Pinhani ~ Bilir O Beni
Bahadır Sağlam ~ Söyleyin OnaGözüme girmeyen uykunun vebalini Mehmet'in boynuna dolayısım geldiğinden sabahın kör saatinde dayanıyorum kapıya ama Allah'tan birkaç tutam kırıntı kalmış aklımın köşelerinde ki zile abanıp da toplamıyorum milleti başımıza. "Seni pezevenklerin elinden kurtarayım diye arıyorsan belirtmek isterim ki polis olan sensin." Muhtemelen yastığa yaslı kafasını kaldırmaya dahi tenezzül etmediği için sesi boğuk boğuk geliyor ve ben, o uyuyabiliyor diye bile küfür etmek istiyorum. "Kapıdayım. Aç şunu." Mehmet ağzının içinden bir şeyler homurdanırken ne kadar kendimi tutmaya çalışsam da gözlerim dönüp dolaşıp arkamda kalan eve kayıyor ve sımsıkı kapalı perdelerine bakıp derin bir nefes alıyorum.
Dün gecenin bir yarısı geldiğinden olacak evde hala bir yaşam belirtisi olmaması, dün gecenin benim boktan beynimin oyunu olup olmadığını düşündürüyor bana ama hayır, o motorun arkasına bir an bile düşünmeden binişinin, rüzgara karışan hanımeli kokusunun gerçek olmama ihtimali yok.
Biliyorum.
Kapının önünde beklemekten daraldığım bir an kapıya tekme atmayı düşünsem de amcamın evde olduğunu bildiğimden götüm yemiyor ve zaten tam o anda açılıyor kapı. "Lan deli mi sikti bu saatte!" Tek gözünü ovalayan Mehmet'i elimin tersiyle itip içeri giriyorum. "Bu saatte karşı evin kapısına dayanmamak için buradayım, tepinme damarımda."
"Manyak mısın lan? Delirdin iyice ha! Kadın gitti biliyorsun değil mi? Yok Yani burada."
"Biliyorum! Nereye gittiğini biliyorum." Sert çıkışımla durup bir süre evi dinliyorum ama herhangi bir kıpırtı olmayınca sesimi alçaltıp devam ediyorum. "Döndü. Dün gece."
"Ve sen bunu biliyorsun!" Mehmet'in uykudan arınan sesini duyduğumda dün gece elinde bavuluyla kapımda beliren kadını düşünüyorum. Biliyorum diye mırıldanıyorum. "Bana geldi. Döner dönmez."
"Hassiktir."
Mehmet'i elimin tersiyle itip içeriye geçiyorum ve kapının girişinde çıkardığım ayakkabıları kaldırıp yerine koyuyorum. Merdivenleri olanca sessizliğimle çıkıp geceden beri uyku yalan olduğundan iğnelerin battığı gözlerimi kapatıp göz pınarlarıma baş parmaklarımı bastırıyorum. "Ne demek lan bana geldi? Anlatsana doğru dürüst."
Kendimi Mehmet'in yatağına gelişigüzel atıp kolumu alnıma yaslıyorum. Kapalı gözlerim bile sızım sızım sızlıyor. "Geldi işte amına koyayım! Neyi soruyorsun?" Duyduğum seslerden Mehmet'in dönen sandalyeye oturduğunu anlıyorum ve birkaç saniye sonra ayak bileğime yediğim bir tekme ile bir küfür daha savurup kendimi dirseklerimden geri çekiyorum yatakta ve iyice yayılıyorum.
"Anlatsana adam gibi! Neden gelmiş? Bir şey mi dedi?"
"Bi sus lan beynimi siktin! Anlatıyoruz işte!" Ağzının içinde bir şeyler geveliyor ve ben küfrettiğinden emin olduğumdan gözümü açıp bakmıyorum. "Saat kaçtı bilmiyorum ama gece yarısını geçmişti. Kapı çaldı. Evin kapısı kerhane kapısına döndüğünden garipsemedim. Ezgi açtı kapıyı."
"Kim pardon?"
Bıkkın bir nefes veriyorum çünkü sahiden canımı sıkıyor. "Lan iki lafımın arasına girip durma yırtık dondan çıkar gibi. Ezgi Ezgi. Komiser Ezgi bildin mi?"
"Oğlum sen yarağı yemişsin lan! Gecenin o saatinde Leyla'nın sana gelesi tutmuş ve o gece senin eve kız attığın geceye mi denk gelmiş!"
Kafamın altındaki yastığı çekip beklemediği bir hızla atıyorum kafasına. "Bana bak sikeceğim o ağzını ha! Kız atma falan yok, boş yapma!" Dilimi damağıma vurup hafifçe doğruluyorum ve elimle yerdeki yastığı işaret ediyorum. Mehmet yüzündeki piç gülümseme ile eğilip yastığı alıyor ve bana geri verdiğinde kalkıp suratına basasım geliyor. "Babası hastalanmış. Arabası da bakımdaymış. Benimkini rica etti. Ne var lan bunda?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla'ya Kadar
General FictionKim olduğunu görmek için yüzüne bakmak istediğim adamın ilk önce dudakları giriyor görüş açıma ve halinden memnun, gördüklerinden keyif alan bir gülümseme ile karşılaşıyorum. Bakışlarım dudaklarından sıyrılıp gözlerine tırmandığında kısa bir an duru...