🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...
🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Cihangir beyden...
Anamla ve Veysel'le konuştuğumuzun akşamına Narin'i istemeye gittik. Dedem ve ninem anama kızgın oldukları için gelmemişlerdi...Ama Veysel'in başının yanacağından korktukları için de çok üzülüyorlardı...
Amcam ve yengem de Ahmet'in eşi yeni doğum yaptığı için gelememişlerdi...Hicran'ımı götürmemiştim zaten her ne kadar söyleyemese de O'da istemiyordu gitmeyi...Çünkü eminim ki orada anam, Emine hanım ve kızları canını sıkmak için ellerinden geleni ardlarına koymazlardı...
Güler'de gitmemişti...Hamza, Veysel, ben, anam, Gülizar ablam ve Gül istemeye gitmiştik. Anama öncesinden tembihlemiştim
" ana ben bir kaç hafta geceleri İsmail'le birlikte evde çalışacağım. O yüzden en fazla bir saat kalırım... Adetten diye sadece bir fincan kahvelerini içerim..." demiştim.Evet İsmail'le birlikte evde geceleri çalışacaktım ama aslında o Emine hanım ve kızlarının olduğu ortamda durmakta istemiyordum. Nedense ruhumu sıkıyordu O'nlarla aynı ortamda olmak.
Anam sinirle soluyarak " yangından mal mı kaçırıyorsun acaba Cihangir ne bu acele? Yemeğe kalmayacak mısın? Ayıp olur...Karın mı öğretti seni...?" demişti.
Ben de sinirle soluyarak " karım hiç bir şey öğretmedi ana. Benim karım basit işlerin ve ucuz ayak oyunlarının kadını değil! Hem yangından mal kaçıran siz değil misiniz? Ve evet yemeğe de kalmayacağız... En azından ben kalmam görevimi yapar çıkar gelirim söyleyeyim... Hem ben daha biraz önce yedim Hicran'la yemeğimi..." demiştim.
******
İsteme faslında dehşetlere düşmüştüm...Resmen sonradan görmede level atlıyorlardı...
Gül ve Hamza'da aynı benim gibi izliyorlardı...
Kahveler içildikten sonra vakit kaybetmeden" Allah'ın emri, Peygamberimizin kavli " ile Narin'i Veysel'e istedim.Ali Bey karısına ve kızına bakarak "zaten çocuklar anlaşmış Cihangir Bey... Seninle dünür olmaktan onur duyarım. Verdim kızımı Veysel oğlumuza... "dedi.
Emine hanım ve kızının ağzı kulaklarındaydı... Ayşegül'le, Nida 'da O'nlardan aşağıya kalır değildi.
Biraz ağır okkalı olur insan bu neydi böyle? Hiç vakit kaybetmeden düğün konuşmaya başladılar.
Anam da O'nlara uymaya başlıyordu.Hiç çekinmeden kaşlarımı çatıp" ana ben sana ne söylemiştim? Sen benim şartlarımı söylemedin mi?" dedim.
Emine Hanım bir taraftan, kızları bir taraftan, anam bir taraftan, Gülizar ablam bir taraftan" olur mu öyle şey Cihangir?" diye beni ikna etmeye çalışıyorlardı.
" Ben diyeceğimi anama ve Veysel'e daha bugün ikindin demiştim... Beni burada oyuna mı getiriyorsun ana!?" diye kızdım.
En sonunda benim ikna olmayacağımı anlayınca mecbur razı geldiler... Mehir olarak tam 300 gram altın istediler... İlginç bir şeydi... İşlerine gelince dini kuralları gayet güzel orta atıyorlardı. Başka zamansa inançlı insanları medeniyetten uzak ve yobaz diye yaftalıyorlardı...
Zaten gelinliğini ve çeyizlerini... önceden anamla birlikte hazırlamışlar. Neden anamın sürekli olarak benden yüklü miktarda para istediği belli oluyordu. Gelin bohçalarını, her şeyleri düzmüş zaten önceden ve Narin'e getirmiş anam... Ben de hemen düğün hazırlığına başlayacaktım ne derlerse kabul ettim... 300 gram altınsa da takacaktım ki bir an önce herşey bitsin istiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabr-ı Sükut 5. Seri ( Hicran ) TAMAMLANDI
Художественная прозаNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... 1960 yılında İzmir'in...