22. Bölüm

502 45 0
                                    

  
    Bahçedeki üçüncü turuma girerken saati kontrol ettim. Beren hanım 'beş dakikaya geliyorum' diyeli yirmi dakika olmuştu ve ben onu beklerken bahçede, doğumhane kapısında içeriden gelecek bebek çığlığını bekleyen babalar gibi volta atıyordum.

   Gören kesin deli diyecekti! Emindim, ama kanıtlayamıyordum.

   Hafta sonu bir değişiklik olsun diye şehir merkezine inmeye karar vermiştik. En son üç hafta önce falan çıkmıştık kampüsten, yanlış hatırlamıyorsam. Farklı bir yer görmek iyi olacaktı.

   Ömer, yapacak işleri olduğunu söyleyip yurtta kalmayı tercih etmişti. Batuhan ise çoktan hazırlanmış, dış kapının oradaki kamelyalardan birinde bekliyordu.

   Ben de aslında az önce onun yanındaydım ama beklemekten fenalık gelmişti ve biraz turlamaya karar vermiştim. Yoksa odaya çıkıp Beren'i tuttuğum gibi aşağı indirecektim. Pijamalarıyla olsa bile umurumda değildi!

  Zira yaklaşık on beş dakika sonra dış kapıdan ring otobüs kalkacaktı ama Beren diye tabir ettiğimiz süslü insan biraz daha oyalanırsa otobüsü kaçıracaktık!

   "Arya!" Arka çaprazımdan birinin seslenmesiyle irkilirken düşüncelerimden sıyrıldım ve canım arkadaşıma söylenmeyi bir kenara bırakıp sesin geldiği tarafa baktım. Kaan, üç adım kadar uzağımda durmuş; bana bakıyordu.

   "Selam!" Dudaklarıma küçük bir tebessüm yerleştirirken elimi kaldırdım. Kabalık edip popomu dönecek halim yoktu! Az da olsa bir hukukumuz vardı ve daha da olacaktı sonuçta.

   "Birini mi bekliyordun?" Aramızdaki mesafeyi kapattı. "Öyle dolaştığını görünce gelip bir merhaba diyeyim dedim." Bir elini ensesine atarken bakışlarını kaçırdı.

   "Şehir merkezine ineceğiz de, arkadaşımın hazırlanıp inmesini bekliyordum." İlk sorusuna cevap versem de yaptığı ek açıklamaya bir şey deme gereği duymadım.

   "Ben sana şey soracaktım, takıldığın konularla ilgili fazla zor olmayan testler buldum. Ders harici de çözmek istersen pazartesi getireyim." Fazla düşünceli bu tavrına karşın ne desem bilemezken birkaç saniye sessiz kaldım.

    "Tabi, olabilir." Kısa süreli sessizliğin ardından cevap verdiğimde ise belli belirsiz gülümseyerek kibar durmaya çalıştım. Her şeyin altında bir bit yeniği aramamalıydım! 

   "Yapamadığın soru ya da takıldığın bir konu olursa da ne zaman istersen sorabilirsin, dersi beklemene gerek yok. Uygun bir boşluk bulup anlatırım ben." Bu çocuk bugün yatağın 'iyilik sever peri' tarafından mı kalkmıştı? Hayır, kaba biri değildi zaten ama bu kadar düşünceli olması biraz garip kaçmıştı.

   "Tamam, olursa sorarım mutlaka. Teşekkür ederim." Esmeye başlayan rüzgar yüzünden önüme gelen saçları düzeltirken göz göze geldik.

   İçten bakıyordu, samimiyetsiz bir havası yoktu. İyi biri gibi duruyordu ama emin de olamıyordum. Belki de benim güven sorunumdan dolayı kaynaklanıyordu bu, bilemiyordum.

    "Tamamdır o zaman, ben derse kadar toplarım onları. İyi eğlenceler size, daha fazla vaktini almayayım." Belli belirsiz gülümserken gözlerimin içine baktı. Ne yalan söyleyeyim, çocuğun baya güzel gözleri vardı!

  "Sonra görüşürüz." Saçlarını düzelterek son bir bakış attıktan sonra yurtların olduğu tarafa doğru yürümeye başladı.

    Ben de o görüş hizamdan çıktıktan sonra yeniden saati kontrol ettim. Otobüsün kalkmasına beş dakika vardı! Beren iki dakika içinde aşağıda olmazsa vallahi bırakıp gidecektim!

   Saniyeler sonra yanında erkek versiyonu olan ikiziyle birlikte yurt kapısında görünen canım arkadaşımla birlikte rahat bir nefes alırken hızla yanlarına doğru ilerledim.

   "Nerede kaldın kızım ya?" Aksel'e selam vermeden önce tabi ki bizim kıza çemkirmiştim. "Ağaç oldum, az daha bekleseydim meyve verme aşamasına geçecektim!"

    "Canım ben sen gittikten on dakika sonra hazırdım aslında ama bu yanımdaki organizmayı bekledim! Son dakika yanımızda gelmeye karar verdi beyefendi!" Kardeşine bakarak söylenen Beren'le ise keskin bakışlarımı sırıtmakta olan Aksel'e çevirdim. "Bu şereflendirmenizi neye borçluyuz acaba Aksel Cengiz? Sen bizimle pek takılmazdın yani!"

   "Rüzgar'ın bazı işleri varmış, sabahtan çıktı gitti. Ben de odada pinekleyeceğime sizinle geleyim dedim Maviş Hanım. Yeterli bir açıklama oldu mu?" Bana 'Maviş Hanım' demesine karşın omzuna bir tane patlattım.

    Bu gıcıktı ama arkadaşı ondan daha gıcıktı! Neyse ki beyefendinin işleri varmış da bunun yanında bir de o başımıza çıkmamıştı! Hafta sonumu da onunla geçirseydim kendimi müsait bir yerden atardım çünkü!

İnsanın sinirlerini bozmak konusunda ikisi de rakip tanımıyorlardı!

   Üzüm üzüme baka baka kararır diye boşuna dememişlerdi. Al birini, vur ötekine misali ikisi de ayn sinir bozuculuğa sahipti!

    "Ama bence bana söylenmeyi biraz ertele, çünkü otobüs kalmak üzere. Batuhan oradan işaret yapıp duruyor." Biz söylenmeye devam etmeden Aksel'in yeniden konuşmasıyla az önce aklımızdan çıkan gerçek kafamıza dank etti ve koşar adım otobüse yetiştik.

🐚🐚🐚

Lütfen oy vermeyi unutmayın.. ☺️😇

AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin