68- İlk Kavga

1.9K 132 36
                                    


Cuma günü kahvaltı masasındaki gündemimiz bugün okulda yapılacak olan şiir dinletisiydi. Bu konunun gündem olmasının sebebi ise Ali'ydi. Kendisi de bugün şiir okuyacağından tüm ev ahalisi durumdan haberdardı.

Aslında başta Ali'yi sırf çok istediği için gruba almıştım. Ona toplu söylenecek şiirlerden bir kıta vermeyi düşünüyordum ama öyle olmamıştı. Ali bu işi epey ciddiye almış ve hem Yusuf'un çalıştırmasıyla hem de okulda benim ve Halil hocanın söylediklerini yaparak Cemal Safi'nin tek hece şiirini okumak için çok emek sarf etmişti. Ve başarmıştı.

"Bizde mi gelsek okula dinlemek için?"

Hafsa annenin sözü üzerine Ali hemen karşılık vermişti.

"Anne sizin ne işiniz var okulda."

"Oğlumu dinlemek istiyorum."

"Anne bu okuma bayramı mı? Liseye gidiyorum canım ben."

17 yaşındaki bir ergenden beklenen bir tepki vermişti.

"Nazlı veliler gelemiyor mu?"

"Gelemiyor değil tabii anne ama öğrencilere yönelik yaptığımız bir etkinlik."

Benim için onların gelmesinin bir mahsuru yoktu ama Ali istemiyordu.

"Anne ben videosunu çekerim. Okuldan gelince izletirim."

Elif'in sözleriyle bu konu noktalanmıştı. Okul saati gelince de masadan kalkıp okulun yolunu tuttuk.

İlk iki saat normal dersime girsem de onda sonra son provayı yapmak için okulun konferans salonunda toplandık. Son rötuşlar yapıldıktan sonra tüm öğrenciler ve öğretmenler salona gelip yerlerini almıştı. Ve şiir dinletimizde başlamıştı. Ruhlarımızın şiire doyduğu güzel iki saatin ardından okulun bitmesiyle evlerimize dağıldık.

***

Güneşli ve huzurlu bir öğle vaktinde terasta Hafsa anne ve Ayşe ile oturmuş kahvelerimizi içiyorduk. Bu sırada Ali yanımıza gelip pazartesi başlayacak yılın son sınavına çalışmak için Alperen'in yanına gideceğini söyleyip gitmişti. Elif ile Feyza ise sabah kahvaltılarını yapar yapmaz Elif'in odasına geçip ders çalışmaya çoktan başlamışlardı. Biraz sonra çalışma odasından çıkıp gelen Ahmet babam, annemi yanına çağırmış çok zaman geçmeden dışarı da işlerinin olduğunu söyleyip gitmişlerdi. Onların ardından Fatma abla Rasim abiyle mutfak alışverişine gideceklerini bir isteğimizin olup olmadığını sormuştu. İkimizde bir şey istemediğimizi belirttiğimiz de Kader'in mutfakta olduğunu bir isteğimiz olursa ona seslenmemizi söyleyip gitmişti.

Ortalık sakinleşince Ayşe'ye manalı bir bakış atıp "Nasıl gidiyor?" diye sordum. Hemen yüzü kızarmış, dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı.

"Çok şükür güzel." dediğin de mutluluğu sesine yansımıştı. Bu sırada telefonuna mesaj gelince ekrana bakmış ve yüzündeki gülümseme büyümüştü. Haliyle bu tepkisiyle kimin mesaj attığı belli oluyordu. Mesajını açıp okurken tüm gülümsemesi solmuş, eli hafifçe titremeye başlamıştı.

"Ayşe ne oluyor?"

Sorum üzerine bakışlarını yüzüme çıkarsa da donuk bir şekilde bakıp hiçbir şey söylemiyordu.

"Ayşe korkutma beni bir şey söyle."

Yanına geçip oturduğum da kollarına dokunup bir cevap bekler şekilde ona bakıyordum. Sonun da "Abim" deyip susmuştu.

"Abin ne? Yusuf'a bir şey mi olmuş? Ayşe bir şey söyle artık."

Sesim sona doğru yükseldiğinde içimi bir korku kaplamıştı.

Tevekkül-ü AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin