"Bana bak Maviş! Eğer üç dakika içinde kendi kendine çözülmeye başlamazsan yemin ediyorum Batuhan'ı da çağırırım, çift taraflı sorguya girersin!"Odada volta atmakta olan Beren'in ardı ardında sıraladığı cümlelere karşın nefesimi verdim.
"Erkeler kız yurduna giremiyor canım, unut sen o işi." Verdiğim tepki daha çok sinirlenmesene sebep oldu. "Kızım sen beni çileden çıkartmaya mı çalışıyorsun? Ben ak diyorum sen bok diyorsun!"
Ders çıkışı Rüzgâr'la konuşmamız, daha doğrusu inatlaşmamızın ardından sınıftan çıkar çıkmaz denk geldiğim ilk kişi Beren olmuştu.
Dolayısıyla bütün elektriğimin farkındaydı. Rüzgâr'la alakalı bir sıkıntım olduğunu anlamıştı.
Akşam yemeğinde yanımızda bir adet salya sümük Ömer ve onunla uğraşan Batuhan olduğu için soramamıştı ama odaya girer girmez sorguya başlamıştı.Bense son zamanlarda üst üste gelen bunca şey yüzünden o kadar köşeye sıkışmıştım ki. Adım attığım yerden bir sorun çıkıyordu karşıma. Ve gün geçtikçe o sorunların arasında kapana kısılıyordum.
"Ne anlatmamı bekliyorsun Beren? Her zamanki gibi atıştık biraz işte. Önemli bir durum yok." O kadar saçma cevaplar veriyordum ki kendim bile inanamıyordum.
"Arya şu an alenen kıvranıyorsun. Ve ben sinirlenmeye devam ediyorum. Biz yakın arkadaş değil miyiz kızım? Neden benden bir şeyler saklama ihtiyacı hissediyorsun?" Bu defa voltasını bırakmış, yanıma oturmuştu.
"Ne zamandan beri aramıza sıralar girdi? Sen değil miydin 'benim içimle dışım bir, sizden hiçbir zaman bir şey saklamam' diyen?" İlk tanıştığımız gün böyle demiştim gerçekten de. Hepimiz birbirimizi tanımaya çalışıyorduk o dönem ve ben kendimi böyle anlatmıştım.
"Evet, bendim." Nedenini anlayamadığım bir şekilde gözlerim dolmaya başlarken bakışlarımı yere indirdim. Ayda yılda bir ağlayan bir tiptim ben.
Ne olmuştu da duygusala bağlamıştım ki?
"Arya, bana bakar mısın lütfen? Gözlerinin dolduğunu anlamam için göz göze gelmemize gerek yok." Bir elini omzuma koyarken söylediği şey üzerine titrek bir nefes aldım.
"Beren gerçekten, anlatabilecek kelimeleri bulsam konuşacağım ama ben bile kendimi anlamıyorum." En sonunda dayanamayıp itiraf ettim. Evet, bir şeyler vardı ama ne olduğunu anlayamadığım için anlatamıyordum ki.
"Sen? Arya Barlas? Kelimeleri bulamıyorsun?" Aksel'in flamingo dövmesi yaptırmaya kalkıştığı zamanki yüz ifadesi birebir suratındaydı. "Olacak iş değil! Bildiğin kıyamet alameti!"
"Daha çok, nereden başlayacağımı bilemiyorum diyeyim o zaman." Verdiğim cevapla oturduğu yerde dikleşti ve bir şey demeden önce ifademi detaylıca inceledi. "Bir şeyler olduğunu kabul ettin sonunda, buna da şükür."
Bağdaş kurup kollarını önünde kavuşturarak dedikodu dinleme pozisyonunu aldıktan sonra devam etti. "Madem neresinden başlayacağını bilmiyorsun, en başından dökülmeye giriş bakalım."
Bir an için nefesimi tutup gözlerimi kapattım. Karar vermiştim, anlatacaktım.
Çünkü artık son noktaya gelmiştim, dayanacak sabrım kalmamıştı.
🐚🐚🐚
Oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu? 🙃💚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU)
KurzgeschichtenAşk tohumları, bir insanın kalbine nasıl yerleşirdi? Nazikçe kapıyı çalıp içeri girmek için izin mi isterdi? Yoksa kural tanımaksızın kapıları kırıp bir anda hayatının ortasında mı belirirdi? Aşkla arasındaki tek ilişki, onun yeddi ceddine sövmekten...