🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...
🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
O gün öyle böyle sabah olmuştu.
Yine ne gelen vardı ne de giden.
Sabah namazı için abdest almam lazımdı.
Mecburen yine kapıyı tıkladım.
Allah'tan bu sefer hemen duydular.
Gelen Esma hanımdı." Esma hanım benim abdest almam lazım..." dedim mahcupça.
" Allah'tan bol bol af dile düzenbaz şey... Seni temiz ve dürüst güvenilir bir kız bilirdim. Gözüm de ne kadar da büyütmüşüm...
Ama asıl yılan tarafın çok çabuk ortaya çıktı..."Dedi.Yutkunarak " benim hiç bir suçum günahım yok Esma hanım. Rabbim şahidim. Er ya da geç ortaya çıkar.
Ablam niyetine almışsa kaçmayı ben ne yapabilirdim ki ?" Dedim.
Kendimi tutmasam az daha " siz kızınız Meryem'i tutabildiniz mi?" demek istiyordum ama olayların daha da çıkmaza girebileceğini bildiğim için sustum." Geç abdestini al ve doğruca buraya gir. Hem her zaman lavoba ihtiyacın için kapıyı tıklama.
İhtiyacın olunca kimseye gözükmeden git ve gel hızlıca. Cihangir öyle istiyor. Oradan çıkarmayacaksınız dedi. Ve sözlerinin çiğnenmesinden hiç hoşlanmaz. İnan bana bu gördüklerin hiç bir şey... O'nun asıl sinirini görmek bile istemezsin..." dedi.Sadece başımı sallayarak lavobaya gittim hızlıca.
" Asıl sinirini görmek bile
istemezsin "diyor Esma hanım. Allah'ım sakin hali benim gördüğüm gibiyse sinirli halini düşünmek bile istemiyorum. Sen beni yarattıklarının gazabından ve şerrinden koru..." diye ağlayarak dua ettim.
Hızlıca işimi bitirip kilere geriye döndüm.Namazımı kılıp yine Kuran-ı Kerimimi okudum huzur ve sükûnet bulabilmek için.
Bayağı bir okuduktan sonra valizime tekrar geriye koydum.
Oturdum bu karanlık ve camsız yukarıda sadece bir havalandırma yeri olan kilerde yine çaresizce. Hayallere daldım. Kendimi özgürce hisettim.Geçmişe gittim. Daha dokuz yaşında dördüncü sınıf öğrencisiyken sınıfımıza gelen bir kızla değişmişti hayatım.
Handan, benden iki yaş büyüktü. Ve tekerlekli sandalyeye mahkumdu.
Bizim köyde fazla öğrenci olmadığı için bir sınıfta birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar aynı dersliğin içinde ders görürdük.Öğretmenimiz de Cihangir beyin amcasının oğlu Ahmet'ti.
Ahmet öğretmenimiz lise mezunu olduğu için askerden geldikten sonra öğretmen yetersizliğinden öğretmen olarak okulumuza atanmıştı kadrolu olarak.Okur yazar olan kişileri devlet dairelerinde ki ihtiyaç olan yerlere yerleştiriyorlardı. Çünkü okur yazar oranı çok düşüktü ülkemizde ve bizim buralarda.
Beni birinci sınıftan itibaren O okutmuştu. 6 yaşında başlamıştım okula...O kadar bilgiye açtım ki daha birinci sınıfa giderken üçüncü sınıf derslerine merak sarardım.
Çok zeki olduğumdan değildi bu mücadelem. Babama güvenemiyordum ilkokulu bitirmeme izin vermez diye. O yüzden fırsat varken öğrene bildiğimi kâr sayıyordum.Ahmet öğretmenimiz o yüzden
hep bana ;
" Hicran kızım , insan beyni davranış ve düşünme biçimine göre, sağ beyin, sol beyin şeklinde ikiye ayrılır. Yapılan araştırmalara göre bizler, beynimizin gerçek potansiyelinin küçük bir bölümünü kullanırız...Sanırım sen hepsini kullanıyorsun" derdi. İçinde bulunduğum durumu bilmediği için.Ahmet hocam şu anda 31 yaşında. Evli ve iki çocuğu var.
Karısı Betül ablada dünya tatlısı bir kadın 27 yaşında.
O'da bizim buralı. Çok güzel bir kadın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabr-ı Sükut 5. Seri ( Hicran ) TAMAMLANDI
Ficção GeralNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... 1960 yılında İzmir'in...