Bir an için içimde bir boşluk oluşurken nefesimi tuttum. Fazla anlam yüklemiştim sanırım, ondan böyle olmuştu.Birkaç dakika geçtikten sonra ben de ayaklandım ve onun gitmiş olmasının verdiği rahatlıkla telefonumun ışığını açıp salondan çıktım.
Bahçeye indiğimde ise tenime vuran esintiyle derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım. Gecenin sessizliğinde tek başıma durmak iyi gelmişti.
"Arya, selam." Yan tarafımdan gelen tanıdık sesle gözlerimi araladığımda Kaan'ın bana doğru yürüdüğünü görünce kendimi toparladım.
Az önceki dalgınlığımı üzerimden atmalıydım.
"Kaan, merhaba." Bakışlarımı yüzünde gezdirdim. "Nasılsın?"Belli belirsiz gülümsedim. Kötü davranacak halim yoktu sonuçta. "İyidir, senden ne haber? Nasıl geçti tatil?"
"Fena değildi. Beren sağolsun oturtmadı, yoruldum biraz ama olsun." Birkaç defa mesajlaşmıştık tatildeyken ama günlerdir görüşmemiştik. Sadece Beren'lere gittiğimi biliyordu. Fazla ayrıntı vermemiştim.
"Sevindim. Pek konuşamadık ya, merak ettim seni." İçten konuştuğuna inandığım için gülümsedim. Cidden neredeyse on gündür görüşmemiştik. Saçları en son görüştüğümüze göre biraz daha dağınıktı, sanırım yavaş yavaş sakalları çıkmaya başlamıştı.
"İyiyim ya merak etme. Senin nasıl geçti?" Soruma karşın cevap vermeden önce gözlerini yüzümde gezdirdi. "Güzeldi. Ailemin yanındaydım işte, pek bir şey yapmadım."
Saçlarını karıştırırken bakışlarını kaçırdı. "Senin için birkaç konu testi çıkarttım. Yakında deneme sınavı yapacaklar ya, işine yarar belki."
"Teşekkür ederim, alırım yarın dersten önce." Beni düşünmesi, yardımcı olmaya çalışmasına sevinmiştim.
Kötü niyet barındırmadan, bir çıkarı olmadan bir şeyler yapmaya çalışması dünyada iyi insanların da olabileceğini hatırlatıyordu.
"O zaman yarın dersten önce görüşürüz, olur mu? Belki bir kahve içeriz hem." Teklifine karşın tebessüm ettim. Matematikten önce kahveye hayır demezdim. "Olur, görüşürüz."
Bir süre daha karşılıklı durup öylece birbirimize baktıktan sonra ben artık dayanamayıp tekrar görüşürüz dedim ve yurda doğru ilerlemeye başladım.
Bu aralar fazlasıyla garip anlar yaşamaya başlamıştım. Sanayiye falan gidip bakım mı yaptırsaydım?
Yurda girmek üzereyken az ilerideki bankların orada gördüğüm tanıdık silüetle, daha doğrusu o silüet ve yanındaki kişinin kim olduğunu fark etmemle olduğum yerde kalakaldım.
O tanıdık, uzun silüet Rüzgâr'dı.
Yanındaki boyalı, sarı saçlar ise Buse'den başkasına ait olamazdı.
Asıl beklenmedik olansa onları sarmaş dolaş gördüğüm an içimde oluşan o tuhaflıktı. Sanki görünmez bir el mideme yumruk atmıştı.
🐚🐚🐚
Biraz kısa oldu ama öncekinin devamı gibiydi. 🙃🥲
Siz de Oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu? 💚😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU)
Short StoryAşk tohumları, bir insanın kalbine nasıl yerleşirdi? Nazikçe kapıyı çalıp içeri girmek için izin mi isterdi? Yoksa kural tanımaksızın kapıları kırıp bir anda hayatının ortasında mı belirirdi? Aşkla arasındaki tek ilişki, onun yeddi ceddine sövmekten...