17. Bölüm

506 50 0
                                    


    Bence her yeni gün bambaşka bir meydan okuma gibiydi. Ne olacağı, nasıl sonuçlanacağı asla belli olmuyordu. Gün sonunda bir üst seviyeye mi geçeceksin, yoksa yerin dibine mi; tamamen bir bilinmezlikti.

   Benimse bu günüm çok büyük bir ihtimalle yerin dibine geçerek bitecekti.

    Zira daha sabahtan büyük bir gerginlikle uyanmış, öğleden önce olan hiçbir dersime doğru düzgün odaklanamamıştım. Şimdi ise tabiri caizse tef gibi bir gerginlikle Rüzgar'la yapacağımız dersi bekliyordum.

   Önce Kaan'la çalışmışlardı, şu an ise iki ders arasındaki on dakikalık teneffüsteydik ve ben yüzme havuzunun oradaki kabinlerin orada kafama boneyi geçirmekle uğraşıyordum.

   Gerçi sabahki gerginliğim ve dalgınlığımda Yeşil İstiridye'nin dün gece attığı o son mesajın da biraz etkisi vardı. Öyle bir şey demişti ki, ne cevap vereceğimi bilememiştim. Mesajı görüldüde bırakıp çıkmıştım sistemden, sonra da bütün gece yatakta döne döne o soruyu düşünmüştüm.

   Ben, tavırlarımı bir savunma mekanizması olarak görüyordum. Öyle kabullenmiştim. Ama içten içe bir korku yatıyor olabilir miydi, hiç düşünmemiştim.

   Bu yüzden de kafamı epey bir meşgul etmişti o son mesaj. Şimdiye kadar kör noktamda olan bir yere değinmişti.

    Dün gece uyumadan önce düşünmekten beynimi kısık ateşte pişirmem yetmezmiş gibi bir de şimdi Rüzgar devesiyle birebir yüzme dersi yapacaktım! Gerçekten muhteşemdi (!)

   Dakikalar süren cebelleşmemin ardından boneyi geçirebildiğimde nefesimi verdim ve dikkatli adımlarla havuz kenarına doğru ilerledim.

   Nasıl olduğunu anlayamamıştım ama havuz kenarında kimse yoktu. Galiba benden başka kimse yüzme dersi almıyordu. Ya da az da olsa bilen biri kendisini geliştirmek için almayı tercih ettiyse diğer derin havuzda çalışıyor olabilirlerdi. Bilemiyordum.

   Duvara yaslanıp git gide artan gerginliğimle Rüzgar'ı beklemeye koyulduğumda derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeyi denedim. Eğer yüzme bilmiyor olmamla dalga geçerse onu suyun dibine batırabilirdim!

   Saniyeler sonra mavi şortu ve artık görmeye alıştığım sırıtışıyla kapıdan giren Rüzgar'la ise kendimi toparlayıp kollarımı önümde bağladım. "Dersine geç kalan hoca olmaz yalnız! Saat ayarın mı bozuk senin acaba?"

   Dakika bir, gol bir hesabı anında laf söylememe karşın kıkırdadı. "Dersin başlamasına tam olarak bir dakika var sevgili öğrencim, acaba sen heyecandan saati yanlış görmüş olabilir misin?"
    "Ne heyecanlanacağım be! Bitse de gitsek diye dört göz bakıyorum!" Haklı olmasının getirdiği sinirle ellerimi belime yerleştirirken kaşlarımı çattım.

   "Arya lütfen kusura bakma ama şu kafandaki bone ve üzerindeki kırmızı mayoyla seni hiç ciddiye alamıyorum." Gözlerimi üzerimde gezdirirken birkaç saniye sessiz kaldım.

   Şimdiye kadar pek mayoya ya da bikiniye ihtiyaç duymadığım ve henüz şehire inip yenisini alma fırsatı bulamadığım için Beren'in gardrobundan yararlanmıştım.

    Bu zevzek deve de hiç tarzım olmadığını az çok fark etmiş olacak ki anında lafını sokmuştu! Boşuna gıcık demiyordum!

    "Sen dön de kendine gül deve!" Cahil görmüş İlber Hoca gibi yüzümü buruşturdum. Bu çocuk zaman ve mekan fark etmeksizin sinirimi bozmayı başarıyordu!

