15- Taş

4.7K 409 10
                                    


''Nazlı Arıkan''

Sesindeki yorgunluğa rağmen eczanedeki uğultuyu bastırmak için sesini daha güçlü çıkarmayı başaran 30'larının ortasında gözüken adam ilaçlarımı hazırladığını belirten işaretinden sonra Meltem ile oturduğumuz sandalyeden kalkıp yanına gittik.

"Nazlı hanım bu grip ilacı, sabah, öğlen ve akşam birer tane alacaksınız, boğaz spreyi bunu da günde 3 defa 2 kez sıkın, ateşiniz çıkarsa da bu ilacı alın."

Adam ilaçlarının üstüne bana söylediklerini yazıp bir poşete koyduktan sonra "12 tl tuttu ilaçlar" dedi. Çantamdan parayı çıkartıp verdikten sonra "Teşekkürler" deyip eczaneden çıktık.

"Gel şuradan bir taksiye binelim" deyip taksi durağını gösteren Meltem'i başımla onaylamıştım. Aslında kendimi gayet iyi hissediyordum, yürüyebilirdim ama Meltem'in buna karşı çıkacağını bildiğimden sessizce onu takip etmiştim. Hem bugün Meltem'in sabır kotasını doldurmuştum. O yüzden söylediklerini dinlesem iyi olacaktı.

Okuldan çıkıp eve geldiğimiz de kendimi iyi hissetmiyordum. Zaten Meltem de yol boyunca eve gitmeden hastaneye gitmeyi birkaç kez tekrarlamıştı ama kabul etmemiştim. Eve geldiğimizde ise direk yatmıştım ama ateşim oldukça yükselmiş bir halde kalktığımda Meltem yine hastaneye gitmemizi söylemiş, bende yine gerek olmadığını söyleyerek savuşturmuştum. En sonunda Melek teyze ve diğer kızlar da başıma gelip bana sorma gereksinimi duymadan hemen bir taksi çağırıp başıma bir şal taktıktan sonra evden çıkartmışlardı. Acile geldiğimizde doktor hemen bir serum taktırmış ve uzunca bir süre serumun bitmesini beklemiştik. Hatta bir sıra uyumuş bile olabilirdim ama şuanda gayet iyi hissediyordum kendimi.

Taksiye bindiğimiz de içindeki koku midemi ayağa kaldırmıştı. Benzin kokusunu alıyordum ama bunun yanında anlayamadığım başka bir şey daha kokuyordu. Bu iki kokunun birleşimi hem başımı döndürmeye hem de midemde bir hareketlenme oluşturduğunda Meltem'e dönmüştüm. Meltem de yüzünü buruşturmuş bana bakarken ağzımı oynatarak 'İnelim mi?' diye sormuştum. Başını evet anlamında salladığında taksiden inmiştik.

Temiz hava ciğerlerime dolarken demin ki kokuyu unutmak istiyordum.

"O koku da neydi öyle?" Meltem yüzünü buruşturarak konuştuğunda "Benzin ile başka bir koku vardı ama anlayamadım" demiştim.

"Eğer inmeseydik hiç iyi şeyler olmayacaktı." dediğin de dediği şeyi çok iyi anlamıştım. Çünkü aynısı benim için de geçerliydi.

"Nazlı yürüyemeyecek gibiysen hemen başka taksi çağıralım."

"O kadar serumdan sonra bana bu soruyu sormamalısın bence"

Sözlerim üzerine gülüp " Yüzüne ışık geldi tekrardan. İlk halin neydi öyle." dediğin de sesinde hastaneye ilk başta gitmediğim için suçlayıcı bir tını yakalamıştım. Bunun üzerine koluna girip muzipçe sırıtmıştım. "Şeytan tüyü var sende ya kızamıyorum" deyip bana eşlik ederek o da gülümsemişti.

Meltem ile kol kola girmiş Ürgüp'ün sokaklarında sessizce ilerlerken kolumdaki saate baktığımda neredeyse 10'a geliyordu. Zaten şehir de uykuya çekilmiş gibi sessizliğe bürünmüş, sabah saatlerindeki o hareketliliğinden eser kalmamıştı. Eve giden yolu kısaltmak için insanların oturması için yaptıkları park alanından geçmeye koyulduğumuzda önce gelen seslerle sonra da gördüğümüz şeylerle Meltem ile birbirimize bakmıştık.

Sokak lambasının aydınlatmayan yüzlerini seçemediğimiz dört kişi birbirine sataşıyordu. Aralarından biri karşısında duran kişiye yönelip yakasından tuttuğunda diğeri de çevik bir hareketle ondan uzaklaşmıştı hemen. Diğer iki kişi ise sessizce bekliyorlardı tıpkı bizim ne yapacağımızı bilemediğimiz gibi.

Tevekkül-ü AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin