Öğrencilerimin yüzündeki gülümsenin mutluluğu ile Asım beyin marangozhanesine doğru yürüyordum. Bahanem her ne kadar yapacağı sandığın kerestesinin gelip gelmemesi olsa da asıl nedenim Kadir'di. Kadir için bir kez daha dil döküp, bu işin hayırlıca olması içi çabalayacaktım. Bu yüzden dilimde dualarla yolu kat ettiğim de besmele çekip girdim içeriye.
Büyük kereste makinesinin başında bulduğum Asım bey, içeriye birinin girdiğinden habersiz kendini işine vermiş gözüküyordu. Ben ise sıcak talaş kokusunu içime çekerken birkaç adımla dükkanın iyice içine ilerledim. Bu sırada beni Osman fark etmiş ve hemen yanımda bitmişti.
"Hoş geldiniz hocam. Buyurun?"
"Hoş buldum Osman. Asım bey ile konuşmaya geldim."
Ben sözlerimi bitirirken Asım bey beni fark etmiş, elindeki işi bırakmıştı. Hemen yanıma gelip "Hoş geldiniz hoca hanım." dediğinde karşılık verip müsaitse bir bardak çayını içmeye geldiğimi söyleyince birlikte arka tarafa geçmiştik. Bu sırada Osman'a çay getirmesini ve yapılacak birkaç işi de söylemişti. Önce sandık için sipariş ettiği kerestelerin gelip gelmediğini sorduğum da yarın geleceğini söylemişti. Bir dakikalık bir sürede bu konuyu konuşsak da lafı hiç uzatmadan mevzuya girdim.
"Asım usta sen Kadir'in futbol oyna..."
"Hoca hanım yine mi futbol?"
Lafımı kesilmesinden hiç hoşlanmasam da sabırlı olmak gerekiyordu.
"Biliyorum bu futbol konusundan hoşlanmıyorsunuz ama lütfen bir kez dinleyin beni."
Yüzümdeki isteği görmüş olacak ki başını olumlu anlamda sallamıştı.
"Siz Kadir'in futbol oynamasını hem notlarını düşürdüğü için hem de ileri de televizyonlarda gördüğünüz, korktuğunuz o hayatları yaşamasından dolayı istemiyorsunuz değil mi?"
Bendeki bakışlarını çekip yere indirdiğin de başka bir şey varmış gibi gelse de Asım beyin "Evet" cevabıyla bu kuşkulu halimden uzaklaşıp söyleyeceklerime odaklandım.
"Bakın futbolcu olup da benliğini kaybetmeyen, sizin korktuğunuz gibi gece hayatı yaşamayan, hatta dinini her şeyin üstünde tutan futbolcular var. Hatta bunların bazıları dünyaca ünlü takılarda oynayan kişiler. İnternete yazdığınız zaman bir sürü futbolcu ismi çıkıyor. Tabii hepsinin kendine has hayat hikayeleri. Şimdi oturup size tek tek isim verip, bunları anlatmayacağım. Ama sizde biliyorsunuz ki sizin korktuğunuz hayatın futbolcu olmakla bir alakası yok. Öyle bir hayat yaşamak isteyen kişi nerede olursa olsun, kim olursa olsun yaşar. Her şey kişinin kendi içinde bitiyor."
Derince bir nefes alırken adamı hiçte ikna etmiş gibi görünmüyordum. Resmen boşuna kürek çektiğim yüz ifadesinden okunuyordu. Ama yine de pes etmeden konuşmaya devam ettim.
"Not konusunda ise Kadir'in notlarının yükseleceğine söz veriyorum. Lütfen sizde Kadir'e bir şans verin. İstediği şeyi yapmak için onun yanında olun."
Asım beyden hiç ses çıkmazken bu işin böyle olmayacağı kesindi. Omuzlarım düşerken Asım bey konuşmaya başladı.
"Hoca hanım olmaz. Tamam Kadir'e değer veriyorsunuz anladım ama olmaz. Bu konuyu açmayın daha..."
"Asım bey korktuğunuz başka bir şey mi var?"
Yüzünden geçen anlık telaşı gördüğüme yemin edebilirdim.
"Bu konuyu daha fazla uzatmadan, kalbimiz kırılmadan kapatalım hocam."
Sözleri üzerine tamam desem de içimdeki bir ses bunun peşini bırakma diyordu. Hem daha sabah öğrencime bunun bir yolunu bulacağım demişken şimdi kolayca pes edemezdim. Buna itiraz edecekken Asım beyin arkamdaki bir noktaya baktıktan sonra yerinden hızlıca kalkıp "Ağam hoş gelmişsin." demesiyle arkamı döndüm. 50'lilerinin başlarındaymış gibi duran kumral tenli, oldukça heybetli duran adamı görünce ister istemez bende yerimden kalkmıştım. Adamın duruşu da konuşması da kendinden oldukça emin çıkıyordu. Önce Asım beye hal hatır sorduktan sonra gözleri bana takılmış, ve hemen ardından "Hanım kızımız kimdir, Asım usta?" diye sormuştu. Asım bey beni tanıtırken adamın bakışları hafifçe yumuşamış ardından kendini tanıtmıştı. Bu tanıtmayla onun Ahmet Poyraz olduğunu da öğrenmiş olmuştum. Karşımda sevdiğim adamın babası dururken biraz heyecan yapmış olabilirdim. Ama bunu göstermemeye çalışarak adamın hal hatır sorularına cevap veriyordum. Ta ki içeriye Osman'ı koltuğunun altına kıstırmış, şakalaşarak giren Yusuf'u görene kadar. Onun görmemle hem şaşırmış hem de biraz önce kontrol altında tuttuğum heyecanımı engelleyemez hale gelmiştim. O günden sonra onu ilk görüşümdü. Bu durum ise heyecanımı ikiye katlıyor, onun yanında nasıl davranmak gerektiği konusunda kararsızlık yaşamam sebep oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tevekkül-ü Aşk
Spiritual-TAMAMLANDI- Tevekkül, yalnızca Allah'a olandır. Bir tek O'na teslim olmak ve bir tek O'ndan beklemek her şeyi. Bunun bilincin de olan bu iki insan da Allah'ın onlara nasip ettiğinden öteye gidemeyeceklerdi. Çünkü aşk, ansızın kapıyı çalıp yavaşça...