16. Bölüm

500 53 0
                                    


     "Hazır mısın yarınki derse bakayım?" Kafasındaki kalemi çıkarmak için cebelleşen Beren'in sorusuyla kafamı bilgisayar ekranından kaldırdım.

   Öğleden sonraki dersler bitip akşam yemeğinden sonra odalara çekildiğimizden beri o, yarın spor dersinde hangi eşofmanını giyeceğine karar vermek ve kondisyon olarak ön hazırlık yapmak gibi işlerle ilgilenirken ben kendimi kitap okumaya ve okulun platformunda gezinmeye vermiştim.

    "Nasıl hazırım belli değil! Bir deveden yüzme dersi alacağım! Cuma günü son iki saatte daha muhteşem ne olabilir ki?"

    Ses tonuma hakim olan bariz kinaye ve bıkkınlık ona da geçmiş olacak ki seslice nefesini verdi ve yanıma oturdu. "Kendini bu kadar kasmasan mı boncuğum? Belki düşündüğün kadar kötü olmaz, gözünde büyüttüğüne kalırsın."

    "Şimdiye kadar yüzme öğrenemediğim için dalga geçmezse kendimi şanslı sayacağım Beren! Rüzgar gibi bir zevzekten bahsediyoruz, beni havuzun orta yerinde bırakıp gidebilir bile bence!" Sinirle solurken arkama yaslandım.

   Yüzme ve su ile ilgili geçmiş travmalarımı Rüzgar'a anlatmak zorunda kalmak istemiyordum.

   "Yapamaz öyle bir şey! Sonuçta dönem sonunda yapılacak ölçüm testinde senin puanın onun notunu etkileyecek." Beren beni telkin etmeye çalışırken kollarını vücuduma doladı. "Sen yeter ki sakin ol canım benim. Ben inanıyorum sana, az da olsa işimize yarayacak bu dersler." 

   "Umarım öyle olur. Yoksa yıl sonunda o Rüzgar'ın saçlarını yolup eline veririm." Kaan'dan ümitliydim.

    O hem iyi öğretiyor, hem de kolay öğreniyordu. Ama Rüzgar konusunda o kadar emin değildim.
  
   O deveden her şey beklenirdi.

    "Ben yatıyorum boncuğum, sen de fazla oyalanma." Yanağımdan makas alarak ayaklandıktan sonra yatağına geçmeden yüzüme baktı. "Uykusunu alamamış bir Arya Barlas on kaplan gücünde sinire sahip olabilir sonuçta, değil mi ama?"

   Beni güldürme çabasını karşılıksız bırakmazken havadan öpücük attım. "Birazdan yatarım ben de. İyi uykular sana."

    O, uyku moduna geçtikten sonra ise artık gece alışkanlığım haline gelen Yeşil İstiridye ile muhabbete geçtim.

   Aşağı yukarı her gece az da olsa yazışır olmuştuk. Sarmıştı muhabbeti, doğruya doğruydu. Birbirimizin gerçek kimlikleri ile ilgili hiçbir şey bilmiyorduk ama kafamız uyuştuğu için kim olduğumuzun bir önemi olmadan muhabbet edebiliyorduk.

@Kayıpİnci: Galiba tavsiyene uyamayacağım İstiridye. Grup arkadaşlarımdan biri sabır sınırlarımı çok zorluyor çünkü.

   Mesajı yolladıktan sonra oturuşumu düzelttim ve cevabını beklemeye koyuldum. Zaten çevrimiçiydi, illa ki birazdan görürdü.

   @Yeşil İstiridye: Çabuk yakmıyor musun köprüleri? Bu kadar hızlı karar vermesen mi? 

  Tahmin ettiğim gibi iki dakika içinde cevap geldiğinde ise hızlıca yazmaya başladım.

@Kayıpİnci: Bence sen fazla Polyanna modundasın.

@Yeşilİstiridye: Polyanna değilim, sadece insanlara şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

@Kayıpİnci: Ben yeniliklere senin kadar açık değilim be İstiridye. Hayatıma kolay kolay insan alamıyorum. Kapılarım açık değil yabancılara, hatta aralık bile bırakamıyorum.

   Klavyenin diğer ucundaki kişi normal hayatta yanımda olan biri olmadığı için gayet rahat bir şekilde yazabiliyordum içimden geçenleri.

   Geçmişimde ailemden, daha doğrusu babamdan gelen korkularım sebebiyle kolay kolay güvenemiyorum insanlara. İçimi açamıyor, hayatıma kabul edemiyordum.

   Bu, yaşamımı tabi ki etkiliyordu ama göreceli olarak alışmış; kabullenmiştim durumu.

Çabalamıyordum, güven duvarımı aşabilmiş birkaç kişi yetiyordu bana. Fazlasını aramıyordum.

    Ben düşüncelerimin dipsiz dalgalarına daldığım sırada ekranda yanan bildirimle dikkatim dağılırken gelen yeni mesaja baktım.

@Yeşilİstiridye: Peki ya birisi hiç beklemediğin bir anda o kapıyı çalarsa, o zaman ne yapacaksın? Sana gelen birini geri çevirecek kadar korkak mısın?

🐚🐚🐚
Lütfen oy vermeyi unutmayın.. 😇☺️

AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin