Bundan Sonra Adım Anılmaz Adının Yanında

1.9K 202 205
                                    

Sagopa Kajmer~ Affetmem
Sefo & Jako ~ Kördüğüm
Sertap Erener ~ Belli De Dönerim

"Öldü artık diyorum. Affedebilirsin, ölü birinden ne beklentin var diyorum. Ama bazen bir an geliyor, her şey sıfırlanıyor kafamın içinde. En başa dönüyorum. Öldü ama ölmeden önce bana bunu yaptı. Öldü ama ölmeden önce kaç gece ağlattı. Öldü ama ben onu affedemeden öldü diyorum. Kafamın içinde yaşayan sesleri susturamıyorum."

Onların susması mı gerekiyordu? "Ölüm bile temizlemiyor yani bazı şeyleri? İnsan bir kere kırılınca, aynı yerden kanamaya devam ediyor."

Karşımdaki genç kız elinde dağılmaya durmuş bir peçeteyle burnunu silerken ne dediğimi anlamak için kaşlarını çatıp birkaç saniye düşünüyor. Anlamamış olacak peçeteyi kendisinden uzaklaştırıp bana dönüyor. "Efendim?"

Aşkım belirtmek isterim ki hasta olan sen değilsin, o. Yardıma ihtiyacı olan da o. Kendine pay çıkarıp durma. Derin bir nefes alıp sırtımı yasladığım koltuktan uzaklaştırıyorum ve dirseklerimi masaya yaslayıp hafifçe öne eğiliyorum. "Affetmek zorundasın Melike. Çünkü artık karşında muhatabın yok. Gözyaşının da öfkenin de muhatabı yok. İçinde dik durmaya çalışan yanlarını görüyorum ama eğer onları törpülemezsen o sesleri susturamazsın." Susturulması gerekiyor mu sahiden? Hey! "Ve eğer o sesleri susturamazsan biz senin tedavini başka bir boyuta taşımak zorunda kalırız. Bunu istemiyorum. Sen çok güçlü birisin. Duygularını yönetebileceğini biliyorum. Beceremediğini düşünüyorsan, farklı bir yol bulmaya ne dersin?"

Leyla? Başka boyut derken, ne demek istiyorsun?

Karşımdaki çocuğa içinde yaşadığını iddia ettiği sesleri susturmakla ilgili sunacağım önerilerin bir kısmını kendim de mi yapsam diye düşünürken Melike omuz silkiyor. "İlaç kullanmak istemiyorum. Uyuşmak istemiyorum. Acımı yaşamak istiyorum."

Söyledikleri yüzümde belli belirsiz bir gülümsemeye sebep oluyor. "Doğru düşünüyorsun. Sağlıklı bir şekilde hayatına devam edebilmek için acını yaşamak zorundasın. Yas sürecini tamamlayamazsan, yoluna olması gerektiği gibi devam edemezsin."

Melike odanın içinde gelişigüzel gezdiriyor gözlerini. "Yas tutmayı da yediremiyorum ki kendime." Bir kez daha yaşlar gözünden boşaldığında derin bir nefes alıyorum. Elinde parça pinçik olan peçeteyi görmeye daha fazla dayanamayacağımı fark ettiğimde masanın üzerinde duran kutuyu itiyorum önüne. "Kaç yılımı verdim ben ona Leyla abla? Bunu hak etmedim ki. Ben daha benden vazgeçmesini kabul edemezken şimdi bir de yokluğuyla mücadele etmeye çalışıyorum! Bana bunu yaşattığı için ondan, bunu yapmasına izin verdiği için kendimden nefret ediyorum!"

Masanın üzerinde duran mataradan birkaç yudum su içip yeniden arkama yaslanıyorum. Ergenlik, sahiden hayatın en zor dönemleri. Duygusal gel-gitler, hormonların etkisinde savrulmalar gerçekten insanları öyle zor durumda bırakıyor ki bazen ben bile kendimi yetersiz hissediyorum. "Melike. Utku senin ilk sevgilindi. Bir sürü şeyi yaşadığın ilk erkekti. Onu hayatında başka bir yere koyman kadar olağan bir şey yok zaten. Kimse senden bunu kolayca kabul etmeni beklemiyor. Ama bak, yapman gereken ilk şey ne biliyor musun?" Burnunu çekerken başını iki yana sallıyor. "İlk önce kendi içine döneceksin. İlk önce kendine soracaksın. Ben, Utku'nun ihanetini mi kabul edemiyorum yoksa ölümünü mü diye. Kendine vereceğin ilk cevap bu olacak." Aramızda birkaç saniyelik bir boşluk olduğunda kafasında bunu tarttığını anlıyorum ama sonuca ulaşıp ulaşmadığını bilmiyorum. "Yazmaya ne dersin?"

Sehpadan, Ali Kemal'in nefret ettiği sehpadan, bakışlarını çekip bana dönüyor. "Nasıl yani?"

Omuz silkiyorum. "Basbayağı. İçimdeki sesi susturamıyorum demedin mi? Onunla konuşacağına yaz Melike. Ne düşünüyorsun? Ne hissediyorsun, hepsini yaz. Hem bu, katettiğin yolu görmen için de sana yardımcı olur."

Leyla'ya KadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin