65. Bölüm

586 46 19
                                    


  

      Cümlemi bitirince derin bir nefes aldım ve arkama yaslandım. "Yaa, böyleyken böyle işte Beren hanım." Yaklaşık bir buçuk saattir durmaksızın konuşuyordum, çenem ağrımıştı.

   Son haftalarda başıma gelen, hissettiğim, düşündüğüm her şeyi anlatmıştım. Hem de en ince ayrıntısına kadar.

     "Kutsal pamuk şekerler aşkına!" Dinlediklerini hazmetmeye çalışan canım arkadaşım ise ben lafımı bitirince ayaklandı. "Allah'ım müsaitsen sana geliyorum şimdi!" Ellerini açmış, tavanla bakışmaya başlamıştı.

   "Bu ne kızım ya? 13 bölümlük yaz dizisi senaryosu çıkar anlattıklarından!" Saniyeler sonra yeniden karşıma oturduğunda konuştu. "Doz aşımı oldum lan!"

    İlk şaşkınlığı atınca bedenini tamamen benden tarafa çevirdi. "Sen neler yaşamışsın kuzum içinde öyle? Hayır ben de amma körmüşüm be! Gözümün önünde neler olmuş da fark etmemişim!"

   Benim yaşadıklarıma mı inanamıyordu, yoksa 'entrika aşığı' biri olarak bu kadar olayı fark edememiş olmasına mı? Bilmiyordum.

      "İstemediğin ot burnunun dibinde bitermiş ya, seninki de öyle olmuş. Böyle karmaşık ilişkileri hiç sevmezsin ama içine düşmüşsün." Kendi kendine gülmeye başladı. "Ay sinirim bozuldu! Pembe dizi gibi be!"

    Bir süre duvarla bakışarak gülmeye devam ettikten sonra kendini toparladı ve ciddileşti. "Neyse, bu kadar geyik yeter. Şimdi işin diğer kısmına bakalım."

     Bense bu kadar ani bir şekilde ruh hali değiştirmesine karşın dehşet içinde ona bakıyordum. Yeminle dengesizdi!

   "Elimizde üç tane temel bilinmeyen var. Rüzgâr ve Buse ikilisinin olayı, Kaan'ın ne düşündüğü ve en önemlisi şu Yeşil İstiridye mevzusu. Hangisinden başlayalım?" Anında plan programa başlamıştı!

    Şimdi yanmıştık.

    "Beren uğraşmasak? Bıraksak da ne olacağı varsa olsa?" Sorar gözlerle ona baktım. Uğraşacak gücüm yoktu ki benim, vallahi katlanamazdım.

   "Arya vallahi yolarım seni! Bir buçuk saate iki aylık dedikodu verdin elime, şimdi oturup beklememi söyleyemezsin!" Cevap olarak çemkirmesi ise tabi ki beklenen bir şeydi.

    "Ne yapabiliriz ki? Hangi birine baksak mevzu elimizde kalacak." Limon yemiş gibi yüzümü buruşturdum. "Hiç bulaşmasak daha iyi o yüzden."

     "Arya saçmalama, seni camdan aşağı silkelerim! Ya sen seç ya ben kendim girişeceğim!" Gelen ültimatomla ayağa fırladım. "Beren sakın!" İşaret parmağımı yüzüne doğru tuttum. "Anlattığıma pişman etme lütfen."

    "İyi, seç o zaman." Vanım arkadaşım ise kollarını önünde kavuşturarak bana bakmayı sürdürdü. "Yoksa ben yapacağımı bilirim."

    Kaçınılmazsa zevk alacaksın mantığında oflarken birkaç saniye düşünme payı verdim kendime. En basiti hangisiydi ki? "Tamam, Kaan mevzusunu çöz bakalım. Batuhan da meraklanıyordu zaten onun hakkında."

      "Doğru dedin bak, onu unutmuşum ben." Benden cevabı alır almaz düşünmeye başlamıştı tabi ki. "Biz Batuş'la araştırmaya başlarız. Hem Kaan'ın sana olan bu ilgisinin sebebini çözersek şu Yeşil İstiridye mevzusuyla alakalı da bir şeyler buluruz belki. O en zoru çünkü."

    Bu konuda haklıydı. Yeşil İstiridye'nin kim olduğu sorusu en büyük olandı.

    Açıkçası Rüzgâr konusunu pek düşünmek istemiyordum. Çünkü Beren'le konuşurken bile en az onun üzerinde durmuştum.

   Onunla ilgili konuşmak, içimde bir şeyi huzursuz ediyordu. Merak ediyordum ama bir o kadar da bilmek istemiyordum.

    Kendi içimde ikileme düşmeme sebep oluyordu.

   "Neyse canımcım ben yatıyorum, fazla yüklemeden beynimi yaktın. Uyuyacağım." Ben, düşüncelere dalmışken yanağımdan makas aldı ve kendi tarafına geçip yattı.

    Bense bir süre daha öylece oturduktan sonra saatlerdir elime almadığım ama son birkaç dakikadır üst üste titreten telefonumu aldım.

    Bu saatte ya Batuhan mesaj atardı ya da Beren. İkisi de olamayacağına göre geriye tek bir seçenek kalıyordu.

   Yeşil İstiridye.

    Ekranı açtığımda tahminlerimin doğru olduğunu görünce güldüm. Yeşil İstiridye mesaj atmıştı.





🐚🐚🐚
Oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu? 🐞💚

AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin