🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...
🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Arkadaşlar rica etsem satır aralarında duygu ve düşüncelerinizi bildirseniz...🤗🤗🤗
🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺
Ezgi Hanım'la birlikte sofrayı toparlamıştık. Hatta bulaşıkları yıkarken de tüm itirazlarıma rağmen bana yardım etmişti. Bol bol da sohbet etmiştik bu sürede. Yani Ezgi hanım anlattı ben dinledim...
Tabi ki hep Cihangir bey hakkında bilgiler verdi bana. Üniversitedeki maceralarından falan bahsediyordu.
Sanki bana O'nu tanıtmak için çırpınıp duruyordu.
Sanki görümcem Gül abla gibi sanıyordum konuşurken...Öyle candan ve samimi birisiydi ki ve çok değer veriyordu Cihangir beye.O'nun getirdiği tatlıdan, börekten, çörekten de servis tabaklarına koyduk. Çerezleri de tabaklara koyup, çayları da alıp içeriye girdik.
Anam ve Bilal Bey, Cihangir Bey koyu bir sohbete girmişlerdi ama anladığım kadarıyla anamın sohbetine ve bilgisine hepsi çok şaşırmıştı.Anam da aynı benim gibi Şahester Hanımın evini kendisini çok geliştirmişti. Benim kadar çok üzerine düşemediği için tam olarak bilemese de bayağı dillerden de anlıyordu. İlkokul üçe kadar okumuş olsa da okumayı ve araştırmayı seven, azimli ve duyarlı, hassas bir vatandaştı garip anam... Şahester Hanım yurt dışına da çok gittiği için, anam da yurtiçi ve yurtdışı gündemiyle de çok yakından ilgileniyordu. İkisi sürekli konuşurdu bu tarz konuları. Ben de kayıtsız kalamaz can kulağıyla dinlerdim...
Sohbetin konusu üzücüydü, hayatımızın ortasına bomba gibi düşen darbe hakkında konuşuyorlardı. Hepimiz çok üzülüyorduk ve bol bol dualar ediyorduk ülkemiz için, askerlerimiz ve polislerimiz için...
Vatan demek namus demektir biz Müslüman Türkler için...
Bizlerin güvenliğini de önce Rabbim'miz sonrada O'nun izniyle güvenlik güçlerimiz koruyor...
Servisleri yaptıktan sonra, çaylarımızı ve tabaklarımızı alıp bizde oturduk.Cihangir bey, yine sürekli olarak bana bakıyordu. Utandığım için bakamıyordum ve bakmamak için de büyük uğraşlar veriyordum.
Çayımdan bir yudum alıp başımı anama doğru çevirince, O'nunla göz göze gelince bakışlarımı kaçırdım.
İmalı imalı öksürüyordu. Amacı benim dikkatimi çekmekti biliyordum. Çünkü bunca insanın için de beni utandırmak ve uğraşmak hoşuna gidiyordu.Bilal Bey, üzgün bir şekilde " Rabbim hayırlara çıkartsın şu günlerimizi. Daha yakın tarihte onca cephede düşmanla mücadele etmiş dedelerimiz ve babalarımız...
Çanakkale'de ve bir çok cephede destanlar yazdırmışlar... Elbette bu zorlu günleri de atlatacağız millet olarak...Vatanımıza milletimize kimin emeği geçtiyse Rabbim hepsinden ebeden razı olsun...Ben bir siyasetçi olarak, bağımsız belediye başkanı oldum. Hiç bir siyasi partinin teklifini kabul etmiyorum... Çünkü toplumun herkesimini kucaklaya bilmek için, arada ayrılık gayrılık düşüncesi olmasın diye...
Ben yaradılanı, yaradandan ötürü seviyorum ve hizmet ediyorum.
Ve daima duam, vatanıma milletime faydalı olabilmek..." dedi.Cihangir Bey derince bir nefes alıp
" Allah senden ve senin gibi düşünenlerden razı olsun dostum. Bizlerin davası, memleket sevdası ve halkımıza hizmettir... Bende aynı düşünüyorum biliyorsun ki, tüm siyasi ideolojilerden arınmış bir şekilde, sadece vatanımız ve milletimiz için hizmet etmek, üretmek...Her kesime kucak açabilmek amacım...Adnan Menderes'te, 1950 yılının Mayıs ayında yapılan seçimleri kazanmasının hemen akabinde, Arapça Ezan yasağına yönelik üç ayrı kanun tasarısıyla Meclis gündemine geldi. Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan, Kayseri Milletvekili İsmail Berkok ve on üç arkadaşı ile Başbakan Adnan Menderes hükümeti, Arapça Ezana hapis cezası getiren 526. maddenin değiştirilmesi için kanun tasarı ve teklifleri hazırladılar.
![](https://img.wattpad.com/cover/287781759-288-k200716.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabr-ı Sükut 5. Seri ( Hicran ) TAMAMLANDI
General FictionNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... 1960 yılında İzmir'in...