57. Bölüm

357 41 1
                                    


      "Mecbur kaldığım için değil, merak ettiğim için sordum Arya. Ayrıca bunu bir uğraşı olarak görmüyorum." Gözleri, üzerimde gezinmeye devam ettikçe içimdeki huzursuzluk artıyordu sanki.

   Geriliyordum.

    "Fark etmeden bir şey mi yaptım da elektriğine maruz kalıyorum yine? Cidden merak ediyorum." Sorusuyla beraber sıkıntıyla nefesimi verdim. Biraz bahane uydurmaktan zarar gelmezdi, değil mi?

   "Bir şey yok Rüzgâr, yoruldum sadece. Bu kadar aktivite, aksiyon bana fazla. Doz aşımı oldum." Kendimi gülmeye zorladım. "Ayrıca ben elektrik saçmak için illa bir sebep bulurum; sorgulama, manyak olursun."

      "O da doğru." Bakışlarını kaçırırken güldü. Sonrasında ise araya saçma bir sessizlik girdi. Ben konuşmuyordum, o konuşmuyordu. Yan yana öylece duruyorduk.

   "Suya girmek ister misin? Yani en azından boyunu geçmeyecek yere kadar falan..." Saniyeler sonra tedirgin bakışları yeniden gözlerimi bulurken sorusuyla şaşırmadan edemedim.

Bu bana az önce suya girmeyi mi teklif etmişti?

    "Okulda değiliz öğretmenim kendinize gelin, ders saati değil." Gözlerimi kırpıştırarak ona bakmama karşın kahkaha attı. "Ders için demedim. Bence bu suyu kaçırmamalısın, buranın denizi çok güzeldir."

    Aslında bir bakıma haklıydı. Ilıca'nın denizi çok güzeldi. Yani görüntüsü bile yetmişti bunu anlamama. Beren'in söylediğine göre epey de sığ bir suydu. Üstelik bugün fazla rüzgar olmadığı için aşırı bir dalga da yoktu.

  Bir denesem, ne olurdu?

     "Bak, Aksellerin olduğu yer bile boylarını geçmiyor. Çok sığ burası." Benim sessizliğimin sebebini anlayamamış olacak ki anlatmaya devam etti. "Sana o kadar gir diyen de yok zaten. Sadece bir denemiş ol."

   "Cidden o kadar sığ mı? Ben hepinizden kısayım." Sorum üzerine hevesli bakışları önce beni, sonra denizi buldu. Mırıldanır gibi sorsam da duymuştu. "Evet, dibi de kum. Yürüsen bile yeter. Hem ben yanında olurum, merak etme."

    Yapabilir miydim ki?

     Hadi havuz neyse de... Yıllardır denize hiç girmemiştim. Havuz daha kontrollü bir alandı sonuçta, kenara tutunabiliyordum bir şey olduğunda. Ama deniz öyle değildi.

    "İzmir sınırları içerisindeki en güzel plajlardan biri burası Arya. Hiç olmazsa kenarında biraz yürü, düşsen bile bir şey olmaz. Hadi." Cümlesinin sonunda ayağa kalkıp elini bana uzattı. "Bak, öğretmenliği nasıl benimsediysem gönüllülüğe geçtim artık." Bunu gülmem için söylemişti, anlamıştım.

   "Bu kadar hevesliyseniz yarısını basketbol öğrencinize de gösterin öğretmenim." Kaan'la aralarındaki soğuk savaşın nedenini çözemesem de anlaşamadıklarının farkındaydım. O yüzden bilerek laf dokundurmuştum. "Aman kalsın." Ve aracıma da ulaşmıştım, çünkü limon yemiş gibi bit ifade takınarak cevaplamıştı.

   Bense onun bu haline gülerken uzattığı elinden destek alıp ayaklandım. Kum zemindeki şezlongdan ani kalkabilecek kadar denge sahibi değildim, yardım almak en rahatıydı yani.

    Ama o, tek başıma kalkacağımı zannetmiş olmalı ki elini tuttuğumda tabiri caizse mal gibi kaldı.

    Bir bakışı vardı ki... Toplum içinde olmasak kahkaha atardım.

   "Şarjın bitti hayırdır? Bir kapatıp açsak mı seni?" Tek elimi göz hizasında sallarken konuştum. "Dünyadan Rüzgâr'a! Nereye daldın be?"

       Gözlerini kırpıştırırken yeniden bana döndü. "Yok bir şey ya, öyle dalmışım. Haydi, suya Arya hanım." Lafını bitirir bitirmez yürüdüğünde ben de peşi sıra onu takip ettim.

    O, suya girip ilerlemeye başladığında istemsizce duraksadım. Cesaretimi toplamalıydım.

    "Bir şey olmayacak, sakin ol." Sanki az önce şaşıran kendisi değilmiş gibi yeniden ellerini uzattı. Bense anlık bir düşünme payının ardından biraz daha beklersem vazgeçeceğim için derin bir nefes aldım ve kıyıya doğru yaklaşmış olan Beren'le Aksel'in şaşkın bakışlarının eşliğinde Rüzgâr'ın elini tuttum. Umarım pişman olmazdım.

🐚🐚🐚
Oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu? 🙃💚😇

AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin