🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...
Arkadaşlar yoğunum bu aralar. Minik kızımın dersleriyle uğraşıyoruz hamd olsun 😁😁😁 ikinci sınıf olunca böyle oluyor...Yuvarlama konusunu öğretiyorum 🤯🤯
🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
İkindi vakti eve gelmiştik. Hicran çok tereddütlüydü...Ne zaman güzel bir şeyler yaşasak burnundan geldiği için haklı olarak korkuyordu küçüğüm benim...
Anamın gözüne iyice sokmamak için bu defa elini tutmadım...En azından planlarımı devreye koyuncaya kadar anamı işkillendindirmek istemiyordum...Eve girince ortalıkta kimsecikler yoktu.Hicran, üzerinde ki pardesüsünü çıkarıp, banyoda ellerini yıkayıp mutfağa girdi. Bende ellerimi yıkayıp peşinden gittim...Bulaşıklar yıkanmıştı ama ne yemek vardı ne de bahçıvanın karısının sağıp getirdiği süt pişmişti...
Hicran süte bakarak " bu ekşimiş..." dedi.
" Ee şimdi ne yapacaksın ki Hicran ? Dök bari..."
" Olur mu öyle şey beyim. Bozulmuş demedim ki ekşimiş dedim...
Yani bundan hemencecik pratik lor peyniri yapılır hemde çok lezzetli olur...
Peynirin suyuna da çok güzel hamur işleri yapılır..." diyerek büyük tencereye on kiloluk kovada ki sütü döktü içine de bir tabak yoğurt ve bir kaç kaşık limon döktü karıştırarak pişirmeye bıraktı.
Hicran kendini işine vermişti iyice.Bende mutfakta arka tatafta ki koltuğa oturdum ve yaşam enerjisi yayan karımı izliyordum...O ise benim koltuğa oturduğumun bile farkında değil harıl harıl işe koyulmuştu.
Başkası olsa" banane" der geçerdi...
El çabukluğuyla yoğurt çorbası ve pilav koydu ocağa. Ara ara da ocakta ki pişenleri karıştırıyordu...
Dolapta ki tavuğu çıkarıp, patatesle ve sebzelerle soslayıp fırına verdi...
Peşinden de revani yaptı.
Ben şok olmuş bir şekilde izliyordum. Kolumda ki saatte baktım 40/45 dakikada yapmıştı tüm bunları." Yavaş ol Hicran..." der demez irkilerek arkasına dönüp bana bakarak " Beyim sen daha burada mıydın? Ben seni gitti sanmıştım..." dedi.
" Yok Hicran seni izliyordum..."
Utanmıştı yine. " Peynir oldu ben bunu bez keseye dökeyim " diyerek leğenin içine keseyi koydu ve peyniri süzdü...
Keseyi lavobanın yanına koyup üzerine ağırlık koydu...Merakla yaptıklarını izliyordum.
" Ee şimdi o suyuna ne yapacaksın?"Gülümseyerek bana baktı ve
" hayırdır beyim mutfak işlerine mi merak sardın...?" dedi." Sen beni mutfak işlerinden anlamıyor mu sanıyorsun? Tamam senin kadar olmasa bile bende birşeyler yapabiliyorum. Malûm İstanbul'da okurken ve çalışırken bekar evinde kendi yemeğimizi, çamaşırımızı, ütümüzü kendimiz yapardık..."
Şaşkın bir şekilde " sen mi yapıyordun beyim? Hiç öyle gözükmüyorsun da...Peki hangi yemekleri yapabiliyorsun ?" Dedi.
Kaşlarımı çatarak " bende ne cevherler var Hicran hatun. Ama sen beni hafife alıyorsun sanırım..." dedim O'nu telaşlandırmak için.
"Beyim seni hafife almak gibi bir düşüncem asla olmadı, olmazda. Sadece sen böyle ağır abi olduğun için şaşırdım..."
" Menemen, makarnanın her türlüsünü, yumurtanın her türlüsünü, salatalar ve tarhana çorbası, pilav, kızartma, ha birde mangalı çok güzel yaparım..."
" MaşaAllah beyim bayağı beceriklisin. Bir evin en küçük kızı kadar iş biliyormuşsun...Hem çalışıp hem okuyarak bunları yapmak bile taktire şayan..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabr-ı Sükut 5. Seri ( Hicran ) TAMAMLANDI
General FictionNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... 1960 yılında İzmir'in...