Haftanın son okul gününde oldukça mutluydum. Bugün katta nöbetçi olduğumdan koridorda bir ileri bir geri giderek yürüyordum. Arada yanıma gelen öğrencilerimle konuşuyor, arada da gözlem yapmak için büyük bir fırsat olarak değerlendiriyordum bu anı. Sınıfına girdiğim, tanıdığım öğrencilerin teneffüsteki hallerini incelerken onlar hakkında bilgiler topluyordum. Kim teneffüste yalnız kalıyor, kim kiminle arkadaş, kim kiminle çok iyi anlaşıyor, kim kiminle zıtlaşıyor bunların hepsini oldukça önemsiyordum. Bu yüzden nöbetçi öğretmen olmayı avantaja çevirip doğal gözlem yapıyordum. Bu sırada 10. sınıflardaki öğrencim Bahar'ı Kadir ile gördüm. Onları bir kez daha birlikte görmüştüm ve gerçekten aralarında ne olduğunu merak ediyordum. Kadir yüzünde yarı sinirli yarı anlayışlı bir yüzle hararetle bir şeyler anlatıyordu. Bahar ise başını eğmiş hiçbir şey söylemeden sadece Kadir'i dinliyordu. Yanlarına gitsem mi diye düşünürken Kadir, Bahar'ın yanından çekip gitmişti. Küçük bir an ne yapacağımı bilemesem de hemen sonra Bahar'ın yanına gitmiştim.
"Bahar'cığım, nasılsın?"
Sesimi duyunca küçük bir irkilme yaşasa da kendini çabuk toparlayıp iyi olduğunu söylemişti. Oysaki her uzvu tam tersini haykırırken. Bu kızın bir derdi vardı ama neydi? Daha önce de bir kez sormuştum ve hiçbir cevap alamamıştım. Ardından devamsızlıkta yaptığını biliyordum. Birkaç kez sınıf öğretmenine söylesem de bu durumla pek ilgilenmemişti.
"Bir şeye canın sıkılmış gibi duruyor. İstersen benimle paylaşabilirsin."
Bu sözümle gözlerimin içine anlamlı bir şekilde baksa da sonra bir şeyin olmadığını söyledi. Bir şeylerin olduğuna emindim. Acaba Kadir ile ilgili mi bir şey olmuştu, anlamamıştım. Belki de anlatmak için bana güvenmiyordu. Meltem'e söylesem iyi olurdu. Küçük bir şeydi belki ama yine de ona bir şekilde yardım etmek istiyordum. Diğer türlü içim hiç rahat olmayacaktı. Omzunu sıvazlayıp "Eğer bir gün anlatmak istersen ben buradayım." Deyip nöbet işine geri döndüm. Zaten hemen sonra da zil çaldı. Ardından öğretmenler zili de çalınca haftanın son dersini işlemek içi kendi sınıfıma gittim.
Güzel eğlenceli bir dersin ardından çıkış zili çaldığında öğrencilerim sınıfı terk etmeye başladılar. Bu sırada Kadir'e seslenip biraz konuşmak için vaktinin olup olmadığını sorduğumda konuşabileceğimizi söylemişti. Bunun üzerine hemen öğretmenler odasına gidip kitapları dolabıma koyup kabanımı giyip beni kapının önünde bekleyen öğrencimle çoğu boşalmış, okul koridorlarından çıkışa doğru yürümeye başladık. İlk başta babasıyla arasının nasıl olduğunu sormuştum. Bu soruma şöyle cevap vermişti. "Yani öyle çok anlayışlı bir adam olmadı tabii ama yine de artık eskisi gibi değil. En azından olur olmaz şeylere kızmıyor. Top oynamamı destekleyecek bir şey söylemese de bunun tam tersi bir şey de söylemiyor. Galiba bu da bir gelişme oluyor."
Bu sözlerine başımı sallayıp birkaç şey söyledikten sonra asıl mevzuya giriş yapmıştım. Bu sırada da binanın çıkış kapısına yaklaşıyorduk.
"Kadir seni birkaç kez Bahar'ın yanın da gördüm. Tanışıyor musunuz?"
Soruma başta bir anlam verememiş gibi bana baksa da ardından hiçbir şey söylemeden cevapladı.
"Evet hocam, bizim mahallede oturuyor, komşumuz."
"Anladım. Yakınlığınız oradan geliyor yani."
Bunun üzerine bir şey söylemezken bahçeye çıkmıştık. Hava sabaha oranla epey yumuşamıştı. Ama soğuk yine de kendini hissettiriyordu. Hemen ellerimi kabanımın cebine sokarken Kadir'e dönüp "Kadir, Bahar devamsızlık yapıyor bir süredir. Sen bunun sebebini biliyor olabilir misin?" diye sordum. Bunu Kadir'e sormam ne kadar doğruydu bilmiyorum ama eğer bir şeyler biliyorsa belki benimle paylaşırdı. Sorumla yüzünde söyleyip söylememe konusunda emin olamayan karasız bir ifade oluştu. Birkaç saniye sessizce bekledikten sonra "Hocam bunları Bahar ile konuşsanız. Yani benim söylediğimi duyarsa..." Aslında tüm halinden bana söylemek istediğini ama Bahar'ı incitmemek için de söyleyemediğini anlamıştım. Bu yüzden "Tamam, öyle yapayım." Dediğim de "Unutmayın ama hocam, kesin konuşun." deyip hızlıca okulun giriş kapısında bekleyen arkadaşının yanına gidip, gözden kaybolmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tevekkül-ü Aşk
Espiritual-TAMAMLANDI- Tevekkül, yalnızca Allah'a olandır. Bir tek O'na teslim olmak ve bir tek O'ndan beklemek her şeyi. Bunun bilincin de olan bu iki insan da Allah'ın onlara nasip ettiğinden öteye gidemeyeceklerdi. Çünkü aşk, ansızın kapıyı çalıp yavaşça...