Kaan Boşnak ~ Benimle Kayboldun
Diyar Pala ~ Anla
İkiye On Kala ~ Beni Çek
Heijan & Muti ~ Suç Ortağı"Ciğer iyi fikirdi." Deniz arkasından birileri saçlarını çekiştirip durmuyormuş gibi rahatlıkla bana bakıyor ve hafifçe başını eğiyor. "O an, Mehmet'i o ortamdan soyutlayacak tek şeydi belki de."
İstemsizce kıkırdayıp elime oje sürmeye devam eden kadının izin verdiği ölçüde eğiliyorum ona doğru. "Belki sen de buna benzer bir şey yapabilirdin Deniz kızım. Aklını kolaylıkla başından alabileceğine kalıbımı basarım."
Deniz gözlerini süzüp aynadaki bakışmamızı sonlandırıyor. "Yapamayacağımız iş değil evelallah ama sor bakalım ben o düzenbaz tilkinin aklını başından almak istiyor muyum!"
Deniz gözlerini kapatıp başını koltuğun arkalığına yasladığında bir kez daha gülüyorum ve titreyen telefonuma uzanıyorum diğer elimle. Dün akşam, Mehmet'in cevap vermesini beklemeden, ciğer mi koktu, canım çekti diye kendimi ortalığa atışımı, ardından Babür'ün ortalığı yıkıp geçen ciğer muhabbetini ve elbette Ezgi zekasızının balık restaurantında ciğerin işi ne, gebelik şüphesi mi diye ortaya bambaşka bir bomba bırakışını düşünürken, tüm bu karmaşaya sebep olan o değilmiş gibi rakısını yudumlayan zekasız mandanın mesajını okuyorum sakin sakin.
Kuzey:
Benim aklımı siksinler benim. Benim var ya götüme bazuka soksunlar ya. Anca akıllanırım.Kuzey'in mesajı içimde biraz keyif kırıntılarına sebep oluyor ve bu esnada elimle uğraşan kadının sesini duyuyorum. "Matlaştıralım ister misiniz?"
Gözlerimi siyah ojelerin kapladığı tırnaklarıma indiriyorum ve tenimde parlayan rengin hoşuma gittiğine kanaat getirip başımı iki yana sallıyorum. "Elbisem saten. Matlaştırmasak daha iyi bence."
Kadın da beni onayladığında diğer elime uzanıyor ve ben telefonu ojeli elimle tutamayacağımdan bırakıyorum masaya. Çünkü Kuzey'in sağdıçlık sancıları ile ilgilenesim yok. Çünkü derdin büyüğü ile sarmalanmış haldeyim de dönüp bir yarama üfleyenim yok.
Dün gece Mehmet'in ciğer kriziyle sonlansa da Kuzey'in gözlerinde yanan ateşi gördüğümden aklım hep onda ama o bile, böyle bir günde gidip adama kardeşine aşığım ben diyecek kadar şuursuz değil bence. Söyleyecek. Elbette söyleyecek ama şimdi, böyle, emniyetin ricasıyla yaptığı düğün gününde değil. Mehmet'in kafası bu kadar yerinde değilken değil.
Bahar ile dün geceden beri görüşmememize rağmen, sinirden kudurduğuna eminim. Tam da sıraladığım sebeplerden, Mehmet ile konuşmanın planlanmadan ve böyle bir zamanda yapılmasını o da istemiyor. İstenecek bir şey de değil zaten de işte, Kuzey'in de yıllardır baskıladığı ne varsa bir bir çıkıyor dışarıya farkındayım. O yüzden, Semiha teyzenin koluna bağladığı kırmızı kurdeleyi üreten insana bile sövdüğüne emin olsam da kanıtlayamam. "Burayı yarım saate teslim ediyorum."
Denizin saçları ile ilgilenen adamın sesini duyduğumda az önce bıraktığım telefonuma uzanıp Kuzey'e mesaj atıyorum.
Yarım saat. Kap damadı gel. Gelin hazır.
Kuzey asla bekletmeden bol küfürlü bir başka mesajla cevaplıyor beni ve ben diğer elimin de ojelerinin kurutulmasını beklerken aynadaki aksime bakıyorum. Yüzüme dökülen birkaç tutam bukleye bakıp derin bir iç çekiyorum. Kıyamadığımdan düzleştiremediğim saçlarımı benim bile özlediğimi kabul etmek ne kadar zor olsa da, ensemde küçük ve zarif bir şekilde topuz haline getirilen saçlarımı açıp doya doya buklelerime bakmamak için ciddi bir çaba harcarken buluyorum kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla'ya Kadar
General FictionKim olduğunu görmek için yüzüne bakmak istediğim adamın ilk önce dudakları giriyor görüş açıma ve halinden memnun, gördüklerinden keyif alan bir gülümseme ile karşılaşıyorum. Bakışlarım dudaklarından sıyrılıp gözlerine tırmandığında kısa bir an duru...