Kader dediğimiz şey tam olarak neydi? Bizden yana gülen bir şans mıydı, yoksa canı sıkıldıkça nanik yapan bir manyak mı? Başımıza gelenlerin bir sırası, anlamı var mıydı?"Biraz yavaş yürüsen ne olur sanki? Terlikleri de unutmuşum zaten, penguen gibi geliyorum peşinden!" Islak zeminde dengemi sağlamaya çalışırken önümde, ilerlemekte olan deveye seslendim. "Hey! Sana diyorum!"
Aynı anda hem kaymadan yürümek, hem de iki adım kadar uzak mesafesinde yürüdüğümüz havuza düşmemek için resmen insan üstü bir çaba sarf ediyordum ama önümdeki gıcık beni tınlamadan poposunu sallaya sallaya ilerlemeye devam ediyordu!
"O basketbol topu müsait bir yerine gelseydi keşke! Lan bir dursana! Rüzgar!" Seri söylenmeye geçtiğim sırada şükür ki durdu ve bana döndü.
"Yine neşe saçıyorsun Arya!" Kocaman açtığı gözleri ile yüzüme bakarken devam etti. "Terliklerini unutmanın sebebi ben değilim canım benim, ayrıca basketten çıkıp üzerimi değiştirirken zaten zaman kaybettik. Bir an önce derse başlamalıyız."
Savunmasına karşın gözlerimi devirirken ellerimi belime yerleştirdim ve mahallede top oynayan çocukları azarlayan teyze pozisyonuna geçtim.
"Ben mi dedim sana basketbol çalıştırmayı o kadar uzat diye? Çocuğun canını çıkardın resmen!" Nefesimi verirken kaşlarımı çattım. "Ayrıca ne olur biraz insaflı olsan da yavaş yürüsen? Senin bir adımın benim üç adımıma eş değer be!"
Zaten dünkü derslerimi asgari randımanla geçirmiş, bütün gün Yeşil İstiridye'nin kim olabileceğini düşünürken keşişlerden beter olmuştum! Şu an bütün sinirimi bu deveye boşaltmamam için hiçbir sebep bulamıyordum!
"Kardeş kardeş oynadık, niye bu kadar abarttın ki?" Salağa yatıyor olmasına inanmakta güçlük çekerken birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım.
Neler olduğunu çözebilmiş değildim ama bugün son şahit olduğum dersten anladığım kadarıyla Rüzgar'ın Kaan'la bir derdi vardı ve bunu basketbol aracılığıyla çıkarmaya karar vermişti. Zira gördüğüm manzara pek de başlangıç seviyesinde spor öğreten biri gibi değildi.
"Tabi canım, ben de zaten Barack Obama'nın hala kızıyım!" Gözlerimi belerterek konuşmam karşılığında kahkaha attı. "Ne gülüyorsun be gevrek gevrek? Üç yaşında çocuk mu var senin karşında? Anlamadım mı çocuğu tepelemeye çalıştığını orada?"
"Kaan'ın avukatlığını üstlenmen bittiyse derse mi geçsek Arya? Bugün geçen hafta ektiğin çalışmalara başlayacağız artık, zamanı iyi kullanmalıyız." İtinayla konu değiştirme çabası bende artan stres ile başarılı olurken nefesimi tuttum. Bu çocuk ciddi ciddi öğretmenliğe soyunmuştu.
"Hadi, artık ders vakti." Benden herhangi bir ses çıkmamasını onay olarak almış olacak ki omuzlarımdan tutup beni havuzun merdivenlerine yönlendirdi ve ben merdiven başında dikildiğim sırada havuza atlayıverdi.
"B-ben ciddi ciddi suyun üzerine kalmayı mı deneyeceğim?" Merdivenlere tutunarak suya girmeye başladığımda konuştum. Gerginlik seviyemin ne kadar yüksek olduğu sesime de yansımıştı ve bu deveyle tanıştığımız günden beri ilk defa bir cümle kurarken sesim titremişti.
"Sen kekeledin mi?" Rüzgar da inanamamış olacak ki dehşet içinde bir yüz ifadesi ile beni süzerken sordu. "Gergin olduğum belli değil mi? Neyi sorguluyorsun?"
Kuyruğu dik tutma çabası ile ona söylenirken suya tamamen girip zemine bastığımda nefesimi tuttum. Şu an bizimkilerden biri olsa çok daha rahat olurdum. Ama yanımdaki kişi Rüzgar olunca maalesef rahat olamıyordum.
Denize düşen yılana sarılır derlerdi ya hani, acil bir durumda şuna muhtaç hale gelecek olmam afakanlar basmasına sebep oluyordu. Nabzım an itibariyle maraton koşuyordu.
"Arya! Hey, burada mısın?" Rüzgar'ın sesiyle düşüncelerimden sıyrılırken kırpıştırdığım gözlerimi ona çevirdim. "Efendim?" Sesim öyle ince çıkmıştı ki kendim bile zor işitmiştim. "Daldın gittin, iyi misin?"
"İç güveysinden halliceyim!" Verdiğim cevapla birlikte bir an için gülse de kısa sürede kendini toparladı. "Bak, anlıyorum. Geriliyorsun, belki korkuyorsun ama burada olmamızın; bu dersi almanın sebebi bu korkunu yenmek."
Seslice nefesimi verirken birkaç saniye gözlerimi kapattım. Haklıydı, korksam da yapmalıydım.
🐚🐚🐚
Lütfen oy vermeyi unutmayın.. 🙃😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU)
Short StoryAşk tohumları, bir insanın kalbine nasıl yerleşirdi? Nazikçe kapıyı çalıp içeri girmek için izin mi isterdi? Yoksa kural tanımaksızın kapıları kırıp bir anda hayatının ortasında mı belirirdi? Aşkla arasındaki tek ilişki, onun yeddi ceddine sövmekten...