Yorgunlukla gözlerimi açtığım da alarmı kapatıp zorla yataktan kalktım. Dün Ürgüp'e geri döndüğüm de kızlar gece beni bırakmamış, olan biten her şeyi anlatmam için beni esir almışlardı. Haliyle de geç yatmış ve şimdi de erkenden kalkmıştım. Üzerimdeki bu ağırlığın gitmesi için abdest alıp sabah namazımı kıldıktan sonra okul için hazırlanmaya başladım.
Kahvaltıyı yaptıktan sonra Meltem ile birlikte okula gittik. O kendi odasına geçerken bende öğretmenler odasına geçtim. Herkese günaydın diyerek montumu çıkarırken birçok meslektaşım bakışlarını benden çekmeden bakıyorlardı. Bu bakışların nedenini ise çok iyi biliyordum. Montumu astığım da Nurgül hoca yanıma gelmiş, sarılmış ardından da hayırlı olsun demişti. Ona teşekkür ederken diğer öğretmen arkadaşlara da bu söz işaret vermiş gibi herkes tebrik etmeye başlamıştı. Buradaki herkes kiminle sözlendiğimi biliyordu. Zaten gizli kalması gibi bir durum söz konusu bile olamazdı. Ne de olsa Poyraz soyadını taşıyan biriyle evleniyordum. Teker teker herkesin tebriklerine karşılık verirken bu kadar göz önünde olmaktan hoşlanmıyordum. Ama galiba birkaç gün böyle olacaktı. Bu arada çalan ders ziline sıkıca sarılıp sınıfa gitmek için çoktan kalkmıştım.
İlk iki saati geride bıraktıktan sonra kendi sınıfıma doğru yol aldım. İçeriye girdiğim de her zamanki gibi büyük bir uğultu beni karşıladı. Ve birkaç kişi hariç kimse kendi yerinde değildi. Geldiğimi anlasınlar diye kapıyı biraz sert bir şekilde kapattığım da beni bulan bakışlar bulmayanlara haber vermiş ve yerlerine oturmaya başlamışlardı. Öğretmen masasına yürürken bakışlarım sınıftaydı. Eksiksiz olarak herkes buradaydı. Elimdeki kitapları masaya bıraktığım da "Gençler nasılsınız bakalım? Tatil nasıl geçti?" diye sordum. Soruma hep bir ağızdan cevap vermeye başladıklarında el işaretiyle susturup "Hepinizi aynı anda dinleyip anlayamam değil mi? Sırayla" deyip anlatmak isteyenlere söz hakkı verdim.
Birçok kişiyi dinlerken çoğunun havanın soğuk olmasından dolayı evde yatarak, film izleyerek vakit geçirdiklerini dinledim. Koca sınıfta bir tek Feyza'nın ağızından kitap okudum cümlesini duymak ise çölde su bulmak gibi olmuştu. Hangi kitabı okuduğunu sormuş, beğenip beğenmediğini öğrendikten sonra da başka bir kitap önererek onunla olan konuşmamı sonlandırmıştım. Ardından Kadir'in bu bir hafta da kulübe gittiğini, çok çalıştığını öğrendim. Ve farklı olarak bir de Kerem'in babasının yanında çalıştığını dinleyerek konuyu kapatacaktım ki çok meraklı öğrencim İrem'in söz istemesiyle ona döndüm.
"Hocam bu arada size de hayırlı olsun."
Sözlerine tam teşekkür edecekken sınıftan diğer öğrenciler de aynı şekilde tebrik edişlerini dinleyip hepsine toplu olarak "Teşekkür ederim arkadaşlar." dediğimde İrem konuyu hiç kapatacak gibi durmuyordu.
"Hocam ben çok merak ediyorum. Siz nasıl tanıştınız? Yani ilk kim kime açıldı?"
Gözlerini iyice açmış vereceğim cevabı bekliyordu. Oysa ben sorduğu sorulara cevap vermeyecektim. Hem bir öğrencimle oturup özel hayatımı konuşmazdım kolay kolay hem de sınıfta Yusuf'un kardeşleri vardı.
"İrem, çok merak iyi değildir."
"Söylemeyeceksiniz yani."
Büyük bir hayal kırıklığı ile bana bakarken "Söylemeyeceğim." Dediğim de tam "Hocam.." diye itiraz edecekti ki "İrem uzatma istersen." diyen Ali'nin sesiyle ondan tarafa hoş olmayan bakışlar atıp susmuştu. Bende konunun kapamasını fırsat bilip tatilde önce işlediğimiz konuları hatırlatmış, ardından da yeni konuya geçiş yapmıştım.
Okulda sonraki birkaç günde aynı tekdüzelikte ilerlerken Edebiyat zümre başkanı olan Halil hoca okulda yıl sonu bir şiir dinletisi yapmayı teklif edince kabul etmiştik. Herkes sınıflarda duyurusunu yapmış, şiir okumak isteyen öğrencileri beklediğimizi söylemiştik. Tabii ben bir de kendi girdiğim sınıflarda herkesin bir tane şiir ezberlemesini ve önümüzdeki üç hafta içerisinde bana okumalarını istemiş ve bunun da sözlü notunu etkileyeceğini belirtmiştim. Eğer ortaya notu katmazsam kimsenin ezberlemeyeceğini bildiğimde not ile bir nevi-hiç istemesem de- tehdit etmiştim. Ama en azından liseden mezun olduklarında ezbere bir şiir bilsinler istiyordum. Birkaç mızmızlanma olsa da sonunda kabul etmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tevekkül-ü Aşk
Spiritual-TAMAMLANDI- Tevekkül, yalnızca Allah'a olandır. Bir tek O'na teslim olmak ve bir tek O'ndan beklemek her şeyi. Bunun bilincin de olan bu iki insan da Allah'ın onlara nasip ettiğinden öteye gidemeyeceklerdi. Çünkü aşk, ansızın kapıyı çalıp yavaşça...