[Nesta]
İlk defa bu dünyada gerçek bir arzum olmadığı için korkmuştum. Sonra o geldiğinde, göğüs kafesimin içindeki o terk edilmiş şehri baştan inşa etmeye başladı. Her bir köşesine kendinden bir parça yerleştirirken hiç düşünmedi, bir gün o gittiği...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
•
Delilik sınırlarını zorlamaya başladığın vakit, karşında artık hiçbir engelin kalamayacağını düşünürsün ama yanıldığını her zaman geç fark edersin. Tıpkı uçmayı yeni öğrenen bir kuşun kanatlarının nasıl işlediğini çözememesi gibi. Tek bir rüzgara kanar onu havalara yükseltecek ama iş en çok sende biter. Benim çevremi saran kişiler her defasında alanlarını daraltırken kaçacak bir yer aramakla meşgul olmuştum. Saklanmak için aradığım delik aslında benim sonumu getirecek bir çukura dönüşüyordu gözlerimin önünde ama ben bunu bir türlü göremiyordum.
Geldiğimiz bu yer de diğer yerler gibi gizli saklı işlerini yürütmek için kullandıkları bir yerdi. Yüksek katlı bir binanın otoparkından girip asansörler katlara çıkmak yerine Jeno, tuş panelinden aynı anda hem eksi bir hem de sıfır tuşlarına basmıştı. Bunu bana açık açık göstererek yapmasına kaşlarımı kaldırarak baktığımda beni umursamamıştı. Asansörün boğuk sarsıcı kabininin içinde yukarı mı yoksa aşağı mı çıktığımızı bilmediğim bir şekilde beklerken gergin olduğumu itiraf etmem gerekiyordu.
Kollarımı göğsümde topladığımda sadece bir adım kadar önümde duran Jeno'nun ceketinin sardığı geniş sırtına dikmiştim gözlerimi. Kimsenin kolay bulamayacakları gizli bir yerdi burası da kapılar iki yana açıldığında. Uzun nereye çıktığını bilmediğim bir koridor karşıladı bizi.
Etrafa ilgili bakışlar atsam da net, kayda değer bir şeyler görebildiğimi söylenemezdi. Dümdüz, beyaz duvarların yeterince göz yorduğu bir koridordu ve bu bir an bana hastaneleri anımsatmıştı. Jaemin'in de durumunu düşününce dudaklarım aralandı. "Burası sizin hastaneniz mi?"
Sorum üzerine Jeno, bana döndüğünde yaptığım şeyden ötürü hala bana karşı surat asamakla meşguldü. Bu da canımı sıkıyordu ama dile getirmek istemiyordum. Zaten aramızda beliren buzlar azıcık da olsa çözülmüştü ve benim onun inadına sarf ettiğim her söz onda daha büyük bir etki yaratırken kavga çıkarmaya gerek yoktu, şu anlık.
"Öyle de denebilir." Diye konuştu derin bir nefes alarak göğsünün havalanmasını sağladığında. "Bir kurşun yarası için sıradan bir devlet hastanesine gidemeyiz."
Sanki bu işlerden hiç anlamıyormuşum gibi gereksiz ayrıntı vererek konuşmasına gözlerimi devirdiğim de bu halime ufak bir gülüş göndermişti. Bu da benim daha büyük bir gülümsemeyle karşılık vermeme sebep oldu.
"Hatırlattığın iyi oldu. Geçen sefer yaraların için geldiğin hastane de burasıydı öyleyse." Dedim burnumdan güler gibi bir nefes bırakarak. "Oyunun içinde oyun çevirdiğinizi unutmuştum bir an."
"Senin benden farkında olduğunu mu ima ediyorsun?" diye hızlıca bir soru sorduğunda çatılan kaşları sebebiyle piercing'i oynamıştı. "Jaemin ile terapi merkezinin arşivinde nasıl bir anlaşma uğuruna gittiğin hala meçhulken hem de."