Yaptığımız konuşmanın ardından aklım Yusuf da kalsa da dua etmekten başka bir şey gelmiyordu elimden. O yüzden sürekli ellerimi semaya açıp dua ediyordum. Ona bir şey olmaması için. Ama diğer yandan da yapmam gereken bir işim, ilgilenmem gereken öğrencilerim vardı. Onları da ihmal etmemeye çalışarak bu işin altından kalkmaya çalışıyordum. Gerçi ders anlatmak, öğrencilerimle ilgilenmek birazda olsa beni rahatlatıyor, kötü düşünceleri zihnimden uzaklaştırıyordu.
Bu yüzden Kadir'e de söz verdiğim gibi Bahar ile ilgilenmeye karar verdim. Okulda hiç kimseyle paylaşmadığı bir sorunu vardı ve benim bunu öğrenip, ona yardım etmem lazımdı. Bu yüzden 2. dersin teneffüsünde 10. Sınıfların katına gelip sınıfa girdim. Bahar her zamanki gibi sırasında oturmuş, bakışları önünde duruyordu. Sınıfta ondan hariç üç kız öğrenci daha vardı. Onlarda öğretmen masasının üstüne oturmuş, sohbet ediyorlardı. Beni görünce masadan kalkmaya yeltendiklerinde ellerimle durdurup devam etmeleri gerektiğini söyleyen bir hareket yaptım. Onların meraklı bakışları eşliğinde Bahar'ın yanına gittim.
"Bahar'cığım, merhaba."
Sesimi duyunca irkilse de kendini çabuk toplamıştı. Bende sırada yanına oturup önce nasıl olduğunu sormuş, ardından da şöyle demiştim.
"Bahar, Kadir bana seninle konuşmam gerektiğini söyledi."
Bunu der demez bakışları hemen beni bulmuş, ardından telaşla sınıfı taramaya başlamıştı. Bende sınıfa baktığımda masanın oradaki öğrencilerim çoktan kendi sohbetlerine dönmüşlerdi.
"Ne anlattı size?"
Oldukça kısık sesle bunları söylediğinde onu bu kadar korkutan şeyin ne olduğunu iyice merak eder olmuştum.
"Ne anlatmasından bu kadar korkuyorsun Bahar?"
"Hiç, hiçbir şey."
"Bak ben görüyorum. Senin bir derdin var. Ve bu her ne ise seni korkutuyor. Bende sana yardım etmeye çalışıyorum."
Bundan sonra bir süre direnç gösterip konuyu kapatmaya çalışsa da pek başarılı olamamıştı. Ve ilk direnci kırılınca güven ile ilgili sorununu dile getirdi.
"Anlatınca ne değişecek ki? Her şey daha da içinden çıkılmaz bir hal alacak. Okuldaki herkes duyacak, benimle dalga geçecekler."
Sesi sona doğru titrediğinde içinde bulunduğu durumun tahmin ettiğimden fazlası olduğunu anlamıştım.
"İnsanlar önünü arkasını bilmeden konuşur. Ama sırf onlar konuşacak diye dertlerimizi içimizde sonsuza kadar tutamayız ki. Birine anlatmalıyız çünkü biriyle paylaşmak bizi rahatlatır. Hem ben arkadaşlarına söylemem. Bana güvenebilirsin."
"Evet, insanlar çok acımasızca konuşuyor."
"Sen Ürgüp'e bu sene geldin değil mi?
Sınıf öğretmenine Bahar'ın çok devamsızlık yaptığını söylediğim zaman başka yerden bu sene geldiğini, onu çok tanımadığına dair bir şey söylemişti. Ama emin olmak içi ona da sormuştum.
"Evet hocam. Daha önce başka ilde oturuyorduk."
"Oradan buraya insanların o acımasız sözlerinden dolayı mı geldiniz?"
İçimden bir ses boyumdan büyük bir işe kalkıştığımı söylüyordu. Ama şuan onu dinleyemeyecek bir yerdeydim.
"Peki bana neler olduğunu anlatacak mısın?"
"Anlatacağım ama şimdi olmaz."
Sınıfı gösterdiğinde öğrencilerin yavaş yavaş gelmeye başladıklarını gördüm. Zaten hemen sonra da ders zili çalmıştı. Okul çıkışında konuşmayı kararlaştırdıktan sonra sınıftan çıkıp öğretmenler odasına geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tevekkül-ü Aşk
Spiritual-TAMAMLANDI- Tevekkül, yalnızca Allah'a olandır. Bir tek O'na teslim olmak ve bir tek O'ndan beklemek her şeyi. Bunun bilincin de olan bu iki insan da Allah'ın onlara nasip ettiğinden öteye gidemeyeceklerdi. Çünkü aşk, ansızın kapıyı çalıp yavaşça...