Kaç Dil Biliyorsun Hicran/49

4.3K 445 191
                                    

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...

Arkadaşlar rica etsem satır aralarında duygu ve düşüncelerinizi bildirseniz ve beğeni verseniz...🤗☺🤗🤗

Inanın sizi kırmamak için zar zor yazdım...💖💗😍

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Hicran, Ayşegül'e hiç cevap vermeden
" beyim Ezgi ablam ve Bilal abim geldi..." dedi neşeyle...

Birlikte giderek O'nları karşıladık.
Bilal, Ezgi ve üniversiteden diğer arkadaşlarım da gelince toplu olarak ayırttığım büyük masaya geçtik.

Hicran O'nlarla da tanıştı.
Hicran'a üniversitedeki anılarımızı anlatıyorlardı gülerek.
Hicran'da tebessüm ederek dinliyordu.

Banu bana bakarak" Cihangir bugün buraya geldim ama inşallah seni yarı yolda bırakmam arkadaşım.
Sunumları da tam yapamazsın yarım kalır... Hadi İngilizce olarak ve uzak doğu dillerini rahatlıkla yaparsın ama diğerleri zor...İstanbul yolların da bakım çalışması varmış ve beni çok sarstı... Malum zaten doğurmak üzereyim...Son ayda olduğum için de ara ara sancılarım oluyordu. Ve doktorum normal demişti... Kendimi hiç iyi hissetmiyorum haberin olsun..." dedi acı çeker gibi yüzünü kırıştırarak.

Can, her zaman ki pimpirikliliğiyle ve panikli halleriyle" ne diyorsun Banu? Biz özel hastane ayarladık çocuğumuz için, senin için... Prenses doğumu yaptırtacaktım ben sana. Böyle olamaz..." diye hop oturup hop kalkıyordu.

" Can, öğleden beri böyleydim zaten dur bir ortalığı alevlendirme. Bir şey olursa burada da hastane var...Ama durmadan lavobaya gitmek istiyorum..."

Yarım saat kadar daha arkadaşlarımla vakit geçirerek hem de gelen konukları karşılayarak vakit geçirdik.
Hicran gayet kültürlü bir şekilde konuşuyordu arkadaşlarımla... Sordukları her soruya, gayet makul ve güzel bir cevabı vardı. Zaten böyle olduğunu biliyordum ama daha fazla sorular cevaplayınca bayağı bir şaşırmıştım...

Banu üzgün bir şekilde " Cihangir kusuruma bakma lütfen ama ayağa kalkamıyorum. Ayaklarım uzun yolculuktan dolayı fena halde şişmişti. Şimdi de üzerine basamıyorum fena halde acıyor...Ve uzun süre ayakta durunca lavobaya gitmek istiyorum..." dedi üzgün bir şekilde.

Derin bir nefes alarak " sen rahat ol Banu. Artık olduğu kadar ne yapalım. Zaten hatrım için kalkıp gelmiştin. Önemli olan senin ve bebeğinin sağlığı. Olmazsa artık her dilden fabrikamız, çalışmalarımız ve üretimimiz... hakkında bilgiler içeren mektuplar gönderirim..." dedim.

" Olur mu öyle şey Cihangir ? Mektupla anlatmak nere de, karşılıklı konuşup, fikir alış verişi yaparak, iş anlaşmanı yapmak nerede.
Arada dağlar kadar fark var bunu sende çok iyi biliyorsun ama beni üzmemek için böyle söylüyorsun. Bugün bu işi halledemezsek, sonra tek tek o ülkelere müşterilerinin yanına gitmen gerekecek...
Bu da günlerini hatta aylarını alır...Her şekilde sana zararı çok
fazla olur...Sen daima böyle yapıyordun...
Ben de bu tarz toplantılarda karşılıklı anlaşmalara imza attırıyordum..."dedi gözleri dolu dolu.

" Merak etme bulunur bir yol Banu. Sakın bunun için ağlama... Ağlanacak ne var ki şimdi?"

Hicran, Banu'nun ağlamaya başladığını görünce üzgün bir şekilde " sorun yok Banu Hanım... Niye ağlıyorsunuz? Önemli olan sizin sağlığınız. Şu yalan dünyada ölümden başka her şeyin bir çaresi vardır...
Yazık bebeğin de etkilenir senin üzüntünden... Annenin ruh hali bebeği, bebeğin gelişimi ise anneyi doğrudan etkilemekte...O yüzden rahat ettir yavruna..."dedi.

Sabr-ı Sükut 5. Seri  ( Hicran ) TAMAMLANDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin