Velet ~ Aşk Sadece Anlayana
Mert Demir & Mabel Matiz ~ Antidepresan
Daniska & Hüsnü Arkan ~ Şimdi Gel De Aşka İnanma"Hay ben bu kumaşı böyle kesen terzinin parmaklarını şimdi tek tek."
Elimdeki parfümü makyaj masasına bırakıp aceleyle arkamı dönüyorum ve parmaklarımı bastırıyorum Kuzey'in dudaklarının üzerine. Dakikalardır birbirlerine eziyet ettikleri kravat ile aralarına girip parmaklarımı gezdiriyorum onunkilerin üzerinde. İsmi dudaklarımdan, hep şiir gibi dediği o tonda dökülünce dişlerini sıkıp gözlerini kapatıyor. "Biraz nefes terapisine ne dersin?"
Gözlerini açmadan başını iki yana sallıyor ve kravatını bağlamam için bana müsaade ediyor. "Sakinim ben."
O görmüyor ama ben kaşlarımı havalandırıyorum. "Öyle mi? Hiç belli olmuyor bebeğim."
Kuzey başını hafifçe yana eğip bir kez daha sıkıyor dişlerini. "Kravat yüzünden. Delirtti beni. Bağlanmıyor bir türlü."
Birkaç mırıltıyla onu onaylıyorum ve düğüm haline getirdiği zavallı kravatı olması gereken forma sokup çenesine dudaklarımı bastırıyorum. "Bir tık daha sakin olabilirsen, epey giderin var başkomiserim."
Gözlerini aralayıp yüzüme bakıyor boş boş ve böyle bir yere varamayacağını anlamış olacak iki elini yüzüne kapatıp birkaç derin nefes alıyor. Kuzey, daha önce görmediğim kadar gergin ve heyecanlıyken, yanıbaşında bu heyecanını yaşamak bile her hücremi mutlulukla titretiyor. "Olmuş muyum?"
Gözlerimi gezdiriyorum üzerinde milyonuncu kez belki ve kendimden emin bir şekilde kaldırıyorum çenemi. "Muazzam."
Kuzey'e bakarken bir an sonra yerinde tepinecekmiş gibi hissetmeden edemiyorum ve içinde bulunduğumuz odamın kapısı sorgusuz sualsiz arkasına kadar açılınca atmak üzere olduğum kahkahayı yutuyorum. "Yenge! Ya ben bağlayamıyorum bunu!"
Burak elinde kravatıyla içeriye daldığında küfür etmekten ağzı yamulacak diye endişelendiğim koca bebeğime sırtımı dönüp ona doğru adımlıyorum. "Özel harekatçıyız diye geçinirsiniz. Bir tane kumaş parçasıyla derdinizi çözemiyorsunuz daha."
Burak'a giden adımlarım kolumdan tutulmak sureti ile engelleniyor ve Kuzey yanımdan geçip Burak'ın boynunda öylesine duran kravatı alıp bana uzatıyor. "Kendi boynunda bağla. Yaklaşma şuna. Yenge falan diyor ama ben güvenmiyorum hiç bu tipsize."
Ben yüzümü buruştururken Burak alıngan bir yüz ifadesi ile bakıyor Kuzey'e. "Aşk olsun başkomiserim."
Kuzey odadan çıkmadan beni de tutup kolumdan çekiyor. "Siktir git başımdan Burak." Kuzey'in çekiştirmesi ile salona girdiğimizde Babür'ün de kravatıyla uğraştığını görüyoruz ve Kuzey anında adımlarını durdurup yüzüme bakıyor. "Bununkini bağlarsan kendimi boğarım boynumdakiyle Leyla!"
Babür yüzümüze bakmadan burnundan verdiği bir nefesle gülüyor ve ben bağladığım kravatı Burak'a uzatırken o bize dönüp kaşlarını havalandırıyor birkaç kez. "Ben özel harekatçıyım yalnız!"
Sefer elindeki telefonu ceketinin cebine sıkıştırıp bize doğru yürüyor ve onun da kravatının ceketinin cebine sıkıştırıldığını görüp bıkkın bir nefes veriyorum. "Güven ağabey kapıdaymış. Tamamsak çıkalım."
Sefer'in cebinde kırışan kravata bakıp yüzümdeki ifadeyi sabit tutmaya çalışıyorum ve yanıbaşımda dikilen Babür'ün ayağına tekme atıp kaşlarımla Sefer'in kravatını işaret ediyorum. "Hadi bakayım özel harekatçı. Ellerinden öper."
Babam çatılı kaşları ile salona girdiğinde hepsi hazırola geçiyor ve ayakkabılarından çıkan tek düze sese kahkaha atmak isteyen tarafımı görmezden geliyorum. Hepimizi tek tek süzüyor ve bir kez başını eğiyor. Bunun tamam, bir şeye benziyorsunuz, evden çıkabilirsiniz demek olduğunu anlayan tim üyeleri, tören düzeninde salondan çıkarken Kuzey bana bakıp kaşlarını kaldırıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla'ya Kadar
General FictionKim olduğunu görmek için yüzüne bakmak istediğim adamın ilk önce dudakları giriyor görüş açıma ve halinden memnun, gördüklerinden keyif alan bir gülümseme ile karşılaşıyorum. Bakışlarım dudaklarından sıyrılıp gözlerine tırmandığında kısa bir an duru...