Hicran'ın Çeyizi/21

4.4K 390 195
                                    

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Evet canlarım, bu bölüm şöyle gelinli ,görümceli, eltili güzel , sıcak ve duysal bir bölüm olsun dedim.
Bundan sonra bol bol aksiyon ve Hicran'ın yaşayacakları olacak 😔

🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺

Cihangir bey ve Esma hanım gitmişlerdi. Ben utancımdan dışarıya bile çıkamamıştım. Cihangir beyin normalde çıldırmasana sebepti bu. Daima işe uğurlayıp, eve gelince de karşılardım kesinlikle...
Yoksa " Hicraaaaannn" diye inletirdi ortalığı.

Bu güne mahsus olmak üzere, bu suçumu görmezden gelmişti sanırım...
Ama Esma hanım mutfağa yanıma gelerek " ben gittiğim yerden, belki bir kaç gün gelemesem bile Gülizar içerecek o ilaçları. Hele bir içmede göreyim..." diyerek tehditler savurarak gitmişti.

Çok yorulmuştum artık. " Neyin içindeyim ?" diye aklımı kaybedecek gibi oluyorum. Saat daha sabahın yedisiydi...
Sofraya baktım canım hiç bir şey yemek istemiyordu.
Cihangir beyin tabak, bardak ve çatalını yıkadım.
" Belki birazdan iştahım olur " diyerek sofrayı toplamadım.

Sıcak suyun içine biraz ısırgan otu atıp demleyip bardağa doldurdum.
Mutfakta ki camın önünde güneş alan yerdeki koltuğun üzerine oturdum.
Bu ısırgan çayını genelde adet sancım çok olunca içerdim. Belki bu ağrılarıma da faydası olur diye düşünüyordum.

Ama uykusuzluğum çok ağır basıyordu. Başımı koltuğun ardına dayamış düşüncelere dalmıştım yine...

******

Derinden derinden gelen bir zil ve kapı sesiyle uyandım.
Olamaz ben uyuya kalmıştım.
" Yoksa akşam mı oldu? Cihangir bey mi geldi ?" Diyerek korka korka hemen saate baktım. Saat daha sabahın sekiz buçuğuydu...

Nasıl bir acınacak haldeysem , azıcık uyku bile çok büyük bir lütuf gibi olmuştu. Ama her yerim sızım sızım sızlıyordu, ağrıyordu yine.
Üstümü başımı düzelterek koşar adım kapıya gittim.
Gelen Gül abla ve kocasıydı.

Kapıyı açar açmaz Faruk abi ve Gül abla sanki üzgün bir şekilde birlerine bakarak bana gülümsediler.

" Hoş geldiniz Faruk abi ve Gül abla " dedim.

" Hoş bulduk bacım. Kerim dedem senin çeyizlerini gönderdi.
Şayet müsaitsen benim çırakla birlikte bunları içeriye taşıyalım..."

" Elbette müsait Faruk abi. Size de zahmet oldu ama. Allah razı olsun...
Kilere koyalım onları... "

" Ne zahmeti bacım " diyerek sandığı ve yanında ki kolileri içeriye taşıdılar.

" Gül abla daha kahvaltı sofrası öylece duyruyor. Çayda sıcak ısıtırım hemen. Faruk abi ve çırağı kahvaltı yapmadıysa, buyursunlar bir kahvaltı etsinler..."

" Yok Hicran, Faruk alel acele bir şeyler yedi. Çocuklar da kaynama gittiler. Gece çok geç uyuyunca ancak kalka bildik.  Faruk' un acil yetiştirmesi gereken siparişleri varmış...Ama ben yaparım kahvaltı. Kocamı ve çocukları hazırlayacağım diye ben yapamadım kahvaltımı. Hem seninle şöyle baş başa gelin görümce bir kahvaltı yaparız. Aylardır hiç başbaşa kalamadık seninle. Bugün bizim günümüz olsun..." dedi gülerek.

" Yaparız Gül abla. Hemde sen ne istesen O'nu yaparım ben..." dedim tebessüm ederek.

Gül ablada olmasa  bu evde değer verenim yoktu. Sanki öz ablam gibi seviyordum. Ben Gülizar ablayı da sevmeye hazırım ama O beni düşman belledi...

Sabr-ı Sükut 5. Seri  ( Hicran ) TAMAMLANDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin