56- Tartışma

1.7K 161 13
                                    


Bahar bugün okula gelmemişti. Bunun üzerine sınıf öğretmeni olan Mustafa beye Bahar'ın annesi Yeter hanımı arattırmıştık ama telefonu açmamıştı. Hal böyle olunca benim de Meltem'in de içine bir kurt düşmüştü. Belki de Bahar'ın bize bildiklerini anlattığını öğrenmişlerdi. Ve bu yüzden kendilerince bir önlem alıyorlardı veyahut Bahar'a zarar verecek bir şey de yapmış olabilirlerdi. Aklımızdan geçen kötü senaryolar bizi okul çıkışı Bahar'ın evine gitmeye sevk etti.

Meltem ile yolda giderken ikimizde oldukça sessizdik. Kendi düşüncelerimiz içinde kaybolmuştuk. Zihnim başta Bahar ile meşgul olsa da ardından annemgilin konakta hep birlikte yaşama fikrine karşı olmalarıyla dolup taşmıştı. Cumartesi günü konaktan çıkıp eve geldiğimiz andan beri annem de teyzem de fırsatını buldukları her an bu duruma karşı çıkacak sözlerini sıralıyorlardı. Her ne kadar onların sözlerinden etkilenmemeye çalışsam da bir süre sonra onların sözlerine içten içe hak vermeye başladığımı görüyordum.

Bizimkiler hep bir arada yaşarken mahremiyeti sağlamakta zorlanacağımı söylüyorlardı. Hem ev ev üstüne olmaz. Herkesin kendi düzeni olmalı diyorlardı. Ardından teyzem "Ben 3 yıl kaynanamla birlikte yaşadım. Ne yaşadığımı bir ben bir Allah bilir. Bir işine karışmasalar ikincisine karışacaklar. Her şeye bir laf, bir söz." Diyerek kendi yaşantılarından yola çıkarak konuştuğunda ona "Teyze senin yaşadıklarını yaşayacağım diye bir şey yok ki. Belki böylesi daha iyi olur." diyerek önce kendime bu durumun iyi olacağını kanıtlamaya çalışıyordum ama her seferinde bir kayaya çarpıyordum.

Bu duruma bende çok hevesli değildim ama Yusuf'un kabul etmeyeceğini biliyordum. Yusuf etse ev ahalisi ayağa kalkacaktı. Tüm ailesini karşısına almasını isteyemezdim. Bir yanda kendim diğer yanda Yusuf. Belki önceliği kendime verip ayrı eve çıkma işini diretmeliydim ama bu seferde Yusuf mutsuz olacaktı. Ve onun mutsuzluğu beni mutlu etmeyecekti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Zihnim allak bullaktı.

"... Nazlı, Nazlı!"

Meltem koluma dokununca hafifçe sıçramıştım.

"Nazlı, iyi misin?"

"İyiyim. Dalmışım sadece."

"Fark ettim onu. Telefonun çalıyor."

O söyleyene kadar telefonun sesini işitmemiştim bile. Çantamdaki telefonu çıkarınca arayanın Yusuf olduğunu gördüm. Ama onunla şuan konuşmak istemiyordum. Zaten dün bizimkileri uğurlamak için geldiğinde de soğuk davranmış, onun konuşma girişimlerinin önünü kısa cevaplarımla kesmiştim. Şimdi de muhakkak benimle bu durumu konuşmak için arıyordu ama şuan doğru zaman değildi. Düşüncelerim dağınıkken onunla konuşursam ikimizde üzülürdük. Zira ağızımdan çıkacak kelimeler kırıcı olabilirdi. Telefonu sessize aldığım da Bahar'ın evine de geldiğimizi gördüm.

"Nazlı, sen çok iyi görünmüyorsun. İstersen eve git, ben hallederim."

"İyiyim ben. Hem seni yalnız bırakmam. Neyle karşılaşacağımız belli değil."

Bunu söylerken bahçeden geçip kapıya gelmiştik. Meltem Bismillah çekip mavi demir kapıyı iki üç kez tıklattı. Biraz sonra kapı açıldığında Bahar'ın annesi olduğunu tahmin ettiğimiz bir kadın kapıyı açtı. 30'lu yaşlarının ortalarında başının yarısına kadar kırmızı çiçekli bir tülbent dolamış, diğer yarısından ise siyah saçları gözüken, üstünde kahverengi bir triko, altında bileklerinin bir karış kadar üstünde parçalı siyah, vücuduna tam oturan bir etek giymiş olan kadın siyah kalem çektiği gözleriyle bize bakıyordu.

"Merhaba, biz Ürgüp Anadolu Lisesinden geliyoruz. Edebiyat öğretmenimiz Nazlı hanım. Bende okul psikolojik danışmanı Meltem. Sizinle geçen hafta telefonda konuşmuştuk."

Tevekkül-ü AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin