyoruz bizimkilere."
"Eh Beren! Ne diyeyim ben sana şimdi?" Öyle bir durumdu ki elimi kolumu bağlamıştı bu deli. Benden habersiz halamla da görüşmüş olduğu için onu bahane edip kaçma ihtimalim da kalmamıştı. El mecbur kabul edecektim.
"Çok tatlı bir arkadaş olduğumu, beni çok sevdiğini, ve Çeşme'de bol bol eğleneceğimizi söyleyebilirsin mesela canım benim." Bana havadan öpücük attıktan sonra ise yine arkasını dönüp poposunu devirdi ve yattı. "Şimdi güzellik uykuma geçiyorum, yarın bavulları toplarız beraber. İyi uykular canım."
Bense herhangi bir cevap vermedim ve bir süre bezgin bakışlarla ondan tarafa bakmayı sürdürdüm. Yok, bu kız cidden manyaktı!
O an elimdeki telefon yeniden titrediğinde ise araya dalmış olan Beren sayesinde Yeşil İstiridye'yi unuttuğumu fark ettim.
@Yeşilİstiridye: Gittin mi ya?
@Kayıpİnci: Yok, oda arkadaşım araya parazit yaptı da. Sana da görüldü atmış gibi oldum onun yüzünden.
@Yeşilİstiridye: Mesaj öyle kalınca ben de yine kızdın sandım :)
@Kayıpİnci: Kızmadım kızmadım. Hatta bir şey itiraf edeyim, ben de seninle konuşmayı özlemişim.
@Yeşilİstiridye: Sende bir gariplik var gerçekten... İyi bir düşünce mi belirttin az önce, yoksa ben mi yanlış anladım?
@Kayıpİnci: Evet, iyi bir düşünce belirttim ve yine evet, bende bir gariplik var İstiridye.
@Kayıpİnci: Sanırım sana gerçekten alışmaya başlıyorum. Ve bu çok garip hissettiriyor.
Son mesajı yolladıktan sonra cevabını beklemeden platformdan çıktım ve telefonu kapattım. İnsanlık için küçük ama benim için büyük bir adımdı az önceki. Sindirmem lazımdı.
🐚🐚🐚
Oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu? 🙃😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU)
Short StoryAşk tohumları, bir insanın kalbine nasıl yerleşirdi? Nazikçe kapıyı çalıp içeri girmek için izin mi isterdi? Yoksa kural tanımaksızın kapıları kırıp bir anda hayatının ortasında mı belirirdi? Aşkla arasındaki tek ilişki, onun yeddi ceddine sövmekten...