14. Bölüm

531 52 0
                                    


      "Ay Allah'ını seven üzerime çikolata atsın! Vallahi deli çıkacağım!" Bahçedeki banklardan birinde Batuhan ile oturduğumuz sırada söylene söylene yanımıza gelen Beren ile kafamı ondan tarafa çevirdim.

  Dün geceden beri tatlı krizindeydi kendisi, akşam odadayken yarım paket çikolata yemişti ama anlaşılan o ki yetmemişti.

    "Ne oluyor kız sana? Sabah derste de böyleydin." Batuhan'ın haklı sorusu üzerine bir cevap bekler gibi Beren'e bakmaya devam ettim.

   Hali hâl değildi çünkü bunun, bir ıkınma durumu söz konusuydu. Sakladığı bir şey vardı yani, tecrübelerim bunu gösteriyordu. "Harbiden, ne saklıyorsun bakayım sen?"

   "Aman hemen de anlayın zaten! Sherlock halt etmiş sizin yanınızda!" Oflayarak aramıza oturan Beren ise sırayla ikimize baktı. "Emin değilim ama galiba Aksel bir şeyler karıştırıyor."

    "E bunun nesi garip ki? Senin sevgili ikizin sürekli bir işler peşinde oluyor." Batuhan'ın yerinde tespitine karşın başımı salladım. "Bir halt ettiyse cezasını çekecek olan o, sen niye geriliyorsun ki?"

    "Ay annemler beni sıkıştırıp duruyor 'neler yapıyorsunuz' diye çünkü! Durumu kurtaracağım diye stresten kendimi yiyorum!" Oyun saati bitmiş küçük bir çocuk gibi yüzünü buruşturan Beren devam etti. "İkizin mi var derdin var anasını satayım!"

   Aslında haksız sayılmazdı, Aksel'in daha önce birkaç kez gece yurda dönmediği olmuştu. O zevzek arkadaş gruplarıyla birlikte hafta sonu bir yerlere giderek içip dağıtıyorlardı büyük ihtimalle. Sonra da orada burada sızıp kalıyorlardı gece.

   "Aman be kızım, boşver. En kötü saçma sapan şeylere para harcamıştır, harçlığı bitmiştir. Kadıncağız da ona sormak yerine senden laf almaya çalışmıştır. Salla gitsin." Ben sessiz kalırken konuşan yine Batuhan olmuştu.

    "Öyle mi diyorsun Batuş'um?" Rahatlatma çabası başarılı olacak gibiydi. "Tabi kızım ya, sen rahat ol. Zaten her ne iş peşindeyse çıkar yakında kokusu."

   Onlar kendi aralarında konuşmaya devam ederken ben sessizce oturuyordum. Dünden beri hiç enerjim yoktu. Çünkü birisine dans öğretmek epey zordu. Hele de öğrettiğim kişilerden biri Rüzgar gibi biri olunca durum iki kat enerji çeker bir hâl alıyordu.

  Dün, onunla dersimiz bittikten sonra ben Kaan'la çalışmaya başladığımda da gitmemiş, kenarda oturup bizi izlemişti.

   İşsiz miydi, neydi? Kendi dersinde çenesiyle tepemi attırması yetmezmiş gibi bir de diğer ders boyunca kenarda sinir sinir gülerek bizi seyretmişti!

   Ne diyebilirdim ki? Gerçekten tuhaf bir tipti!

🐚🐚🐚
Lütfen oy vermeyi unutmayın.. ☺️😊

AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin