"Kendinize dikkat edin çocuklar! Teşekkür ederiz geldiğiniz için." Arabaya yerleştiğimiz sırada Yeşim teyzenin seslenmesiyle ona döndük. Aksel'le Beren'i kollarının alına almış, Rüzgâr'la bana bakıyordu."Esas biz teşekkür ederiz Yeşim teyzeciğim." Rüzgâr benim yerime de cevap verdiğinde ekledim. "Çok güzel vakit geçirdik, bizi ağırladığınız için teşekkürler."
"Ne demek canlarım benim." Yeşim teyze ise çocuklarına bakıp devam etti. "Okulda da dikkat edin, birbirinize emanetsiniz."
"Sultanım artık salsan mı bizi? Daha trafikle uğraşacağız." Aksel, annesine bakıp konuştu. "Hem bu vedalaşma psikolojisine girmene de gerek yok, ne zaman isterseniz görüştürüyoruz telefonlardan."
"Hakikaten anne ya, biraz daha durursak ağlamaya başlayacaksın, biz gidelim artık." Beren de ikizine katılırken annesinin kollarından çıktı. "Bak babam da ağaç oldu arabada." Emrah amca eşinin huyunu biliyor olacak ki hiç bu tantanaya karışmadan direkt şoför koltuğuna geçmişti.
"Aman siz ne anlarsınız, anne yüreği bu." Yeşim teyze bu defa hepimize yönelik konuşmuştu. "Özlüyoruz çocuklar biz sizi."
"Annecim sen hobi olarak yine özle de biz okula geç kalmayalım ama, daha yurda girip bavulları yerleştireceğiz." Aksel'in tepkisiyle Rüzgâr bıyık altından gülerken düzgün durması için onu dürttüm.
"Aman tamam, binin haydi. İyi yolculuklar." Yeşim Cengiz, çocuklarıyla tatlı atışmasına devam etmek yerine bizi uğurlamaya karar verdiğinde ise son bir kez vedalaşıp arabaya bindik.
An itibariyle Aksel önde, babasının yanındaydı. Bense solumda Beren, sağımda Rüzgâr eşliğinde arka koltuğun ortasında yol yapacaktım.
İki erkeğin arasında kalmaktan iyiydi tabi. Gelirken Beren öne geçtiği için eve varana kadar Aksel'i gırtlaklamamak için epey bir çaba sarf etmem gerekmişti.
Ara yollardan geçip otoyola çıktığımızda müzik dinlemek için telefonumu çıkarttığımda kulaklıklarımı sırt çantama değil de valizime attığım gerçeğini fark etmemle ise küçük çaplı bir hayal kırıklığı yaşadım. Bütün yol öylece oturacak mıydım?
"Ne oldu kız?" Ofladığımı fark etmiş olan canım arkadaşımın sorusu üzerine ona döndüm. "Kulaklığımı valize tıkmıştım. Müzik dinlemeye niyetlenmiştim ama o ayrıntıyı atlamışım." Dudaklarını bükerken cevap verdi. "Ay ben de uyurum diye öyle yaptım ya, yoksa verirdim sana."
"Olsun ya boşver sen beni. Koy kafanı uyu hadi." Omzunu sıvazlarken yanına aldığı boyun yastığını işaret ettim. Dün gece üçe kadar film izlemiştik, o yüzden uykusuzduk. Ben sabah iki bardak kahve içtiğim için kendime gelmiştim ama Beren zombi gibiydi.
"Sen de beni yastık olarak kullanabilirsin." Teklifi üzerine kıkırdadım. "Yok canım ben iyiyim, hadi sana tatlı rüyalar." Benden kesin cevabı alır almaz havadan bir öpücük atıp kafasını koydu ve uyku moduna geçti.
"Arya." Beren'e baktığım sırada sağ tarafımdan gelen fısıltıyla sesin sahibine döndüm. "Efendim?" Plajdaki o günden sonra da hiç kavga etmemiştik. O yüzden artık olabildiğince terslemiyordum onu. Uslu kız olmaya çalışıyordum.
"İstersen benim kulaklığımın birini alabilirsin. Müzik zevkimiz uyar mı bilmiyorum gerçi." Tedirgince bana bakarken bir eliyle de kulaklığının tekini tutuyordu.
Açık konuşacaktım, bu teklifi beklemiyordum.
Arabaya bindiğimiz an takmıştı çünkü kulaklıklarını, Beren'le konuşmamızı duymuş olması bile şaşırtmıştı.
"Rahatını bozmayayım senin ya, idare ederim ben." Cevabıma karşın gözlerini devirdi ve kulaklığı elime tutuşturdu. "Rahatımı bozacak olsan teklif etmezdim zaten Arya, dinleriz işte beraber ne olacak."
Cevap verecek alanım kalmadığı için kulaklığı taktım. Hali hazırda çalmakta olan şarkı bitiyordu. Acaba ne gelecekti?
Rüzgâr neler dinliyordu? Merak etmiştim.
Saniyeler sonra başlayan şarkıyla ise tabiri caizse şok içinde kaldım. Feridun Düzağaç çalıyordu. İşte bunu beklemiyordum!
"Alev alev yanıyorum
Buzlarım çözülüyor aşka
Gardım düşüyor, tutamıyorum
Korkuyorum bakışların çarpınca bana"Nasıl bir işaretse çıkan şarkı da Alev Alev'di. Rüzgâr'la birlikte dinlediğimiz ilk şarkının bu olması gerçekten abesle iştigaldi yani.
Sözler fazlasıyla manidardı ama biz doğru insanlar mıydık? İşte orası muammaydı.
Rüzgâr'ın gözlerini üzerimde hissederken gerginlikle yutkundum. Bana neler oluyordu? Neden böyle davranıyordum?
Kaderin bu aralar benimle alıp veremediği bir şey vardı ama çözemiyordum.
Yeşil İstiridye'nin söyledikleriyse hâlâ kafamda dönüyordu. Neyden kaçıyordum? Bulmam gerekiyordu. Yoksa huniyi takacaktım kafama, o belli olmuştu.
🐚🐚🐚
Oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu? 🙃💚😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU)
Short StoryAşk tohumları, bir insanın kalbine nasıl yerleşirdi? Nazikçe kapıyı çalıp içeri girmek için izin mi isterdi? Yoksa kural tanımaksızın kapıları kırıp bir anda hayatının ortasında mı belirirdi? Aşkla arasındaki tek ilişki, onun yeddi ceddine sövmekten...