"Merhaba Leyla. Nasılsın görüşmeyeli?"
Alaz'ın belimi saran kaskatı kolu canımı yakacak bir hal aldığında derin bir nefes alıp yutkunuyorum. Vücudumdaki titremeyi fark ettiğimde istemsizce çatılıyor kaşlarım ama bir saniye gözlerimi yumduğumda anlamsızca üstüme gelmemem gerektiğini fark ediyorum zira aradan geçen onca zaman sonra birden karşımda görmenin beni soktuğu bu durum çok da yadırganacak bir şey değil. Üstelik o nefret ettiğim göz bebeklerinin içinde parıldayan yıldızlar yüzümü süzerken benden ne beklediğini anlıyorum.
Eski Leyla.
Eski pasif, korkak Leyla.
Bunu fark etmek anlamsızca içimde bir yerlere dokunuyor ve benim dudaklarım arasından histerik bir kahkaha çıkıyor. Yüksek sesli olmayan o kahkahayı durdurabilmek için başımı öne eğip burnumun üzerini kaşıyorum ve sakinleştiğime kanaat getirdiğimde birkaç saniyedir havada olan o eli yakalıyorum.
O kadar şaşırıyor ki.
Öyle bir dumur oluyor ki.
Gözlerimi asla titretmeden direkt göz bebeklerinin içine bakıyorum. Yüzümdeki gülümsemeyi biliyorum. O iplemez, fütursuz gülümsemelerimden biri asılı dudaklarımda. Korkudan titreyeceğimi, gözlerine bakamayacağımı düşünmüş olacak, afallıyor Erkut. Öyle bir afallıyor ki, hayatımdan çaldığı iki senenin üzerine güneş açılıyor sanki. Bahar geliyor ve ben o ilk bahar yağmurunun ferahlığı gibi parlıyorum durduğum yerde.
"Merhaba Erkut. Gayet iyiyim." Elimi elinin arasından yavaşça çektiğimde onun elinin hala havada olduğunu görüp gözlerimi deviriyorum. Ruh hastası manyak. Gözlerim aheste aheste yüzünü tarayıp burnuna takıldığında bu sefer sahici bir kıkırtı dökülüyor dudaklarım arasından. "Seni de iyi gördüm. Çok hoş görünüyorsun." Ne dediğim kulaklarına ulaştığında daha da şaşırdığını ve yerinde hafifçe dikleştiğini görüyorum ve bu daha da keyiflenmeme sebep oluyor. "Burnun, bayağı iyi. Tanıdığımız biri mi? Kim yaptı?" Cümlemin sonunda bir kez daha burnumu kaşıyıp yüzümdeki gülümsemeyi bastırmaya çalışıyorum ve Erkut'un havadaki elini indirdiğini fark ediyorum.Huzursuzca yerinde kıpırdanırken eline uzanan Hazar'ın elini fark ediyor ve parmaklarına dolanan parmakları sarıyor. Gözlerim ellerinden yanında dikilen Hazar'a kaydığında az önceki tavrımdan ne kadar rahatsız olduğunu görüyorum ve yüzümdeki gülümsemeyi anında yok ediyorum. Onun kehribara dönen gözlerine içimdeki bütün öfkeyi akıtırken sağ tarafımdan öfkeli bir ses yükseliyor. "Ne oluyor amına koyayım! Kim lan bu puşt! Leyla! Kim lan bu?" Oysa benim yerime kendi kardeşine sorması gereken bir soru bu ama madem bana yöneltiliyor, cevaplamam boynumun borcu olduğundan bakışlarımı Hazar'ın titreyen kehribarlarından çekmeden başımı omzuma yatırıyorum. "Eski sevgilim." Dudaklarım arasından çıkacak kelimeleri Hazar da o kadar beklemiyor ki anında belirgin bir duygu oturuyor oraya.
Korku.
Doğru bir dışavurum oluyor bu. O adam yanındayken hissetmesi gereken en belirgin duygunun bu olduğunu ben biliyorum. İliklerime kadar biliyorum. Ama Hazar'ın korkusu bu değil, söylediğim gerçeğin ağabeyi üzerindeki etkisi. Ama o insan demeye dilimin varmadığı yaratığın elini tutup karşıma geçecek cesareti varsa benim kuracağım cümleleri kucaklayacak cesareti de olmak zorunda. Bilmiyorsa da öğrenecek. Yavaş yavaş her şeyi öğrenecek ikisi de.
Hazar, Bahar'ın kardeşi diye sustuğum ne varsa susmayacağımı, Erkut da yıllarca suçlu benmişim gibi bütün işkencelerine göğüs geren Leyla ile aynı kadın olmadığımı öğrenecek.
Öğreteceğim.
"Ne demek lan eski sevgilim? Ne alaka benim kardeşimin yanında?" Hazar'ın gözlerinden çektiğim bakışlarım öldürücü bir yavaşlıkla Mehmet'e çevriliyor bu defa. "O sesini kıs, kırmayayım çeneni durduk yerde." Üstüme gelme Mehmet. Bütün hıncımı üzerinde toplama durduk yerde. Üzmeyelim Deniz kızımı. Mehmet verdiğim tepkiyi o kadar beklemiyor ki en az karşımdaki ikili kadar afallıyor ve akabinde kaşları çatılıyor. "Leyla!" Ses tonunu duyduğumda dişlerimi birbirine bastırmak zorunda kalıyorum çünkü gerçekten sabrım yok. Ama Mehmet bunu anlamamakta diretiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla'ya Kadar
General FictionKim olduğunu görmek için yüzüne bakmak istediğim adamın ilk önce dudakları giriyor görüş açıma ve halinden memnun, gördüklerinden keyif alan bir gülümseme ile karşılaşıyorum. Bakışlarım dudaklarından sıyrılıp gözlerine tırmandığında kısa bir an duru...