    "Tamam tamam, demedim bir şey. Hadi başlayalım derse." Benim söylenmeme karşın bu defa ellerini iki yana kaldırarak teslim olur gibi bir işaret yapmış, sonrasında ise birkaç adım önüme geçip beni yönlendirerek havuz kenarındaki merdivenlere gelene kadar ilerlememizi sağlamıştı.

   İşte asıl macera şimdi başlıyordu! Bu ders benim için tam anlamıyla bir sabır ve dayanıklılık sınavıydı!

   "Şimdi, geyik muhabbeti bir kenara bırakalım." Rüzgar'ın söylediği şeyle birlikte bariz bir şaşkınlıkla ona bakarken tek kaşımı kaldırdım. "Senin için zor olmasın?"

  Kendisini tanıdığım andan beri goygoy yapmak dışında bir işlevini görememiştim! Ne diyebilirdim?
   "Arya, ben ciddiyim." Ona laf sokmama karşın az önceki tavrını bozmadığını gördüğümde ise ben de toparlandım. Bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir derlerdi. Sanırım öyle bir âna denk gelmiştim.

   Ama ne yalan söyleyeyim, şaşırmıştım.

   "Peki, seni dinliyorum o zaman." Kollarımı önümde bağlarken bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Umarım gerçekten yardımcı olabilirdi.

   "Hiç yüzme bilmediğini varsayıyorum. Çünkü herhangi bir bilgin olduğuna dair bir şey söylemedin." Teyit almak ister gibi bana baktığında başımı aşağı yukarı salladım. "Doğru varsayıyorsun."

    Yardım alacağım konuda yalan söyleyecek halim yoktu. O yüzden direkt cevap vermiştim. Ama en azından dalga geçer gibi bir şekilde sormamıştı, buna da şükürdü.

   "Peki, yüzme öğrenmemiş olmanın sebebi şu korkusu mu? Öyle bir şey varsa önce onunla ilgili çalışmamız lazım çünkü." Yeni sorusuna cevap vermeden önce ise titrek bir nefes aldım. "Tam anlamıyla bir korku değil ama pek haz ettiğim de söylenemez yani."

    Bu defa bir şey söylemeden önce birkaç saniye durakladı. Düşünüyordu sanırım, zira henüz dalga geçmeye ya da sinirimi bozmaya yeltenecek bir harekette bulunmamıştı.

    "Hayırdır, ne desem de bu kızı sinir etsem diye mi düşünüyorsun?" Gerginliğimi belli etmemek adına ona sataştığımda bir cevap vermeden önce gözlerimin içine baktı.

    "Bak Arya, şimdiye kadar sende iyi bir izlenim bırakmadığımın farkındayım. Ama biriyle bilmediği ya da korku sahibi olduğu bir konuda dalga geçecek kadar da karaktersiz değilim." Söyledikleri içten içe şaşırmama sebep olurken kaşlarımı kaldırdım.

   "Hayatın goygoyculukmuş gibi bir izlenim veriyorsun, kusura bakma Rüzgar Alphan." Cevabıma karşın çarpık bir şekilde güldü ve bakışlarını kısa bir süreliğine benden kaçırdı. "İzlenimler değişebilir Arya Barlas, daha birbirimizi tanımıyoruz. Değil mi?"

  "Öyle olsun bakalım." Benden sonra yine kısa bir sessizlik oluşunca yeniden lafa girdim. "Nasıl başlayacağız peki sayın deve boylu insan? Burada öğretmen sensin."

    Ona 'deve boylu' dememle birlikte sırıtırken yeniden gözlerime baktı. "Ağır bir travman olsa söylerdin diye düşünüyorum ama biz yine de önce seni suya alıştırmakla başlayalım. Zaten hemen balıklama dalmayı öğretecek halim yok."

   Sonrasında ise havuzun kenarına oturup bacaklarını suyun içine soktu ve başını kaldırıp bana baktı. "Şimdi ben havuza gireceğim, sen de aynen bu şekilde oturup bacaklarını suya değdireceksin. Tamam mı?"

🐚🐚🐚
Lütfen oy vermeyi unutmayın.. ☺️😊

AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin