Yeni Türkü ~ Dönmek
"Geçeceğiz birinin içinden belli oldu. Söyle, kimi düz yatırıp ters sikiyoruz?"
Sağ elimi yere bastırıp ondan aldığım güçle doğruluyorum. Doğrulmadan hemen önce yerde açık duran yüzük kutusunu çat diye kapatıp avcuma sıkıştırıyorum. Bütün gücümü o kutudan alır günü sıkıyorum parmaklarımı. "Bilmiyorum. Ama öğreneceğim"
Kuzey bir kez eğiyor başını ve kapı girişindeki varlığını odanın içine taşıyıp kapıyı kapatıyor. Gözleri bir kez daha dolaşıyor odanın içinde. "Temiz mi?"
Bir şey varmış da göremiyormuşum gibi ben de bakınıyorum yeniden. "Temiz." Elimle yüzümü sıvazlayıp derin bir nefes alıyorum. "Temiz amına koyayım temiz!" Elimi çekip çatık kaşlarının altından yüzüme bakan adama çeviriyorum bakışlarımı. "Leyla'yla tehdit edildim." Dudaklarımın arasından histerik bir kahkaha çıkıyor ve bu Kuzey'in kaşlarını daha da çatıyor haliyle. "Sadece Leyla değil." Söylediğim şeyi idrak edebilsin diye direkt göz bebeğine kilitliyorum bakışlarımı. "Bahar'la da." Bütün gücünü oradan alıyor gibi ikisini birden yaslıyor beline. Gözlerinin kapandığını görünce başımı sallıyorum hafifçe. "Günlerdir bekliyorum. O kadar uzun zamandır bekliyorum ki!" Elimi kaldırıp sıkı sıkı tuttuğum kutuyu sallıyorum açılan gözlerini gördüğümde. "Şunun bile fotoğrafı geldi bana! Ben o kadar uzun zamandır bunu Leyla'nın parmağında göreyim diye bekliyorum ki!" Ayağımın ucunda duran dosya yığınına bir tekme daha atıyorum. "Bu siktiğim yüzüğün fotoğrafını gönderdiler bana! Hangisine bu yüzük diye sordular lan bana!"
Kuzey ağzının içinden bir küfür savurup bir kez daha gezdiriyor bakışlarını odanın içinde ve nihayet bana döndüğünde gözlerini üzerimde gezdirip göz kırpıyor. "Telefonun nerede?" O hengamede nereye girdiğini bilmediğimden kontrol ediyorum ve masanın altına fırlattığımı fark edince eğilip alıyorum yerden. Kuzey ağzının içinden bir küfür daha mırıldanıyor bir iki adımda yanıma gelirken. Telefonu elimden aldığında ise burnundan uzunca bir nefes veriyor. "Kapalı neyse ki." Neye takıldığını anlamadığımdan kaşlarımı çatıyorum. Beynim sikildi beynim. Düşünen yerlerim sikildi atıldı bir köşeye! Elinde telefonumla odanın kapısına yürürken arkasını dönüp göz kırpıyor. "Davet mi bekliyorsun amına koyayım! Yürüsene!"
Sırf öyle diyor diye yürüyorum arkasından ve koridora çıkar çıkmaz karşıdan gelen Mert'i görüyorum. "Başkomiserim!" Hızlı adımlarla yanımıza geldiğinde bakışlarını kısaca Kuzey'in üzerinde dolaştırıyor ardından bana dönüyor hasar tespiti yapmak ister gibi. Az evvel uğultu gibi gelen şarkının sesini net bir şekilde duymak bu geceki tek derdimiz gibi dişlerimi birbirine bastırıyorum.
Gitmek, mümkün mü artık
Gitmek, onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmekSuçun şarkıda da, şarkıyı söyleyende ya da dinleyende de olmadığını biliyorum. İyi biliyorum. Ama damarımın üstünde ince ince tepinmesine engel olamıyorum. Kapattığım gözlerimi aralayıp sabır çekiyorum. "O herifi bul bana." Mert kimden bahsettiğimi anlamak ister gibi gözlerini kısıp bakıyor yüzüme. Başımı savuruyorum sanki arkamda duruyor gibi. "O yüzüğü yapan." Neresi sıla bize? Neresi gurbet? "Yüzüğü yapan o." Yollar bize memleket. "Sikeceğim ama artık ha! Kapatın lan şunu!"
Sesim koridorda yankılanıp dalga dalga bana dönüyor ama kim ne hissediyor diye düşünecek yerleri çoktan geçtiğimden önemsemiyorum. Bunun yerine bir kez daha kapatıyorum gözlerimi belki bu defa sakinleşebilirim diye ama beklediğim etkiyi bulamayınca bir küfür de kendime savuruyorum. "Ağabey. O adam temiz. Onunla ilgili bir şey olacağını sanmıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla'ya Kadar
Genel KurguKim olduğunu görmek için yüzüne bakmak istediğim adamın ilk önce dudakları giriyor görüş açıma ve halinden memnun, gördüklerinden keyif alan bir gülümseme ile karşılaşıyorum. Bakışlarım dudaklarından sıyrılıp gözlerine tırmandığında kısa bir an duru...