Ayzer Büyüker ~ Anla Memleket Gibiyim
"30 Ağustos, salıya denk geliyor."
Önümdeki geçen yılın ruh sağlığı sempozyumunun raporunu okurken bir anlığına bakışlarımı kaldırıp Bahar'a bakıyorum. "Ve?"
Bakmasam da Bahar'ın gözlerini devirdiğini biliyorum. Hemen arkasından beklediğim hareketi ise elbette ki gecikmiyor. Gözlerim önümdeki tablette olsa da kakülleri ile oynadığını görebiliyorum. "Ve, biz bu sene tatil yapmadık."
Bu bildiriden bana hayır gelmeyeceğini anladığımda ekranın köşesindeki kırmızı yere dokunup ekranı kapatıyorum. "Doğru söylüyorsun. Geçen sene Bahamalar'daydık çünkü Bahar çiçeğim."
Bahar elindeki ruju bir kere bile düşünmeden bana atıyor. "Neden değildik acaba?"
Benim yüzümden. "Çünkü, senin arkadaşının aksine, biz TL ile maaş alıyoruz bebeğim."
Bahar tek kaşını kaldırıp yüzüme bakıyor. "Ha şimdi de benim arkadaşım oldu yani?"
Önümdeki büyük bardağın içindeki buzları karıştırıyorum pipetle. "Öyle oldu."
Bahar, tatil konusundan sıyrılmadan Alaz ile olan mevzuda kalmaya çalışıyor. "Çok uzadı bu mevzu. Bir ay oldu neredeyse Leyla! Yarın öbür gün doğum gününü kutlayacağız. Böyle mi devam etmek isiyorsun sahiden?"
1 Eylül'de muhtemelen Kuzey burada olmayacak, biz, benim otuzuncu yaşımla birlikte yeni adli yılın başlangıcını kutlarken. Dudaklarımı ısırıp gülüşümü kontrol altına almaya çalışıyorum. Açılan bahçe kapısından giren kadını gördüğümde sedirde uzattığım bacaklarımı toplayıp iki kere vuruyorum. "Gel Deniz kızım. Hoşgeldin."
Deniz yüzündeki yorgun gülümseme ile bahçeye girip yolunun üstündeki Bahar'ın saçlarını öpüyor. Ardından gelip sedire oturuyor ve direkt kucağıma bırakıyor kendini. "Öldüm ben. Ben öldüm de bana bir kürek toprak atanım yok!"
Bahar, çalışmaya karşı bir insan olarak doğduğundan bağdaş kurup yüzünü buruşturuyor. "Benim ağabeyim bakardı sana! Kendi kendinin başını yaktın!" Deniz bir an kafasını göğsümden kaldırıp Bahar'a bakıyor ama laf yetiştirecek enerjisi olmadığından geri kucağıma yığılıyor. Önümdeki soğuk kahve bardağını alıp Deniz'e uzatıyorum, ikiletmeden alıyor. "Hem ne işi bu böyle? Yaz tatilindeyiz. Sen neden çalışıyorsun?"
Deniz birkaç yudum aldığı kahveyi geri masaya bırakıp doğruluyor kucağımdan. "Şey de diyecek misin? Öğretmenler üç ay tatil yapıyor, bir kadın için en uygun meslek öğretmenlik?"
Bahar yüzüne yayılan sırıtışla başını sallıyor arka arkaya. "Evet. Üç ay evinde oturup çocuklarınla ilgilenirsin. Giriş çıkış saatin belli olur, kocana vakit ayırırsın."
Deniz kaşlarını havalandırıp iki elini yüzüne kapatıyor. "Birincisi ben öğretmen değilim. İkincisi, o bir hurafe. Hiçbir öğretmen üç ay tatil yapmıyor. Üçüncüsü, senin ağzını kırarım!" Bahar koca bir kahkaha attığı sırada sokağa giren bir arabanın farları vuruyor bahçeye. Ali Kemal'in arabasının farları. Oturduğum yerde kıpırdanıp ellerimi kalçamın altına sıkıştırıyorum saçma sapan bir tepki vermemek için. "Bilim insanıyım ben bilim insanı! Hadsiz köpek!"
Bahar hala kıs kıs gülerken ben gözlerimi duran arabadan alamıyorum. Kapıları aynı anda açıldığında önce Mehmet iniyor arabadan, ardından Ali Kemal. Deniz karşısında Mehmet'i görünce, sinirlendiren oymuş gibi masanın üzerindeki anahtarlığı alıp Mehmet'e fırlatıyor. Beklemediği bir anda gelen anahtarlıktan son anda kurtulan Mehmet kocaman açılan gözleri ile Deniz'e bakarken Bahar yeni bir kahkaha atıyor. "Yavrum ne oldu ya?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla'ya Kadar
General FictionKim olduğunu görmek için yüzüne bakmak istediğim adamın ilk önce dudakları giriyor görüş açıma ve halinden memnun, gördüklerinden keyif alan bir gülümseme ile karşılaşıyorum. Bakışlarım dudaklarından sıyrılıp gözlerine tırmandığında kısa bir an duru...