🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...
Arkadaşlar rica etsem satır aralarında duygu ve düşüncelerinizi bildirseniz, beğeni verseniz ☺☺
🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Cihangir beyden...
Saatlerdir bu sahil kenarında oturmuş sessiz bir şekilde çay içiyorduk. Hicran akşam namazını kılmak isteyince, yıllardır tanıdığım garsondan rica ettim.
O'da lokantanın gizli bir köşesini ayarlamıştı. Ve orada kılmıştı namazını...Yine sessiz bir şekilde gelip yanıma oturmuştu.Konuşmuyorduk, sadece sessizliği ve huzuru dinliyorduk. O denizi dinleyip izliyordu. Ben de O'nu izleyip dinliyordum. Konuşmuyordu ama çok şey anlatıyordu o buğulu gözleriyle, asil ve vakur duruşuyla.
Huzura kavuşmuştum biraz da olsa. Hicran çok konuşan birisi değil, gerektiği yerde gerektiği kadar konuşur, az ve öz konuşur ama insanı etkiler... Bu kızın suskunluğu bile etkiliyordu beni. Sükunetli, dingin bir şekilde ki duruşuna bile bakmaya doyamıyorum...
Bir insanın kelime dağarcığı ne kadar geniş olursa olsun, bazen kendini anlatmak için sessizliği seçer...
Çoğunda bende öyle yapıyorum. Ama Hicran genellikle böyle sessizliğiyle anlatıyor kendini.Ben O'nu çok iyi tanıyorum. Meselâ şu anda susuyor ama çok şeyler bağırıyor... Aslında anlıyorum da ben... Zaten bu yüzden ya kafamın aylardır karman çorman olması... Neye inanıp neye inanmayacağı mı, kime inanıp kime inanmayacağı mı bilemez durumdayım... Bir araftayım ve çıkamıyorum bir türlü...
Ben Cihangir Ferman olarak hiç böyle olmamıştım...Oslo " Sessizlik kişinin uyandığı yerdir, gürültülü yer ise kişinin uyuya kaldığı yerdir..."demiş.
Gerçekten de öyle, onca kalabalığın içinde bazen ne düşüneceğini şaşırıyorsun...Şurada kısacık sürede kafam dinlendi. Ruhum uyandı adeta.
Deniz, çay ve güzeller güzeli Hicran'la, yani en güzel üçü bir aradayla vakit geçiriyordum, daha ne olsun...Ama daha fazla dayanamayarak
" Sessizliğin güzeller güzeli bir kızı varmış, adını Hicran koymuşlar..." dedim.Zarif bir şekilde elindeki bardağı masaya bırakıp " anlamadım Cihangir Bey " dedi.
Diyorum ki sessizliği çok seviyorsun ya o yüzden seni sessizliğin kızına benzettim... Çok fazla düşünüyorsun yine dalıp gidiyorsun...
Ne düşünüyorsun bu kadar?" Ne düşüneceğim beyim? Her zaman ki düşündüğüm şeyler... Biraz önce konuştuğumuz şeyleri, geçmişte ki konuştuğumuz şeyleri, sonumuzun nereye doğru evriliyor olduğunu... düşünüyorum.
Bir de seni çözmeye çalışıyorum.
Sen benim için çözülmesi çok zor bir problem gibisin... İşlemleri yapıp sağlamasını da yapsam çok zorsun o yüzden daima ikilemde kalıyorum...Ama seni tanıyorum hemde çok iyi...Sadece bazı durumlarını çözemiyorum...
Şu sessizlikte yine seni çözmeye çalıştım..." dedi." İyi o zaman çözebildin mi bari?"
Dedim derin bir nefes alarak." Beyim ben şu hayatta anladım ki, insan içindekileri anlatamadığı için, derdini paylaşamadığı için gözyaşlarını kendi içine akıtırmış...
Susmak için sebepleri vardır kendine göre. Belki de sevdiklerini, derde kedere boğmamak için susuyordur. Ama bu herkesin harcı değildir. Çok güçlü mangal gibi bir yürek gerekmektedir...
Gülüşleri bile gerçek değildir. Sadece güler gibi yapıp, kalpleleri ölse bile, artık sadece sevdikleri için yaşarmış. Beyim, demek ki insan böyle de yaşayabiliyormuş. Ama buna ne kadar yaşamak denilirse...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabr-ı Sükut 5. Seri ( Hicran ) TAMAMLANDI
Ficción GeneralNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... 1960 yılında İzmir'in...