Otele geldiğim de direkt olarak yönetici bölümüne geçmiştim. Yusuf'un odasına doğru ilerlerken Derya Hanım masanın üzerinde duran dosyaya bakarak bilgisayara bir şeyler yazıyordu. Masaya iyice yaklaştığımda beni fark edip yaptığı işi bırakıp hemen ayağa kalmıştı.
"Hoş geldiniz Nazlı Hanım."
"Hoş buldum. Yusuf müsait mi?"
"Efendim, Yusuf Bey bir iş için dışarıya çıkmıştı ama birazdan burada olur. İsterseniz buyurun içeride bekleyin."
Tam içeriye girmek için bir adım atacakken dün Ayşe ile konuştuğumuz ve yaptığımız planlardan biri aklıma gelince adım atmaktan vazgeçip "Derya Hanım Mert bey burada mı?" diye sordum.
"Mert Yazgan beyden mi bahsediyorsunuz?"
"Evet."
"Odasında olması gerekiyor."
"O zaman sizden küçük bir ricam olacak. Kendisine onunla konuşmak için terasta beklediğimi söyleyebilir misiniz?"
"Tabii Nazlı Hanım söylerim."
Adımlarımı terasa çevirdiğimde bir yandan Ayşe'ye durumu bildiren kısa bir mesaj atıp bir yandan da doğru bir şey yapıp yapmadığımı sorguluyordum. Gerçi sorgulamak için biraz geç kalmıştım ama olan da olmuştu. İnşAllah bu işin sonu hayır olurdu.
Terasa çıktığımda boş olan masalardan birine geçip oturduğumda yanıma gelen garsona çay istediğimi söylemiştim. Ardından da çantamdaki küçük not defterini ve kalemi çıkartıp telefondan bakarak Ayşe'nin telefon numarasını yazmıştım. Mert yüzündeki şaşkınlık izlerini silememiş bir şekilde geldiğinde yazdığım sayfanın arasına kalemi koyup defteri kapattım.
"Nazlı benimle konuşmak istemişsin, kötü bir şey yok değil mi?"
Onunla niye konuşmak istediğimi haliyle hem merak ediyor hem de bu duruma bir anlam veremiyordu.
"Evet bir mevzu vardı da onun için ama kötü bir şey değil."
Bu sırada benim çayım geldiğinde garson Mert'e bir şey isteyip istemediğini sormuş, o da istemediğini söyleyince gitmişti.
"Seni dinliyorum Nazlı."
Söze nasıl gireceğimi bilmiyordum. Ama dolandırmadan söylemek en iyisi gibi gelmişti. Gerçi bunun da karşı tarafa şok geçirtmek gibi bir yan etkisi oluyordu. Yine de onunla uzun süre burada oturmak istemiyordum o yüzden en iyisi hemen söylemekti.
"Mert ben öyle lafı dolandırmayı çok sevmem o yüzden direkt söyleyeceğim. Sen Ayşe'den hoşlanıyor musun?"
"Ne?"
Konuşmam biter bitmez verdiği tepki ve yüz ifadesi böyle bir şeyi hiç beklemediğini gösteriyordu.
"Bunu soruyorum ama amacım kesinlikle kötü değil. Sadece ben senin ondan hoşlanıyor olabileceğinle ilgili bazı şeyleri gözlemledim. Ve eğer Ayşe'yi seviyorsan yardım etmek istiyorum."
Ayşe'nin onu sevdiğini söyleyemezdim. Çünkü Ayşe her fırsata ondan olumlu bir tepki gelmedikçe kendisinin bir şey söylemeyeceğini, benim de söylememem gerektiğini söylemişti. Bu sırada Mert bir süre sessiz kaldıktan sonra konuşmaya başladı.
"Nazlı böyle bir kanıya nasıl vardın inan bilmiyorum ama öyle..."
O konuşmaya başladığında terasa Yusuf'un girdiğini gördüğümden Mert'i dinlemek yerine aceleyle biraz önce yazdığım numaranın olduğu sayfayı defterden koparıp Mert'in önüne koyup sözünü keserek araya girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tevekkül-ü Aşk
Spirituale-TAMAMLANDI- Tevekkül, yalnızca Allah'a olandır. Bir tek O'na teslim olmak ve bir tek O'ndan beklemek her şeyi. Bunun bilincin de olan bu iki insan da Allah'ın onlara nasip ettiğinden öteye gidemeyeceklerdi. Çünkü aşk, ansızın kapıyı çalıp yavaşça...