48. Bölüm

387 40 0
                                    


"Sabır sınavım neden bitmiyor benim? Arya ne zaman sinirlenir diye iddiaya mı girdi birileri anlamıyorum ki!" Sabahın kör vakti tabir edebileceğimiz bir vakitte kalkmış olmak yetmezmiş gibi bahçeye kadar bavulları elimizde indirmiştik.

Şimdi de yemekhanemizin bozulan su ısıtıcısı yüzünden uykusuz ve kafeinsiz kalmıştık. Bozuk yumurta gibi bir başlangıç yapmıştık yani güne! Sonu iyi çıkmazsa ağır sövecektim.

"Zaten uzun bir yol değil, evde içeriz kahve." Beren'se tabi ki bir an önce gitmenin derdindeydi. Gerçi bir noktada haklıydı. Daha Aksel efendinin teşrif etmesini bekleyecektik ki o da epey iyi bir sabır ve sinir sınavıydı.

"Yolda Aksel'in aranıza girmem yalnız, haberin olsun. Bir de sizin atışmanızı çekemem." Yemekhaneden çıkıp bahçeye doğru ilerlerken konuştum. "Kafamı koyup uyuyacağım, eve gelince uyandırırsın sen."

İlk defa onların evine gidiyordum. Üzerimde hatrı sayılır bir gerginlik vardı yani. Ve bunu atmanın en kolay yolu da uyumaktı.

"Aman tamam. Zaten senin asabiyetinden korkusuna bulaşmaz sabah sabah." Söylediği şeyle beraber gülmeden edemedim.

Daha önce bir kere benim uykusuz bir anıma denk gelmişti Aksel. Ve o günden beri de uyku saatlerim içerisindeyken bana bulaşmaya tövbe etmişti.

Bahçeye çıkınca Beren'in babasının dış kapıda arabayla bekliyor olduğunu bildiğimiz için Aksel'i beklemeye koyulduk.

Mecburen aynı anda çıkacaktık güvenlikten. Çünkü hepimiz için aynı izin alınmıştı. Ben, kendi ailem olmadığı için Beren'in ailesinin imzaladığı dilekçe ile çıkacaktım.

Dakikalar sonra yurdun kapısında görünen Aksel'le dış kapıya doğru yürümeye hazırlanırken onun hemen arkasından çıkan ve bize doğru gelmeye başlayan uzun cisim ile yerimde çakılı kaldım.

Neler oluyordu? Uyanıkken rüya mı görüyordum ben?

"Haydi bıcırıklar, çıkalım bakalım bayram tatiline." Muhteşem ikili karşımızda dikildiği sırada Aksel'in tepkisine karşın Beren yüzünü buruştururken ben onun yanındaki tipe bakmakla meşguldüm.

Çıkalım derken çoğul eki mi kullanmıştı o?

"Sabah enerjin yine tavan, onu anladık da şu arkadaşın buradaki işlevi ne sevgili ikizim?" Beren'in haklı tespiti ile cevap almak için bakışlarımı karşımda dikilmekte olan uzun insandan çekip Aksel'e döndüm.

"Sen arkadaşını getirebiliyorsun da ben getiremiyor muyum canım? Başım kel mi?" Gelen cevapla ise tahmin ettiğim devamın gelmemesini umdum ama maalesef yanıldım. "Rüzgâr da bizimle geliyor hanımlar, dört kişi muhteşem bir bayram tatili bizi bekliyor yani."

Kaderin bana ağır bir garezi olduğunu net bir şekilde anlamışken önce Aksel'e, sonra da bana bakıp yayvan yayvan sırıtmakta olan Rüzgâr'a baktım.

"Aferin gerizekalı, halt ettin. İnsan önceden haber verirdi, değil mi?" Güvenliğin kapıyı açmış olduğunu fark ettiğimizde mecburen yürümeye başlarken tabi ki devam ettim. "Ayrıca Bıcırık sensin, o tatil de senin gözüne girsin!"

🐚🐚🐚
Kapağımızı ve tanıtım bültenimizi değiştirdim. Sizce nasıl olmuş? 🥰
Bu arada, Oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu? 🙃💚

AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin