•
İhtiyacın olduğuna inandığın her an elini tutmasını beklediğin birileri de olurdu. Eğer buna bir kez alıştın mı bu alışkanlık bağımlılığa dönüşür ve hep bir yokluk çekerdin. Ufak bir çocuk annesine ve babasına ihtiyaç duyabilir, bir yuvanın sıcaklığı ile sarmalanmak isteyebilirdi ama buna hiç sahip olmamışsa bir özlemden ileri gitmezdi. Hangisi daha iç yakıcı olurdu?
Bir annem vardı ama geçirdiği kaza sonrasında onun kaybı ile sarsılırken babam kendi içine gömülmüştü. Amcam ile yaptıkları ortak işlere kendini tamamen vermiş, tam bir işkolik olarak yasını yaşamaya başlamıştı.
Japonya'da geçirdiğim anılarım kopuk olsa da o zamanlarda babamın bu kadar soğuk biri olmadığını biliyordum. En azından saçlarımı seviyordu, yüzüme gülüyordu ama bir zaman sonra yüzümü hatırlıyor mu acaba, diye düşünmeye başlamıştım.
Bu yüzdendir sanırım kuzenin Yui'den hoşlanmamam. Onun sevildiği ve başköşeye konulduğu mutlu bir ailesi vardı. Amcam ailesine sevgi dolu bir adamdı. Beni de severdi ama kızının yerine koyacak hali yoktu. Evimizin kocaman bahçesinde ikisinin yaptığı uzun uzadıya iş toplantılarında kuzenim Yui ile bahçede oynardık. Onun yüzündeki kocaman gülümseme ve benim asık suratım. Zamanla rol kesmeyi öğrenmiş, mutsuzluğumu içimden yaşamaya başlamıştım.
Bana annen nerede, diye sorduğunu hatırlıyordum.
Artık bir annem yoktu. Ondan geriye kalan arabası, bir fotoğraf karesi ve bana küçükken anlattığı masalın birkaç parçası kalmıştı.
Ona dair her şey bir hatıradan ibaretti artık. Babam acısını gözden uzakta tutarak yaşamayı tercih etmişti ve ona dair olan her şeyi göz önünden kaldırmıştı.
Sanırım ikimizin benzer tek noktası buydu. Acılar içinde olsak da yüzümüze hiçbir şey yansıtmazdık.
Üniversiteye geçtikten sonra ilk işim babamın izni olup olmasın ayrı bir eve taşınmak oldu. Ona rest çektikten sonra burnumun sürteceğini düşünerek tüm kredi kartlarımı iptal etmiş, onun haberi olmadığı takdirde evin önünden geçmeme bile yasak koymuştu bir sene kadar.
Para konusu zorlamıştı doğrusu ama bendeki inat dediğine göre annemin inadıydı. Bir şekilde kendi yolumu bulmuştum. Ehliyet aldığımda da ilk işim sinirlerini gerip oynamak için garajın en arkasında onca lüks arabanın arasından anneme ait olan kırmızı Mustang'i çalmak olmuştu.
Buna sesini çıkarmamıştı. Garajında yeni bir lüks arabaya yer açıldığı için mutlu bile olmuştur. Keyfi bilirdi.
Yoona benim sahip olduğum ve olamadığım her şey arasında hayatıma bir güneş gibi doğmuştu. İkimiz de zor zamanlar geçirdikten sonra birbirimize sırtımızı yaslamıştık ama son birkaç aydır onu benden uzaklaştıran her ne ise bunu çözmek zorunda hissediyordum kendimi. Onu da kaybedersem benden geriye bir şey kalmazdı, biliyordum.
YOU ARE READING
Where The Shadow Ends
Fanfiction[Nesta] İlk defa bu dünyada gerçek bir arzum olmadığı için korkmuştum. Sonra o geldiğinde, göğüs kafesimin içindeki o terk edilmiş şehri baştan inşa etmeye başladı. Her bir köşesine kendinden bir parça yerleştirirken hiç düşünmedi, bir gün o gittiği...