"Yanlış yaptım."
Mehmet önümüzdeki balkon korkuluğunun üzerinde duran kül tablasına sigarasını söndürüp dudaklarının arasında kalan son dumanı dışarıya üflüyor. Bakışları gözlerimi takip ettiğinde vardığı yere bakıp derin bir nefes alıyor hemen ardından. Belli belirsiz başını salladığını görüyorum yüzüne bakmadan. O da yanlış yaptığımı düşünüyor, diğer herkes gibi. İşin kötüsü, artık ben de onlar gibi düşünüyorum. "Polismiş." Yüzümde beliren histerik bir gülümsemenin ardından elimi ensemdeki saçlarım arasında dolaştırıyorum. "Özel harekatçıymış." Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı iki yana sallıyorum. Bu sırada ayağıma yediğim bir tekmeyle kendime geliyorum. "Salak salak şekillere girme sikerim belanı. Yok Kuzey ile bir şey aralarında."
Omuz silkiyorum kurduğu bu cümleye. Ben dokuz senedir kimlerin gözü değmiştir yüzüne derken, Bahar'ın telefonda gözü göz değil dediği adamın hayallerini zihnimden kovalamaya çalışırken, onun tenine değen başka bir adamın önlüğünü kül etmeye niyetlenirken, o başkasının soyadını taşıyormuş. Aralarında bir şey var mı yok mu onu mu düşüneceğim.
"Sevmediğini iddia edebilir misin?" Mehmet vücudunu sandalyede geriye doğru esnetip doğruluyor ve başını biraz yana eğiyor. "Etmem. İstese canını verir onun için." Elimi yüzümde gezdirirken küfür etmeden duramıyorum bu cevaba. "Siktir git Mehmet. Daha fazla sıkamazsın canımı biliyorsun değil mi?"
Mehmet omuz silkip balkona uzanan ağaçtan ince bir dal koparıyor ve o dalı ağzına götürüp dişleri arasına sıkıştırıyor. "Bana ne lan senin canından? Seviyor mu dedin? Seviyor dedim. Beni de seviyor. Alaz'ı da seviyor. Kuzey'i de bizi sevdiği gibi seviyor. Kurma kafanda."
"O Alaz'ın adını anma hiç! Dengesiz pezevenk."
Gözlerim kapalı ışıkların sardığı evde dolaşırken düşünmeden edemiyorum, birkaç saat önce elimle bıraktım. Şimdi neden kapalı evin ışıkları diye. "Lan ben onun saçına değdi diye Mert'in o kalemle rapor imzalamasına müsaade etmedim. Sen bana ne anlatıyorsun karşıma geçmiş de!" Mehmet ağzındaki dalı yüzüme doğru tükürüğünde gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalışıyorum. "Aklın nerdeydi lan kaç senedir! Bak sebebini bilmediğim bir şekilde Leyla bana uzak. Eskisi gibi değiliz biz. Bahar desen, o bok boğaz söz konusu Leyla olduğunda ketumların bayrak sallayanı olur. Deniz desen, kız istesem canını serer yoluma ama arkadaşları anlatmıyorsa tek kelime alamazsın ağzından. Bu yüzden iç yüzeyini bilmem, ne olduğunu bilmem. Ama iyi şeyler yaşamadı, onu biliyorum." Durup başını sağa sola yatırıyor ve önündeki çay bardağının dibinde kalan çayı tek yudumda içiyor. "Öyle sikinin keyfine gidip evlenmedi kimse kimseyle yani. Sen de madem bu kadar hevesliydin, sikip atamayacaktın ta o zaman. Kızın ihtiyacı olduğunda elimi tutacaktın."
Bu defa dayanamıyorum geçiriyorum bir tane bacağına. "Lan göt! İşte tam da bu yüzden gittim. Bu yüzden bastım üstüne geçtim. İhtiyacı olduğunda nereden tutacaktım lan elini! Urfa'dan mı? Diyarbakır'dan mı? Suriye'den mi lan? Nereden nereden!" Elimi yüzümde gezdirip birkaç nefes alıyorum arka arkaya ama sakinleşemediğimi anlayınca aynı öfkeyle devam ediyorum. "Bana ihtiyacı olmasın istedim lan! Benden uzakta olursa iyi olur dedim. Benim bokum çamurum bulaşmaz üstüne dedim. Özel harekatçıydım ben! Aldığım nefese bilenen it sürüsüyle dolaşıyorum ben götümde! Bulaşmasın istedim Leyla'ya. Burada, bu mahallede, güvende kalsın mutlu olsun istedim." Mehmet gözlerini kısıp başını sallıyor yavaşça. "Fikrini sormadın. Zaten Leyla da öyle pek güvende falan kalmadı. Peşinde senin değiminle it sürüsü yoktu belki ama bir eli yağda bir eli balda da kalmadı."
"Çok gençti. Daha 20 bile değildi. Benim peşimde heba olmasın istedim." Yüzüme yayılan gülümsemeyle başını iki yana sallıyorum. "Ama beklermiş biliyor musun. Ben onun Kuzey ile konuşmasını duydum. Ayağınıza taş değmesin derkenki sesindeki gururu, korkudan titremesine rağmen ona dimdik durmasını gördüm. Beklermiş beni. Yorulurmuş ama dururmuş yanımda. Yorgunluğumu da alırmış, bir bende dinlenirmiş. Anladım ben onu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla'ya Kadar
General FictionKim olduğunu görmek için yüzüne bakmak istediğim adamın ilk önce dudakları giriyor görüş açıma ve halinden memnun, gördüklerinden keyif alan bir gülümseme ile karşılaşıyorum. Bakışlarım dudaklarından sıyrılıp gözlerine tırmandığında kısa bir an duru...