10- Gül Kokusu

5K 471 9
                                    


Yusuf Karaman şirketi ile yaptığı anlaşma dosyalarını bir kez daha inceliyordu. Ankara'ya yapılacak otel için uygun bulunan arazilerle ilgili bilgileri tekrardan gözden geçiriyor, en uygun arazi de karar vermek istiyordu. Oysa zaten bu işlemi daha önce de birkaç kez yapmıştı. Lakin Yusuf iş konusunda oldukça titizdi. Herhangi bir yanlışlık olmasına tahammülü olmazdı. Bu yüzden de işini en ufak ayrıntısına kadar araştırır hiçbir şeyi şansa bırakmazdı. Masasının üzerin de yığınla dosyanın arasında kaybolmuşken odaya şirkette ki asistanı Derya Hanım girdi. Derya hanım otuzlarının başlarında oldukça saygılı ve güler yüzlü bir kadındı.

"Yusuf Bey, muhasebe bölümünden Salih Bey çıkmış efendim. Bu yüzden istediğiniz dosyalara ulaşamadım."

Yusuf, Derya hanımın odaya girdiğini duymamıştı ama o konuşmaya başlayınca bunun pekte bir önemi kalmamıştı.

"Çıkmış da ne demek?"

"Mesai saati doldu Yusuf Bey."

Yusuf bu sözü işitince kolundaki saate çevirmişti bakışlarını ve saat neredeyse 6. 30' du. Çalışmaya kendini o kadar kaptırmıştı ki saatin kaç olduğundan bile haberi yoktu.

Bu sırada Derya Hanım biraz çekingen bir sesle tekrardan konuştu.

"Bugün pazartesi..."

Yusuf yarım bırakılan cümleden bir şey anlamamış gibi bakıyordu. Bu yüzden Derya Hanım biraz daha çekingen bir sesle devam etti.

"Sahaf dükkanına giderdiniz normalde ama bugün gitmediniz."

Derya Yusuf'un asistanlığını yaptığı zamandan beri Yusuf her pazartesi iş saatinden bir saat önce ayrılırdı ofisinden. Diğer günler herkesten sonra çıkan, sürekli işiyle ilgilenen bu adamın neden pazartesi günü erken çıktığını anlayamasa da zaman ilerleyince merakına yenik düşüp sormuştu. Yusuf da o zaman bu meraklı asistanının merakını giderecek cevabı vermişti.

Yusuf daha altı yaşındayken Gülezar konağında dedesinin kimsenin girmeye izni olmayan çalışma odasına girip oradaki kitaplarla oynadığı hatta okumayı söktüğünde yaşından büyük kitaplarla haşır neşir olduğu anlaşılınca birinci sınıfın yaz tatilinde dedesi elinden tutup onu eşi Belkıs hanımın ta çocukluktan beri arkadaş oldukları Melek hanımın eşi Mustafa beyin yanına çırak olarak vermişlerdi. Yusuf da o zamandan beri hiç üşenmeden gocunmadan sahaf dükkanına gider, ustasına yardım ederdi. Büyüdüğünde ise o sahaf dükkanı onun için nefes alınacak bir yer haline gelmişti.

Yusuf bugünü unuttuğundan dolayı içten içe kendine kızarken Derya'ya çıkmasını söylemişti. O da hızlıca yerinden kalkıp masasının üzerindeki dosyaları toparlayıp yerlerine yerleştirdi. Her ne kadar geç kalmış olsa da odasını toplamadan çıkmazdı. Yusuf her daim düzenli ve tertipli olmuştu. Bu yüzden dağınıklığa tahammül edemezdi. Hem yarın odasına girdiğin de böyle dağınık bir masa görmekte istemezdi. Bu yüzden dosyaları yerlerine kaldırıp öyle çıktı.

Arabasına bindiği gibi soluğu sahaf dükkanının önünde aldı.

Ustasını dükkanı kilitlerken bulmuştu.

"Ustam..."

"Geldin mi Yusuf'um?"

"Geciktim biraz... işe dalmışım."

Yusuf mahcupça konuştuğunda ustası ona dönerek konuştu.

"Dert etme Yusuf'um. O kadar yoğunluğun arasında gelip bir de burayla uğraşıyorsun zaten."

Tevekkül-ü AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin