Can Bonomo ~ Hikayem Bitmedi
Kalben ~ Sadece
Mavi Gri & Ahmet Hatipoğlu ~ Ölümle Yaşam ArasındaKuzey'in belimdeki eli baskısını artırdığında ne oluyor diye ilk önce karnıma ardından dönüp yüzüne bakıyorum. Çatık kaşları altından, merdivenlerde büyük bir zafer kazanmış komutan edasıyla dikilen kadına baktığını gördüğümde geliyorum kendime.
O zaferi onun götüne sokarlar yalnız Leyla. Sonsuzlar kere hak veriyorum dünyanın en güzel Bahar çiçeğine ve içeriden son hecesini uzatarak geldim diye bağıran adamın dışarıya çıkıp o kadının yanına gidişini görmemek adına Kuzey'in kolunun içinde dönüp yüzüne bakıyorum ve asla yüzüme bakmadan Ezgi'ye bok atan gözlerini üzerime çekmek adına yanağında atan kasa yaslıyorum elimi. Parmaklarımı ritmik bir şekilde yanağına vurduğumda nihayet dikkatini çekebiliyorum ve donuk gözleri bu defa bana dönüyor. "Anneme bakacağım. Gördün mü sen?"
Belli belirsiz sallıyor başını. "Sabah sen uyurken uğradım yavrum."
Dudaklarımın arasından çıkan bir kıkırtı ile bakışlarına bariz bir şaşkınlık yerleşiyor. Bu da he. Götü başı dağıtacağız sandı. Dağıtmayacağımızdan değil de, gösteresimiz yok aşkım. Adım seslerini duyduğumda Ali Kemal'in de bahçeye çıktığını anlıyorum ama dönüp bakmıyorum. "Bazı önemsiz özel harekatçı yetenekleri mi?"
Göz kırparak sorduğum soru ile Kuzey'in yüzündeki şaşkınlık ibaresi derinleşiyor ve hemen ardından yüzünü sıvazlıyor. "Yok amına koyayım resmen yedi kız kafayı." Elini yüzünden çektiğinde hala aynı yüz ifadesi ile ondan bir cevap beklediğimi görünce göğsünü hareketlendiren bir nefes alıyor. "Yok yavrum. İnsan gibi kapıdan girdim, annemi gördüm. Semiha teyzeyi gördüm. Hazar'ı gördüm." Kaşlarımı kaldırıp yüzüne bakıyorum devam et der gibi. "He yavrum he! Bahar'ı da gördüm. Sabah sabah başka derdin kalmadı çünkü!"
Başımı hafifçe çenesine vurup tutuşundan kurtulmak için bir adım geri gidiyorum ve ifademe yerleşen sertliği izlemesine müsaade ediyorum. "Kalmadı. Yok benim başka derdim. İçeri hadi. O kurdele bir tek bana bağlanmayacak herhalde!"
Kuzey'in yüzünü buruşturmasına asla takılmadan eline uzanıyorum ve arkamı döndüğümde istemsizce gözlerim Ali Kemal'i buluyor. Allah'ın cezası herif, Allah'ın cezası olduğuna beni daha da ikna etmek ister gibi giydiği haki gömleği ile büst gibi dikiliyor karşımda.
Karşımda derken, Ezgi'nin yanında. Ona, Ali Kemal diyen Ezgi'nin yanında.
Bir de utanmadan, ki iliklerime kadar biliyorum öyle ar etme falan huylarının olmadığını, Kuzey'in avuç içime sığdırmaya çalıştığım eline bakıyor. Şeytan diyor, git oy o gözünü! Ona Ali Kemal diyen bu kadına geliyorum diyen o dilini çıkar at yerinden! Bilemiyorum. İçimdeki Bahar da olabilir bunu diyen. Her şeyi de şeytana yüklemeyelim.
Ali Kemal'den bakışlarımı güçlükle Alaz'a çeviriyorum ve başımı kapısında hala yan yana dikilmeye devam eden ikilinin olduğu eve doğru savuruyorum. "İçerideyim. Olabilecek en kısa sürede de çıkacağım. Karına söyle. Bahar'a yaklaşmasın bence bugün. Benim kollarım güvenli liman. Bana gelsin."
Cümlemi göz kırparak sonlandırıyorum ama Alaz kahkaha atmak üzere olduğunu görmemişim gibi eliyle yüzünü kapatıp bakışlarını kaçırıyor benden. "Güvenli liman." Sesindeki alaya kaşlarımı çatıyorum hafifçe. Çatma. Haklı adam. "Emin misin güvenli limandan Adalıların en güzel kızı?"
Ona cevap vermek yerine daha çok çatıyorum kaşlarımı ama yanımda benim güvenli limanım olduğundan devam edemiyor Alaz. Bacağına yediği bir tekmenin ardından acıyla kıvranırken, Kuzey elimdeki tutuşunu kuvvetlendirip kapıya doğru çekiştiriyor beni. "Siktir git şuradan, sen de elimde kalma!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla'ya Kadar
General FictionKim olduğunu görmek için yüzüne bakmak istediğim adamın ilk önce dudakları giriyor görüş açıma ve halinden memnun, gördüklerinden keyif alan bir gülümseme ile karşılaşıyorum. Bakışlarım dudaklarından sıyrılıp gözlerine tırmandığında kısa bir an duru...