53. Bölüm

365 38 0
                                    

   
     Elimdeki kupadan çıkan duman parmaklarımı ısıtırken gökyüzünde ışıldayan yıldızlar dinlenmemi sağlıyordu.

     Marinadan çıkınca yaşadığımız saçmalıktan sonra başka bir absürtlük yaşamadan eve dönmüştük. Aksel devirip yatmış, Beren yarın giyeceği kombinelerini seçmeye girişmiş, ben de bitki çayı yapıp üst kattaki balkona çıkmıştım.

     Rüzgâr neredeydi bilmiyordum. Açıkçası bilmek de istemiyordum.

     Kötü niyetle yapmamıştı belki ama Aksel'in ağzına laf vermişti ve bu beni rahatsız ediyordu. İkimizle ilgili şaka yapılması sinirlerime dokunuyordu.

    Kafamdaki düşünceleri halının altına süpürmeye çalışırken çayımdan bir yudum aldım ve parlamakta olan yıldızlara odaklandım.

    Tam olarak şehir merkezinde sayılmazdık. O yüzden yıldızları rahatça görebiliyorduk. Kalabalıktan ve gürültüden uzak olmak, doğanım sakinliğiyle dinlenmek güzeldi. İyi geliyordu.

    "Gelebilir miyim?" Dakikalar sonra balkon kapısından gelen sesle dikkatim dağılırken sesin sahibine döndüm.

   Tanıdığım günden beri sırıtışı yüzünden eksik olmayan, ortama bodoslama dalan Rüzgâr Alphan ilk defa ciddi ciddi izin istiyordu. Kıyamet alameti gibi bir şeydi bu.

       "Gel Superman gel. Pelerinini vestiyere bıraktın herhalde?" Yaşanan olaya laf dokundurmama karşın gülümsedi. "Pelerini boynuma dolayıp beni boğmaya çalışırsın diye kendimi güvence altına alayım dedim."

    "Niyetlenmedim değil." Göz ucuyla ona baktığımda yan taraftaki sandalyeyi benden tarafa çekip oturduğunu gördüm.

   "Gecelere akmıyor musun sen ya? Niye evdesin?" Araya giren kısa sessizliği bölen ben olmuştum. "Gecelere akmayı seven biri gibi mi duruyorum oradan bakınca?"

   Soruma soruyla karşılık vermesine şaşırırken bedenimi ondan tarafa çevirdim. "Ondan emin değilim ama en azından evde oturmayı tercih edecek biri gibi durmadığını söyleyebilirim."

   "İnsanlar illa ki dışarıdan görüldükleri gibi midir sence? Farklı olamazlar mı?" Her zamankinin aksine sakin ve ciddi cevaplar veriyordu. "Bence kimse göründüğü gibi olmak zorunda değil. Önyargı bu."

       Yaptığı ekleme ise geçen gece Yeşil İstiridye ile olan konuşmamızı hatırlatmıştı. Ben de böyle bir şey söylemiştim ona.

   "Yanlış yorumladım yani seni? Öyle mi?" Sessizliğin hakim olduğu saniyelerin ardından konuşmuştum. "Yanlış veya doğru diyemem. Ama önyargıyla yaklaşıyorsun. Ve o kadar katısın ki o çizgileri değiştirmek çok zor."

   "Bu da bir önyargı. Denemeden bilemezsin." Meydan okur gibi gözlerine baktım. "Belki de aslında o kadar katı biri değilim, ne malum?"

    "O zaman denemeye var mısın?" O da benimkilere benzer bakışlarla karşılık verdi. "Hadi tekrar tanışalım. Sıfırdan."

   "Sıfırdan?" Sorar gözlerle ona baktığımda kaşlarımı kaldırdım. Ciddi miydi bu? Nasıl yapacaktık ki onu?

      "Evet. Sanki bu karma program başladığında hiç tanışmamışız gibi. Bütün tartışmalarımızı unutarak yani. Sil baştan gibi düşün işte." Yeşilimsi gözlerinden heyecan kırıntıları mı geçiyordu, yoksa bana mı öyle geliyordu?

   "Olmaz mı?" Benden cevap gelmeyince yeniden sordu. "E hadi olsun bakalım.Nasıl olacaksa artık..." Onun aksine benim ifadem şaşkın ve kararsızdı.

      "O zaman merhaba Arya Barlas. Ben Rüzgâr." Gülümseyerek elini uzatması üzerine kendimi tutamayıp ben de güldüm. "Merhaba Rüzgâr."

🐚🐚🐚
Oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu? 🙃😇

AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin