Kaan'la matematik çalışmamıza yarım saatten az kalmıştı ve ben şu an dün gecenin bir vakti bana mesaj atan Rüzgâr devesini bekliyordum.Hem konuşmak istiyordu hem de bekletiyordu uyuz!
Zaten sabah sabah Batuhan ve Ömer ikilisi sayesinde küçük çaplı bir sinir harbi yaşamıştım, Ömer'in her zamanki gibi Buse aşkı kabarmıştı ve bizim muhteşem ikili ders için değişik değişik planlar yaparken bizi de buna maruz bırakmışlardı.
O yüzden bu deve biraz daha geç kalırsa ona patlamam çok da zor olmazdı! Joe Dalton gibi sinirden zıplamaya başlamama ramak kala görüş açıma giren uzun insanla kendimi sabitlerken gelecek olan saçmalığa ruh halimi hazırladım.
Kim bilir nasıl gereksiz bir nedenden dolayı konuşmam istemişti?
"Selam." Karşımda durup eliyle ensesini kaşırken direkt konuşmaya başladı. "Çok bekletmedim umarım." Gergin miydi bu, yoksa bana mı öyle geliyordu?
"Erken gelseydin şaşırırdım zaten ama sorun yok. Ne diyeceksen de, derse geç kalmayalım." Dersten söz etmemle beraber bir an için bakışları değişse de saniyeler içinde toparladı. "Beklesin biraz, bir şey olmaz."
Yorumuna karşın gözlerimi kısarak ona baktım. "Sen umursamıyor olabilirsin deveciğim ama ben derslerimi önemsiyorum. O yüzden bekleme yapmadan konuya gir artık."
Ben öyle dedikten sonra sessiz geçen birkaç saniyenin ardından bakışlarını kaçırdı. "Ben seni merak ettim ya, iyi misin diye kontrol etmek istedim."
Duyduklarımın gerçekliğini kısa bir an için sorgularken en son Ömer'i salçalı emek ve kahve ikilisini tıkınırken gördüğüm bakışı attım.
Rüzgar Alphan beni merak mı etmişti, ben mi yanlış anlıyordum?
"Efendim?" Sonunda sesimi bulup cevap verebildiğimde bakışlarımı yüzüne diktim. Yok, hiç şaka yapar gibi bir hali yoktu. Ciddiydi bu.
"En son dersimizden çıkarken biraz kötü görünüyordun. O yüzden kontrol etme ihtiyacı hissettim." Adem elmasının hareket etmesiyle yutkunduğunu anladım. "Korkun tekrar depreşirse işimiz çok zorlaşır çünkü, ondan yani."
Benden çok kendini inandırmaya çalışır gibi bir hali vardı ama şu an bunu sorgulamaya kalkarsam kafamda kırkayak olmuş soru işaretleri konvoyuna bir yenisini daha eklerdim. Ve bu hiç gerekli değildi.
"İyiyim iyiyim, merak etme." Son derste olanlar aklıma geldiğinde ben de bakışlarımı kaçırma ihtiyacı hissettim. Dünkü olayı duyduğunda tepemden ayrılmayan Beren Cengiz havuzda olanları duysa neler yapardı kim bilir...
"Panik olmuş gibiydin ama. Bir sorun yok değil mi?" Sorusuyla yeniden bakışlarımı ona çevirirken boğazımı temizledim. "İyiyim dedim ya, takılmanı gerektirecek bir şey yok."
Sonrasında ise gerildiğimi hissederken konuşmayı bitirmem gerektiğini anladım. Yoksa bu iş uzayacaktı.
Nedenini anlayamamıştım ama bu deve hiç olmadığı kadar garip bakıyordu. "Hadi gidelim, ders başlamak üzere. Kaan da beklemesin fazla."
Kaan'ın adı geçtiğinde seslice nefesini verdiğini fark ettim. Bu ikisi neden bir türlü anlaşamamıştı, çözememiştim. Elektrikleri bir türlü uyuşmamıştı, ortam sürekli yüksek gerilim hattı gibiydi.
Bir şey söylemeden önce ellerini basketbol şortunun ceplerine attı ve yürümemi işaret etti. "Önden buyur o zaman, derse pek hevesli gibisin çünkü."
"Sen fazla hevessizsin diyelim bence, keyfimizden almıyoruz bu dersleri sonuçta." Benzer bakışlarla ona karşılık verdikten sonra arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Ders yine epey eğlenceli olacaktı (!).
Onu anlamıştım.
🐚🐚🐚
Fark ettim de ne Arya'nın ne de Rüzgâr veya Kaan'ın modellerini koymamışım şimdiye kadar. Sonraki bölümde fotoğraflarından gelsin ister misiniz?
Bir de, Oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu? 🙃😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU)
Historia CortaAşk tohumları, bir insanın kalbine nasıl yerleşirdi? Nazikçe kapıyı çalıp içeri girmek için izin mi isterdi? Yoksa kural tanımaksızın kapıları kırıp bir anda hayatının ortasında mı belirirdi? Aşkla arasındaki tek ilişki, onun yeddi ceddine sövmekten...