Evlenme Teklifi Etmeyeceğim Sana

2.4K 244 52
                                    

Musa Eroğlu ~ Candan İleri

Bahar, Mehmet'in omzundaki başını kaldırmadan gözlerini kapalı perdelerin ardındaki odaya çeviriyor. İçerideki cılız ışık, bıraktığımız gibi durduğundan Hazar'ın ne yaptığını anlayamıyoruz. Birkaç saat önce, Erkut'un üstünden bir posta da Mehmet geçmiş, Mehmet'in elinden Erkut'u Hasan amca almıştı. İkisi evden çıkıp gittiğinden beri, Hazar tek kelime etmeden odasında yatıyor, Hasan amca az evvel gelip eve girdiğinden beri ise evden hiç ses çıkmıyor. "Bir şey var ya. Ben kardeşimi bilmez miyim var bir şey."

Bahar'ın serzenişine cevap vermiyorum. Bunun yerine daha çok sığınıyorum Ali Kemal'e. Karşımda oturan Alaz'ın gözleri benim üzerime düşüyor, sanki ne düşündüğümü merak ediyor gibi ama ağzımı açıp tek kelime etmiyorum, ne diyeceğimi bilemediğimden. Çünkü bence de bir şey var. "Öylece susuyor. Amına koyduğumun herifi gel diyor geliyor git diyor gidiyor. Büyü mü yaptı puşt ne sik yaptıysa böbreklerini vereceğim eline!"

Bahar başını oynatıp Mehmet'e varlığını hatırlatmaya çalışıyor. Mehmet de başını hafifçe Bahar'a vurup cevap veriyor ona. Ben hala bir şey demiyorum. Onlara cevap vermek yerine, yurt içinde olduğunu ve operasyonda olmadığını, dahası sesimi duymaya ne kadar ihtiyacı olduğunu bildiğim adama mesaj atmayı tercih ediyorum.

"Canımın içi. Nasılsın?"

Ali Kemal'in saçlarımın arasında oynayan çenesinden mesajı gördüğünü anlıyorum ama önemsemiyorum, zaten saklamak gibi bir derdim olmadığından. Mesaj iletilir iletilmez telefonum çalıyor ve masadaki herkesin dikkati üzerimde toplanıyor. "Canım."

Kuzey derin bir nefes alıyor evvela. Ardından cevap veriyor bana. "İndik yavrum Ankara'dayız. Buradan arabayla devam edeceğiz. Apo bende."

Gözlerimi kapatıp yüzümü Ali Kemal'in göğsüne saklıyorum ve bencilce de olsa bir kulağımda atan kalp ile diğer kulağımdaki sese şükrediyorum. "Geleceğim yarın."

"Hayır, hiç gerek yok. Yorulma boşuna."

"Kuzey. Yapma. Yanında olacağım, biliyorsun."

O kadar yorgun ki, mental olarak o kadar bocalamış durumda ki ses edemiyor bana. Direnemiyor. Bu daha da düşürüyor süngülerimi. "Kapatayım mı ben? Ekibi toparlamaya çalışıyorum."

"Kolay gelsin canım."

Kuzey eyvallah diye kapatıyor ama ben bu defa onu gerektiği gibi cevaplayamıyorum. Cevaplasam da yüzünde bir gülümsemeye neden olmayacağım, biliyorum. Telefonu masanın üzerine bırakınca yüzümü iyice gönüyorum Ali Kemal'e ve nefes aldığımda burnuma dolan koku bile ağlamama sebebiyet veriyor. Abdullah'ın annesi, kardeşi ve nişanlısı geliyor aklıma. Kardeşinin mezuniyetini göremeyen, sevdiği kadının son kez saçlarını öpemeyen Abdullah sonra. Bacaklarımı toplayıp sarıyorum bir elimle ama sonra onları da yaslıyorum Ali Kemal'e.

Ali Kemal anlıyor derdimi, kocaman açıyor kolunu, sıkı sıkı sarıyor, yanımda olduğuna ikna etmek ister gibi. "Yapma böyle. Daha çok üzeceksin." 

Yüzümü kaldırmadan omuz silkiyorum. "Uçak bileti baksana bana. Hiç dermanım yok."

"Arabayı almak ister misin?" Bilmem. İster miyim. "Hem belki Bahar da gelmek ister seninle. Hepinize iyi gelir. Yarın çalışmasaydım ben de gelirdim ama, kısmet."

Ali Kemal konuştukça içimdeki hüzün bulutu dağılıyor gibi oluyor. Bahar gelirse Kuzey'e can olur, kan olur biliyorum. E Kuzey'i görmek, Bahar'ın Erkut zelzelesini de toparlar. Böyle düşününce mantıklı geliyor. Esenboğa'dan araba kiralamayı düşünüyordum zaten, birkaç saat fazla araba kullanmak dokunmaz bana. Bedenimi tamamen doğrultmadan başımı kaldırıp Bahar'a bakıyorum ve göz kırpıyorum. "Gelir misin?"

Leyla'ya KadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin