Cumartesi günü kahvaltıdan sonra odama geçip masanın başına oturup bir yanda hafta içi işlenecek olan konuları planlarken diğer yandan da Bahar'ın anlattıklarını düşünüyordum. Zihnim ikisi arasında mekik dokurken ikisine de tam anlamıyla kendimi veremiyordum. Elimdeki kalemi bırakıp derin bir nefes alıp verdikten sonra sadece hafta içi olan dersleri planlamaya kendimi vermeye zorlayıp ona odaklandım. Bir süre boyunca da gayet başarılı oldum. Ama sona doğru gelirken zihnim tekrar bulanmaya başlayıp bu seferde başka başka şeyler düşünmeye başladım. Tam bu sırada odanın kapısı tıklatılmış ve hemen ardından da Neslihan içeriye girmişti. Onu görünce gelip oturmasını söylesem de o başka bir şey söylemek için geldiğinden bunu reddetmişti.
"Nazlı, görümcen geldi. Salonda seni bekliyor."
"Görümcem mi? Hangisi?"
İlk başta görümce kelimesini garipsesem de galiba tüm bunlara alışmalıydım.
"Ayşe burada. Meltem ile oturuyorlar."
"Tamam iniyorum. Haber verdiğin için sağ ol Neslihan."
Neslihan odadan çıkarken bende sandalyeden kalkıp üzerime çeki düzen vermeye başladım. Başıma hemen sandalyenin üzerinde duran tülbenti örtüp odadan çıktım. Aşağıya indiğim de Ayşe'yi Neslihan'ın söylediği gibi salonda Meltemle konuşurken buldum. Benim geldiğimi fark edince Ayşe oturduğu yerden hemen kalkmıştı. Yanına gidip hoş geldin deyip sarılma faslını geride bırakınca oturup karşılıklı hal hatır sorma kısmına geçmiştik. O da bitince Ayşe'nin buraya asıl gelme sebebini öğrenmiş oldum.
"Nazlı ben diyorum ki sen ben Meltem hep beraber yarın bir şeyler mi yapsak? Beraber vakit geçiririz ne dersin?"
O kadar naif ve kibar konuşuyordu ki insan onunla konuşurken kırmaktan, üzmekten çekiniyordu. Gerçi bu soğukta çok da gezme taraftarı olmasam da en fazla bir kafeye geçip oturacağımızı düşünüyordum. O yüzden teklifini kabul etsem daha iyi olurdu herhalde. Hem kafe sıcak da olurdu. En son hastalandığımdan beri soğuk gözümü korkutuyordu. Çünkü hastalanırsam okulda yapmam gereken birçok işten geri kalacaktım ve bunun olmasını istemiyordum.
"Bilmem ki olabilir aslında. Ne yapacağız?"
"Göreme'ye gidelim diyoruz."
"Bu havada mı? Sizce de biraz soğuk değil mi?"
Bunun üzerine Meltem lafa girip "Ben baktım yarın hava daha güzel. Hem sıkıca giyiniriz. Hem de sen daha önce hiç gitmedin oraya. Beraber gezeriz işte."
"Tama yine gezelim ama havalar biraz daha ısınınca mı gitsek acaba oralara. Şimdi bura da bir yerde bir şeyler yapsak."
"Bende hem sana gitmediğin bir yeri gezdiririz hem de birlikte güzel vakit geçiririz diye orayı seçmiştim ama neyse artık dediğin gibi başka zaman yaparız."
Ayşe'nin sesindeki heyecan kaybolmuş bir şekilde konuştuğunda kendimi kötü hissetmiştim. Bu sırada Meltem'e baktığımda Ayşe'yi gösterip ayıp ettiğimi söylüyor gibi bir hali vardı. Başkası olsa çok da önemsemezdim ama Ayşe'yi kırmak istemediğimden teklifi kabul etmiştim. Bunun üzerine Meltem de Ayşe de oldukça sevinip yarın yapılacakları konuşmaya başladılar. Bir süre sonra da Ayşe eve gitmek için kalktı. Evdekilere selam söyleyip onunla vedalaştıktan sonra da gitti.
O gidince Meltem teklifi kabul etmekle iyi yaptığımı, bu şekilde Ayşe ile yakınlaşacağımı, hem bu duruma aileler de sevineceğinden bahsedip durmuştu. Onunla da biraz oturduktan sonra odama çıkmıştım.
Kalan işleri halledip yatağıma kitap okumak için geçtiğimde annem aramıştı. Kısa bir süre de onunla konuştuktan sonra Yusuf'a yarın Göreme'ye gideceğimize dair bir mesaj attım. Çok yüksek ihtimalle gideceğimizi ben söylemeden önce duymuş olacağını düşünüyordum ama yine de benim de söylememin doğru olacağını düşünmüştüm. Günün geri kalanını ise oldukça rutin bir şekilde geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tevekkül-ü Aşk
Spiritual-TAMAMLANDI- Tevekkül, yalnızca Allah'a olandır. Bir tek O'na teslim olmak ve bir tek O'ndan beklemek her şeyi. Bunun bilincin de olan bu iki insan da Allah'ın onlara nasip ettiğinden öteye gidemeyeceklerdi. Çünkü aşk, ansızın kapıyı çalıp yavaşça...