Hayat öyle garip bir oyun yeriydi ki bazen hiç ummadığın bir anda aldığın haber seni belki de ütopik bir şekilde dünyanın en mutlu insanı yapıyordu. Karamsarlığa kapıldığın anda gelen mutlu haberler şükür sebebi oluyordu. Belki de karamsarlığa kapıldığın için, her şeyin sahibi olan O'na layıkıyla tevekkül etmediğin için üzüntü de onunla birlikte boy gösteriyordu.
Yine de dün akşam aldığım o haberin mutluluğunu geceden sabaha kadar atamamış, hatta bunu paylaşmak için Betül ve Cansu ile buluşmak için hazırlanmaya bile koyulmuştum. Onlara bu haberi yüz yüze vermek istediğimden dün sadece arayıp yarın muhakkak buluşmamız gerektiğini söylemiştim. Gerçi ikisinin de tatil günlerini sabota etmiştim ama ne yapayım canım artık bir günlerini de bana ayırsınlardı. Hem yılların dostuyduk biz hem de bundan sonra zaten beni istedikleri her zaman göremeyeceklerdi. Ee ne de olsa artık ben atanmış bir öğretmendim. Bir senelik sıkı bir çalışmanın ardından nihayet KPSS den iyi bir puan almış, mülakatı yüksek bir puanla geçmiş ve sonunda da Ürgüp'teki bir Anadolu lisesine Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak atanmıştım. Bu gerçekten çok farklı bir duyguydu, yani mesleğini yerine getireceğini bilmek, birilerine bir şeyler öğretmek ve onlardan bir şeyler öğrenecek olmak. İşte tüm bu duygularımı nasıl olurda sadece telefonda aktarabilirdim ki onlara. Yüzümü görmeden, gözlerimdeki o ışığı onlara yansıtmadan sadece mutlu bir ses ile telefonda anlatmak yetmezdi bana.
Bu düşünceler eşliğin de yüzümdeki tebessüm biraz olsun azalmadan üzerimi değiştirip, siyah eşarbımı yaparken odamın kapısı tıklatılmış ve hemen ardından Meryem sultan içeriye girmişti. Önce kumtaşı renkli duvarda dün boya kalemleri ile küçük cadı Yüsra'nın çizdiği resme bir kez daha bakıp fuşya rengi yatak örtümün serili olduğu yatağımın kenarına otururken bir yandan da Yüsra'nın dur durak bilmeyen yaramazlığının bana çektiği ile ilgili söyleniyordu.
''MaşaAllah yüzünde güller açıyor.''
Söylenmesi bitip aynadan yüzüme bakmaya başladığında yüzümdeki tebessüm hafif bir sırıtmaya karışmıştı.
''Bende birazdan teyzene gideceğim...'' imali bir dille konuştuğunda teyzeme gitmek için oldukça şık giyindiğini fark ettim.
''Teyzeme gitmek için oldukça özenmişsin?''
Teyzem bizim iki alt sokağımızda otururdu ve abartmadan söylüyorum bir gün annem teyzemdeyse diğer gün teyzem bizdeydi. Bazen acaba evleri birleştirip berber mi yaşasak diye düşünmüyor değildim?
''Teyzenin misafirleri var. Hani şu geçen kermeste seni beğenen bir kadın vardı ya. İşte o teyzene haber salmış ve özellikle benim de gelmemi istemiş. Önemli bir mevzu hakkında konuşacakmış.''
Söylediği şeyler ve söyleyiş tarzı her ne kadar gülme isteği uyandırsa da kendimi frenleyip ve birazda salağa yatıp '' Demek ki seni de çok beğenmiş, belki de seninle arkadaş olmak istiyordur anne.'' bana aynadan öyle bir bakış fırlatmıştı ki hemen gözerimi kaçırıp elime krem sürmeye başlamıştım. Kadının annem ile ne konuşacağını hepimiz çok iyi biliyorduk ama bunu bilmezlikten gelmek daha çok işime geliyordu. Gerçi anneme göre artık evlenme yaşım gelmişti ve münasip bir kısmet çıkınca da hayırlıca evlenmem gerekiyordu ama ben daha evlilik için kendimi hazır hissetmiyordum.
''Artık benimle arkadaş mı olmak istiyor, yoksa akraba mı bugün öğreneceğim?''
Annem aynadan bana bakıp meydan okurcasına sözlerini sarf ettiğin de salağa yatmamın bir güzel ters tepişini işitmiştim. Sesli bir nefes bıraktıktan sonra oldukça sakin bir sesle tekrardan konuşmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tevekkül-ü Aşk
Spiritual-TAMAMLANDI- Tevekkül, yalnızca Allah'a olandır. Bir tek O'na teslim olmak ve bir tek O'ndan beklemek her şeyi. Bunun bilincin de olan bu iki insan da Allah'ın onlara nasip ettiğinden öteye gidemeyeceklerdi. Çünkü aşk, ansızın kapıyı çalıp yavaşça...