Sabır denilen şey gerçekten de acayip ince bir çizgideydi. Ne zaman sınırını aşacağı asla belli olmuyordu, resmen dengesizdi. Ayarları her an bozulabilirdi.Ve şu an muhterem grup arkadaşım Rüzgar Alphan sayesinde benim canım sinirlerim sınır çizgisinde yerine göre horon tepiyor, bazen kolbastıya geçiyordu!
Delirmek üzereydim yani! Tehlikeli sularda yüzüyordum!
"Yahu yontulmamış kalas gibi durmasana! Postür diye bir şey var! Odun musun acaba sen biraz?" Kendisine dans öğretmek zorunda kaldığım yetmiyormuş gibi bir de canımız hocamız ölçül yapılacak gösteri için vals ve salsayı seçmişti!
Yani birine vals, diğerine de salsa öğretecektim. Daha mükemmel ne olabilirdi (!)
"Önce öküz dedin, şimdi de odun. Sırada ne var acaba?" Benim söylememi zerre kadar takmayan Rüzgar ise gösterdiğim adımı yapmaya çalışırken cevap verdi.
"Cevap yetiştirmeye bakacağına şu adımlarına odaklansan nasıl olur? Bir saatin dolmak üzere, daha Kaan'la çalışacağız." Sorum üzerine belli belirsiz bir şekilde gözlerini devirse de başka bir şey söylemedi.
"Daha ilk dersimiz değil mi bu? Bu kadar kasmasan mı acaba? Bayağı bir zamanımız olacak sonuçta." Sessiz geçen bir iki dakikanın ardından yeniden konuşmasıyla gözlerimi yüzüne diktim.
An itibariyle hemen arka çaprazımızda Aksel'in arkadaşına vals adımı göstermeye çalışan Beren'in bir yandan bizi izlediğine ve içten içe eğlendiğine yemin edebilirdim!
"Burada öğretmen benim buzdolabı! Sıran gelince kendi çöplüğünde ötersin!" Böyle diyordum ama içten içe üç buçuk atıyordum. Yalan yoktu.
Bildiğim kadarıyla Kaan'la basketbol çalışacaklardı ama ben boy münasebetinden ve gerçekten de öğrenmemde fayda olacak bir şey istediğimden dolayı yüzmeyi seçmiştim. Cuma günü bu vatandaşla havuza girecektim!
"Bir de buzdolabı vardı değil mi? Hayır, onu neye dayanarak söylüyorsun anlayamıyorum." Hâlâ aynı tempoda goygoyuna devam eden Rüzgar insanının omzuna bir tane patlayıverdim. "Çenen çok gevşek ama bakışların buz gibi de ondan! Oldu mu? Anladın mı şimdi?"
"Elin de ağırmış yalnız! Kafanla aynı hizada kalan yere nasıl yetiştin öyle bakayım?" Çarpık bir şekilde gülerek sorduğu soru üzerine kaşlarımı çatıp bile isteye ayağına bastım. "Sen benim boyuma laf mı ettin buzdolabı?"
Hayır, ben kısa değildim ki! Onlar fazla uzundu! 1.68 ortalamaya göre gayet uzun sayılabilecek bir boydu.
Ama karşımdaki kişi 1.90 boyunda, iri kıyım bir deve olduğu için ona kısa geliyordu!
"Yok canım, ne haddime! Hem sen kesin buzdağı gibisindir, bir bu kadar da yerin altında vardır yani." Sırıtarak verdiği cevap üzerine sabır ister gibi bakışlarımı yukarı kaldırdım.
"Gevşemiş simit gibi gülüp sinir kat sayımı arttıracağına şu adımlarına odaklan! Bak millet ne güzel yapıyor! Sense derse vereceğin enerjiyi çenene veriyorsun!"
Yok arkadaş! İstiridye'nin dediğini deneyemezdim ben! Öyle bir sabır kapasitem yoktu, dayanamazdım!
Neyse ki haftada iki gün de olsa boştuk, daha doğrusu eski düzene göre devam ediyorduk. Yani sadece üç gün katlanacaktık birbirimize, hafta sonlarını da hesaba katarsak haftanın çoğunluğunda görüşmüyorduk.
Buna tabi ki seviniyordum. Çünkü bu deve boylu zevzeklik her gün muhatap olmak zorunda kalsam kesin sinir hastası olurdum! Her gün kedi köpek gibi didişerek geçmezdi yani, eziyet olurdu!
"Oda arkadaşlarımızın ikiz olması ne büyük tesadüf ama! Bunca zaman hiç denk gelmemiştik oysa." Rüzgar'ın sesiyle daldığım düşüncelerden çıkarken bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Çocuk hâlâ muhabbet derdindeydi! "İsabet olmuş bence, ayrı dünyaların insanlarıyız çünkü. Karşılaşıp tanışsak da anlaşamazdık önceden de."
"Diyorsun?" Adım tekrarı yapmaya devam ettiğimiz sırada tek kaşını kaldırdı. "Bence bir şekilde tutardı frekansımız." Sorusunun ardından yaptığı eklemeye karşın gözlerimi devirdim. "Islak kek ile içilen şalgam kadar alakamız yok bizim, neyin frekansı?"
Yaptığım benzetmeye gülerken gözlerini kaçırdı. "Ben olsam o kadar keskin konuşmazdım, hayat bu sonuçta. Ne olacağı belli asla olmaz Arya Barlas."
🐚🐚🐚
Lütfen oy vermeyi unutmayın.. ☺️😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU)
Short StoryAşk tohumları, bir insanın kalbine nasıl yerleşirdi? Nazikçe kapıyı çalıp içeri girmek için izin mi isterdi? Yoksa kural tanımaksızın kapıları kırıp bir anda hayatının ortasında mı belirirdi? Aşkla arasındaki tek ilişki, onun yeddi ceddine sövmekten...