Selamün aleyküm arkadaşlar, sizi bekletmeden yeni bölümü buraya bırakıyorum. Umarım benim yazarken aldığım keyfi siz de okurken alırsınız. İyi okumalar...
Cumartesi günü Gülezar konağında Belkıs hanımla Hafsa hatun arasında gizli bir anlaşma vardı. Belkıs hanım gelinini ikna etmiş bugün Melek hanıma gidip Nazlı'yı göreceklerdi. Hafsa hatunun bu konuda hala çekinceleri olsa da Belkıs hanımın gözlerindeki kararlılığı gördükçe bazı şeyleri kendine saklıyordu. Bu sırada da Fatma'ya bir kek dökmesini söyleyip hazırlanmak için odasına geçtiğin de Belkıs hanım torunu Ayşe'ye Melek hanımı aratmış oraya geleceklerini haber vermişti. Melek hanım onların neden geleceklerini çok iyi bildiğinden buyur etmiş, telefonu kapattığında yanlış bir yapmış olmamayı dileyerek kolları sıvamış ve misafirleri için hazırlığa koyulmuştu.
Nazlı öğlen namazını kılıp mutfağa indiğinde mutfaktaki kokularla mest olmuş bir şekilde Melek teyzenin yapmış olduklarına bakıyordu.
"Oo neler yapmışsın sen böyle Melek teyze."
Bunu söylerken de dumanı hala üstünde olan ıspanaklı çörekten koparıp üfleyerek yemeye çalışıyordu.
"Kızım çok sıcak ağzını yakacaksın." dese de Melek teyze Nazlı "Bir şey olmaz" diyerek yiyordu. Melek teyze onun bu haline gülerken "Deli kız" demeyi de ihmal etmemişti.
"Misafirlerin mi gelecek Melek teyze."
"Evet kızım da yetiştiremedim ki hiçbir şeyi, yaşlılık işte her yerim ağrıyor."
Melek teyze bilerek kimin geleceğini söylemezken Nazlı'nın da dışarıya ya da odasına çıkmasını engellemek için biraz duygu sömürüsü yapmış olabilirdi. Nazlı ise bu duruma çabuk kanıp hemen yardım etmeyi teklif ettiğin de Melek teyze amacına ulaşmış sayılırdı. Bu sırada Meltem de mutfağa gelip onları öyle görünce hiç sorgulamadan yardım etmeye koyulmuştu. Aslında Meltem daha çok Nazlı'nın bir türlü şekil vermeyi başaramadığı kurabiyeleri düzeltmekle meşguldü de denilebilirdi.
Bu sırada zil çalıp da misafirlerin geldiğini haber verince, Melek teyze Nazlı'ya kapıyı açmasını rica ettiğinde sanki bütün her şeyi o hazırlamış gibi duran üzerindeki hamur bulaşıklarıyla kapıyı açtığında karşısında gördüğü Belkıs hanımı hemen tanıyıp içeriye buyur etmişti. İçeriye giren iki hanım da Nazlı'nın hamur bulaşmış üzerine şöyle bir bakmış ama üzerinde durmamışlardı. Onlar içeriye girdiğinde Melek teyze ile Meltem de yanlarına gelmiş ve salona geçilmişti.
Meltem ikisini de tanıdığı çok belli olan bir gülümsemeyle hoş geldiniz deyip kucakladığın da Nazlı yavaştan salondan tüymeyi denemek için yeltendiğin de Meltem'in engeline takılmıştı.
"Nazlı, Hafsa hatun Elif ile Ali'nin annesi, Belkıs hanım da babaanneleri tanışmadınız değil mi siz hiç?" dediğin de Nazlı Belkıs hanımla tanışmış olsa da Hafsa hatunla tanışmadığından başını olumsuz anlamda salladığında kapının pervazında durmayı bırakıp odaya girdiğinde "Nazlı da sizinkilerin sınıf öğretmeni" dediğin de Hoş geldiniz deyip her iki hanıma da sarılmıştı.
"Tarık'ın düğünün de karşılaşmıştık."
Hafsa hatunun sözleriyle Nazlı onu hemen hatırlamıştı. Nasıl hatırlamazdı ki? Yaşına göre oldukça güzel ve güçlü duran bu kadını unutamazdı. Ah bir de bu kadın o adamın annesiydi ki bu gerçek onu tuhaf bir şekilde heyecanlandırmıştı.
"Evet, orada karşılaşmıştık." deyip onayladığında "Alıştın mı buralara?" diye hemen arkasından bir soru sorduğunda Hafsa hatun "Evet, çok sevdim buraları da, öğrencilerimi de" dediğinde herkes memnunca gülümsemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tevekkül-ü Aşk
Spirituale-TAMAMLANDI- Tevekkül, yalnızca Allah'a olandır. Bir tek O'na teslim olmak ve bir tek O'ndan beklemek her şeyi. Bunun bilincin de olan bu iki insan da Allah'ın onlara nasip ettiğinden öteye gidemeyeceklerdi. Çünkü aşk, ansızın kapıyı çalıp yavaşça...