Otobüsle Konak'a geldikten sonra biraz orada dolaşmış, sahildeki o numunelik tabir edilebilecek kayalıklarda güneş tepemize geçene kadar oturmuş, sonra da Alsancak tarafına doğru yürümeye başlamıştık ve Kaan yol üzerinde çok şirin bir kafe bildiğini söyleyerek bizi ara sokaklara yönlendirince de Pasaport iskelesinin arka taraflarında bir sokakta oturmuştuk.An itibariyle üzerimde bulunan Beren Cengiz imzalı tişört sayesine aşırı rahat olamasam da idare ediyordum işte, yapacak bir şey yoktu.
Benim canım arkadaşım dolabındaki onca kıyafet arasından gidip geçen yaz alıp üzerindeki desenleri kendi yaptırdığı tişörtü seçmişti ve maalesef ki itiraz etme hakkım olmadığı için kaderime boyun eğip giymiştim. Kaan da beni ilk gördüğünde şaşkın şaşkın bakmıştı tabi ama oda arkadaşımın zorla giydirdiğini söylediğimde daha fazlasını sorgulamamıştı.
"Arya, daldın gittin yine. İyi misin?" Kolumdaki hafif dokunuşla irkilirken ne ara daldığım bilmediğim düşüncelerimden sıyrıldım ve yeniden Kaan'a döndüm. "İyiyim iyiyim, bir an dalmışım sadece." Kafam o kadar karışıktı ki bu aralar sürekli böyle avareler gibi dalıp gidiyordum. Allah sonumu hayır etseydi bari!
"Otobüsten beri sürekli ben bir şeyler anlatıyorum ama, biraz da sen mi bahsetsen kendinden? Okulda değiliz şu an hem, dersler dışında şeyler de konuşmalıyız." Söylediği şeye karşın başımı aşağı yukarı salladım ve zoraki bir şekilde gülümsedim.
Yola çıktığımızdan beri aklımdaki şüphelere bir cevap bulmak için sürekli ona sorular sormuştum ve o da bıkmadan hepsini cevaplamıştı.Ama ne yazık ki onun Yeşil İstiridye olabileceğine dair net bir bulguya henüz ulaşamamıştım!
O kadar soru sormuştum, ama hiçbir cevabından net bir 'Yeşil İstiridye' hissi alamamıştım.
Bazı noktalar tutuyordu, edebiyata falan o da meraklıydı mesela ama emin olamamıştım.Yeşil İstiridye'nin spor ya da bilimden olduğunu da bildiğim için o kısım hakkında da bir şey soramıyordum. Zira Kaan'dan bilgi alabilmem, daha doğrusu cevaplarını teyit edebilmem için önce Yeşil İstiridye'nin bana bir şeyler anlatması lazımdı.
Bir an için kendi düşüncelerimin karmaşıklığına hayret ederken nefesimi tuttum. Sanırım hepten kayışları koparıyordum.
Ne yapıyordum ben böyle yani? Sanırsın izafiyet teorisini çözmeye çalışıyordum!
Zavallım Kaan da benim ruh hastası olduğumu düşünse yeriydi yani. Yeşil İstiridye'nin kim olduğunu bulmaya çalışacağım diye iyice tuhaf davranıyordum.
"Buluşmayı kabul ettiğin için tekrar teşekkür ederim bu arada. Tersleyeceksin diye korkmamıştım desem yalan olur." Ben yine kendi düşüncelerimle boğuşadururken konuşan Kaan utangaç bir şekilde gülümserken bana bakmayı sürdürdü.
"Teşekkürlük bir şey yok ki. Tamam, birçok hemcinsime nazaran biraz asosyal sayılabilirim ama grup arkadaşımla dışarıda dolaşmayı kabul etmeyecek kadar da yabani değilim." Bardağın dibindeki limonatayı bitirdikten sonra onu cevapladım. Kaan sayesinde yeni bir şey keşfetmiştim. Tekrar geldiğimde kesinlikle buraya uğrayacaktım.
"Olsun, ben de her konuştuğu kızın ondan hoşlandığını düşünen erkelerden değilim. Yanlış anlaşılmak istemediğim için kendimi açıklama gereği hissettim sanırım." Onun içten bir şekilde gülümsemesine karşın ben de güldüm. "Öyle bir tip olduğu h düşünseydim veya bana öyle bir izlenim vermiş olsaydın emin ol ki tavrım çok farklı olurdu Kaan. Yani öyle züppe biri olduğunu düşünmüyorum merak etme."
Benim cevabıma karşılık rahat bir nefes aldığını görünce şaşırmadan edemedim. Gerçekten bu kadar endişelenmiş miydi onu nasıl gördüğümle ilgili? Oysa Yeşil İstiridye konuşurken kendinden epey emindi.
Belki de klavye başında daha rahat ediyordu, bilemiyordum. Ama bunu kesinlikle çözmem gerekiyordu.
🐚🐚🐚
Oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu? 🙃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU)
Cerita PendekAşk tohumları, bir insanın kalbine nasıl yerleşirdi? Nazikçe kapıyı çalıp içeri girmek için izin mi isterdi? Yoksa kural tanımaksızın kapıları kırıp bir anda hayatının ortasında mı belirirdi? Aşkla arasındaki tek ilişki, onun yeddi ceddine sövmekten...