🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...
Kütce bir şarkı birazı ama tamda Hicran'ın duygularını anlatıyor...🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Korkumdan mutfaktan bile çıkamıyordum bir şeyler olmuştu kesinlikle çünkü bu bağırış ve çağırış normal değildi.
Cihangir bey, sesiyle bahçeyi inletiyordu. Ve ben nedense tir tir titriyordum.
Mutfak camını açmadan hafifçe perdeyi kaldırıp baktım.
Bir şeyler konuşuyorlardı hararetli hararetli.Cihangir bey, evvelden de celalli sinirli birisiydi ama Ahmet hoca gayet sakin biriydi.
Şimdi O' da çok kızgındı.Biz öğrencilerine bile bağırmaya kıyamazdı. Bazen çok yaramazlık yapana bile kızıyor numarası yapıyordu ama dayanamayarak gülüyordu sonra.
Hiç kıyamazdı öğrencilerine. Aldığı maaşı sonuna kadar hak eden bir eğitmendi .
Bizler için şehire gidip kitaplar ve çeşitli kaynaklar buluyordu. Gerekli yerlere baş vurarak. Çünkü biliyordu fakirdi bizim buranın insanları. Ve bir çoğu fakirliğini bahane ederek çocuğunu ya okula göndermek istemiyor ya da okuldan alıyordu.Birde kitap veya başka bir şey parası istese bahaneleri hazırdı okuldan almak için çoğu ailenin. Tıpkı benim babam gibi...Ve babam bana bir ilkokul diplomasını bile çok görmüştü.
Genellikle okula giden çocuk zaten yetersiz olan aile bütçesine ekstra yüktü. Okuldan alıp tarlalarda pamuk, zeytin... toplamaları hiç olmazsa aile bütçesine katkıydı.
Dört yaşından itibaren başlardık tarlalarda pamuk ve zeytin toplamaya . Hem bizim buranın çocukları hem de doğudan gelen ailelerin çocukları.Hele O'nların durumu daha da içler acısıydı. Mevsimlik işçi oldukları için tarlalara kurdukları çadırlarda yaşıyorlardı ve per perişan yağmurda çamurda toz toprak içinde kalıyorlardı...
Ahmet hocanın, annesi ve babası, karısı, Esma hanım ve Gülüzar ablada vardı. Cihangir bey ve Ahmet hoca arasında kalmışlardı adeta. Bir taraftan da kükreyen Cihangiri sakinleştirmeye çalışıyorlardı.
Ahmet hoca bir hışım bahçe kapısından çıkıp gitti. Karısı Betül ablada peşinden koştu ama yetişemedi. Arabasına binerek uzaklaştı hızlıca.
Hepsi birlikte şaşkın ve neye uğradığını şaşırmış bir şekilde eve geliyorlardı.
Amcası Şükrü emmide Cihangir beyin koluna girmiş sakinleştirmeye çalışıyordu.Bu neydi ki şimdi bu ikindi vakti ?
Saate gözüm kaydı saat dört buçuktu.
Hepsi birlikte eve girdi.
Ve korktuğum oldu. Cihangir bey
" Hicran çabuk odaya gel bakalım !" Dedi.Sesini duyar duymaz benim için hiç iyi şeyler olmadığını anladım. Korkudan kalbim ağzımda atıyordu sanki.
Ama korkunun ecele bir faydası yoktu ki elim ayağım tir tir titriyordu yine. Koridora çıktım herkes bana bakıyordu... Çok utanmıştım ne olmuştu da bana bakıyorlardı ki?
Bu eve geldim geleli sık sık görmüştüm bu insanları ama hiç böyle bakmamışlardı bana.Şükrü emmi etme " yeğenim yazıktır günahtır , kızcağızın ne günahı var...?" dese de " kimse karışmasın amcam. Sana saygım sonsuz ama...
Siz geçin salona oturun..." dedi ve bana baktı sert sert.Betül abla ve kayınvalidesi bana hüzünlü hüzünlü bakıyorlardı.
Esma hanımsa parçalayacak gibi bakıyordu hele Gülizar abla adeta dişlerini biliyordu bana.Cihangir Bey merdivenleri çifter çifter çıkarak üst kata çıktı. Elim ayağım titredi de, ben de çıktım istemeden de olsa. Çıkmayıpta ne yapacaktım?
![](https://img.wattpad.com/cover/287781759-288-k200716.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabr-ı Sükut 5. Seri ( Hicran ) TAMAMLANDI
General FictionNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... 1960 yılında İzmir'in...