İkindi namazımı kılıp oda da bir ileri iki geri diyerek dolanıp duruyordum. Daha bir saat önce Yusuf'un annesiyle yapmış olduğum konuşmanın izlerini taşırken bu mevzuyu uzatmadan anneme anlatmam gerekiyordu. Annemin ne tepki vereceğini merak ediyordum. Annemin babama anlatırken babamın yüzünden geçecek ifadeyi merak ediyordum. En çok da Yusuf'u sevip sevmeyeceklerini merak ediyor, ve deli gibi çok sevmelerini istiyordum.
Belki de fazla evham yapıyordum. Annem de babam da şimdiye kadar tüm kararlarımın arkasında olmuşlar, bana hep destek vermişlerdi. Bu konuda da sıkıntı çıkartmayacaklardı ama ben bu ilişkinin buraya nasıl geldiğine anlam veremiyordum. Daha haftalar öncesinde adamla sürekli didişip dururken şimdi evlilik planları yapıyordum. Gerçekten hiçbir şeye anlam veremez hale geldiğim şu vakit ablam ile annem içeriye girmişlerdi.
Onlar yatağa otururken bende sandalyemi annemin karşısına çekip oturdum. Ve annemin yüz ifadesine bakılacak olursa ablamın bir şeyler çıtlattığı kesindi.
"Ablan bana anlatacak bir şeylerin olduğundan bahsetti."
Annemin sorgulayan bakışları yerini aldığında sadece başımla cümlesini onayladım.
"Anlat bakalım, neymiş derdin."
Cümleye başlamadan önce birkaç kem küm etmiş, anlamsız cümleler kurup durmuştum. Ama tüm bunları yaparken annemin de benim gibi sabırsız biri olduğunu unutuverdim.
"Ay yeter! Nazlı lafı evirip çevirme. Ne söyleyeceksen söyle. Sabrım taştı artık."
Onu sinirlendirmek en son istediğim şeydi. Bu yüzden yardım almak için ablama baktığım da o benim bu hallerimden epey eğleniyor gözüküyordu. Ee ne de olsa şimdiye değin ne istediysem, ne düşündüysem pat pat söyler, hiçbir söyleyeceğimden geri kalmazdım. O da şimdi beni bu halde görünce eğlence çıkmıştı. Ama yine de ondan yardım istediğimi anlayıp cümleye o girdi.
"Ay anne sen de azılı bir suçluyu sorguya çekmiş gibi davranıyorsun. Biraz sakin ol da anlatsın."
"Ben onun ağzından çıkacak baklanın büyüklüğünü hissediyorum da ondan bu hallerim."
"Anne kız senin iki yıldır en çok duymak istediğin şeyi söyleyecek."
"Neymiş o bakayım?"
Ablamın son cümlesinden sonra annemin yüzündeki kaslar hatırı sayılır cinsten yumuşarken bundan cesaret aldım.
"Anne benimle evlenmek isteyen biri var?"
Tek nefeste, bir çırpıda telaffuz ettiğim bu cümle aslında benim anlatmak istediğim şey sayılmazdı. Annem de zaten söylediklerim ardından yüzünün buruşturup "Yani biri seninle evlenmek istiyor ama sen istemiyor musun? Nedir yani?" dediğin de gerçekten yanlış bir cümle kurduğumu bir kez daha idrak ettim.
"Yok, öyle değil. Yani şimdi biz böyle karşılaşıyorduk. Sonra beni sevdiğini söyledi. İşte evlenmek istiyormuş, ciddiymiş. Tabii ben bir şaşırdım. Daha böyle bir şey beklemiyordum."
"Kızım ne diyorsun sen? Kim ciddiymiş, kim seviyormuş bir düzgün anlat?"
Annemi iyice zıvanadan çıkarttığıma göre susabilirdim. Hayır yani insan bir başından başlar, sırasıyla anlatır her şeyi. Ama yok söz konusu bensem hallaç pamuğu gibi dağıttım tüm konuyu.
"Sakin ol anneciğim ben anlatacağım sana her şeyi."
Ablam duruma el attığında derin bir nefes alıp sözü ona bıraktım. Arabayla çarpma olaylarını atlayıp burada birkaç tesadüfi karşılaşmamızı ve bu karşılaşmalar neticesinde Yusuf'un benden hoşlandığını ve niyetinin ciddi olup benimle evlenmek istediğini söylediğini anneme sakince anlatmıştı. Annem tüm bunları dinledikten sonra benim de ondan hoşlanıp hoşlanmadığımı sormuş, almış olduğu evet cevabıyla başını sallamakla yetinmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tevekkül-ü Aşk
Spiritual-TAMAMLANDI- Tevekkül, yalnızca Allah'a olandır. Bir tek O'na teslim olmak ve bir tek O'ndan beklemek her şeyi. Bunun bilincin de olan bu iki insan da Allah'ın onlara nasip ettiğinden öteye gidemeyeceklerdi. Çünkü aşk, ansızın kapıyı çalıp yavaşça...