Sebepler ve Sonuçları Diyelim

1.8K 192 77
                                    

İhtiyacım olan şeyi, Ali Kemal'in aklını alma pahasına yaşadığımdan kendimi birkaç saat öncesine göre daha iyi ve garip bir şekilde daha dinç hissediyorum. Ali Kemal el frenini çekerken önümdeki güneşliği indirip yüzümü kontrol ediyorum. İnsan içine çıkılabilecek bir halde olduğuna kanaat getirip kapattığımda gözlerinin üzerimde olduğunu bildiğim adama dönüyorum. "İyisin değil mi?"

Gözlerimi açıp kapatıyorum. İyi olduğuma ikna etmek ister gibi. İyi hissediyorum. En azından, hissedebiliyorum. "İnelim mi?"

Aynı anda kapıya uzanıp iniyoruz ve ben sebepsizce Ali Kemal'in yanıma dolaşmasını bekliyorum. Bunu fark ediyor sanırım çünkü yüzünde belli belirsiz bir gülümseme beliriyor. Yanıma dolaştığında birlikte yürümeye başlıyoruz. Ara ara birbirine değen kollarımız vücuduma enerji pompalıyor gibi hissediyorum. Hastaneye ana kapıdan girip direkt yoğun bakım katına ilerlerken tanıdık birkaç yüzün selamını alıyorum. Koridora ilerlerken Babür ve Güven'in kim olduğunu bilmediğim iki adamla konuştuğunu fark ediyorum. Aynı şeyi Ali Kemal de görüyor olacak, gerginliğini hissettiren bir nefes alıyor ve herhangi bir şey demeden elime uzanıyor.

Aylar sonra, avuç içimde hissettiğim eliyle atmaya çalıştığım adım havada kalıyor. Dönüp yüzüne bakıyorum ama o direkt karşıya bakıyor. "Leyla. Konuşmayalım be. Sorma bir şey. Deme de. Yeter ya valla."

Birbirimize yaptığımız onca şeyin ardından, tam da en ihtiyacım olduğu anda, beni hayata geri döndürmeye niyetlenmiş gibi elimin üzerinde dolaşan parmağını yok sayamıyorum. "Yeter Ali Kemal."

Uzun bir nefes veriyorum. Sahiden yeter. Ben belki de vazgeçmeliyim, Ali Kemal'den yapamayacağı bir şey istemekten. Belki de ben kabul etmeliyim, Ali Kemal'in kendi bildiği doğrudan asla vazgeçmeyeceğini.

Belki de ben hayatımda ilk defa boyun eğmeliyim.

Bunu düşüneceğim. Ama önce Kuzey. Önce, benim yaşamaya devam etmem lazım. Ali Kemal sırasını bekleyecek.

Geldiğimizi ilk önce Babür fark ediyor. Gözleri direkt gözlerimi bulduğunda, oradan açılan yaylım ateşiyle ister istemez gardımı almış buluyorum kendimi. "Ne oluyor?"

Ali Kemal sıkıntılı bir nefes aldığında aslında ne olduğunu bildiğini anlıyorum. "Sakin ol. Kuzey ile alakalı değil. Birkaç soru soracaklar sana."

Yeniden hareketlendiğimizde Babür ile bir kez daha çakışıyor bakışlarımız ve onun az öncekine göre daha eğlenen bir ifadeye sahip olduğunu gördüğümde, sebebini sorgulamadan edemiyorum. Neyse ki, gözleri birleşik ellerimize inip yeniden gözlerime tırmandığında kaşlarını birkaç kez kaldırıp indiriyor. Salak bu çocuk ya. Gidip ağzına vuralım. Aramızda kısa bir mesafe kaldığında diğerlerinin de dikkatini çekiyoruz ve hepsi dönüp bize bakıyor. Güven kısaca birleşik ellerimize bakıp yeniden yüzüme baktığında tepkisiz yüzünün az da olsa aydınlandığını düşünüyorum.

Güven, Ali Kemal'in bana bilgi verdiğini bilmediğinden eliyle karşısında dikilen ve beden dilinden onlardan pek de hoşlanmadığını anladığım iki kişiyi gösteriyor. "Leyla gel. Beyler, organizeden. Sana birkaç soru soracaklar."

Bakışlarım kapalı yoğun bakım kapısına varıyor ve beni Kuzey'in yanına gitmekten alıkoydukları için istemsiz bir önyargı yükleniyorum. Bilemiyorum, belki de Güven ve Babür'ün huysuzluğu sirayet ediyor üstüme.

Yanlarına gittiğimizde elimi çekiyorum Ali Kemal'in avucundan ve bu onun bakışlarının üzerime çevrilmesine sebep oluyor. Yine de dönüp bakmıyorum Ali Kemal'e. "Sizi dinliyorum."

Sivil olan ve artık gözlerindeki huysuz pırıltıları ayan beyan gördüğüm adam bir adım önce çıkıyor. "Biz sizi dinliyoruz Leyla hanım." Böyle söyleyince kaşlarım havalanıyor ama devam etmesini bekliyorum. "Olay yerinde ne işiniz vardı?"

Leyla'ya KadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin